0.1

1K 56 9
                                    

Her şeyin değişeceği ve değiştiği gün... Düğün günü... Evleneceklerdi ve onlar için birçok şey değişmiş olacaktı. Ama hiçbir şey planlandığı gibi olmamıştı. En mutlu olacakları günde dibe batmışlardı. Onları kimse kurtaramazdı. Kaderleri tarafında ele geçirilmişlerdi.

Olacaklar çoktan olmuş ikisi de yalnız kalmıştı. Tüm varlıkları ellerinden alınmıştı.

Onlara çok büyük bir oyun oynanmıştı. Bu oyunu oynayanlar ise geçmişte değer verdikleri insanlardı. Oysaki bunlar büyük hatalardı. Yanlış kişilere güvenmişlerdi ve şimdi de cezalarını çekiyorlardı.

Aslında insan kendinden başkasına değer vermemeliydi. Birbirlerine âşık olmaları bile hataydı. Yalnızlık her zaman en iyisiydi. Kimseye zarar vermeden ya da zarar görmeden...

Ama şuan en büyük zararı onlar görmüştü...

Yazarın Gözünden (Düğün Günü)

Melissa gördükleri üzerine Alice ve Kevin'ın elinden kurtulup ayağındaki topuklulara rağmen o tarafa doğru koştu. Arkasından seslenseler de umursamadı. Oraya geldiğinde etrafta kimse yoktu. Ama o emindi, onları görmüştü. Çaresizce etrafında döndü. Koridor bomboştu. Bir kanıt aradı.

Gördüklerinin sadece bir hayal olduğunu düşünse de inanmak istemedi. Burada böylece beklemekten vazgeçip her şeye rağmen Justin'in peşinden gitmek istedi.

Tekrar hareketlenip Justin'in hazırlandığı odaya koştu. İçeride temizlikçiler olduğu için kapı açıktı. Bunu umursamadan hızla içeri girdi masanın üzerinde duran arabanın anahtarını aldı. Arkasına bakmadan koştu ve bahçeye çıktı. Arabanın bir köşede park halinde durduğunu görünce o tarafa yöneldi. Ayağındaki topuklu ayakkabılar yüzünden tökezlediğinde topuğunun kırıldığını fark etti. Ayakkabıları bir kenara fırlattı ve arabaya ulaştı. Arabaya bindi ve hızla çalıştırdı. Emniyet kemerini takacak bile zaman yoktu onun için.

Otoparktan yola çıktığında hiç tereddüt etmeden gaza yüklendi. Hızlı olması gerekiyordu.

Önüne çıkan arabaları sollarken bir melodi duydu. Telefon çalıyordu. Ama onun telefonu yanında değildi. Arabanın torpido gözünde çalan telefonu aradı. Sonunda bulduğunda Justin'in telefonunu unuttuğunu anladı. Zack arıyordu. Açmak ve açmamak arasında kararsız kaldı. Ama yeğeninin cinsiyetini merak ediyordu. Kendini sakinleştirmek adına derin bir nefes aldı. Ellerinin titremesine aldırmadan telefonu açtı ve kulağına götürdü.

"Alo?" dedi Melissa sesinin kötü çıkmasına engel olamayarak.

"Bir kızımız oldu!" diye bağıran Zack'in mutluluk dolu sesi arabanın içinde yankılandı.

"Sizin adınıza mutluyum." Derken gözleri dolmuştu Melissa'nın. "Kristen iyi mi?"

"Çok iyi." Diye aynı ses tonuyla cevap verdi. "Düğün nasıl gidiyor?" diye sordu her şeyden habersiz.

Melissa o sırada gözyaşlarını serbest bıraktı ve direksiyonu sıkıp başını eğdi. "Zack..." dedi. Bu sırada duyduğu korna sesiyle hızla başını kaldırdı. Ardından sadece acı bir çığlık duyuldu...

2 Ay Sonra

Melissa gözlerini araladığında bulunduğu yer ve etrafındaki kişiler ona çok yabancı gelmişti. Çevresine bakındığında kasvetli bir hastane odasında olduğunu anladı. Burada ne işi vardı ki?

Doğrulmak için harekete geçeceğinde vücudunda güç olmadığını ve bir kolunun ve bir bacağının alçıya alındığını fark etti. Oda da bulunan kişiler uyandığını fark ettiğinde hemen başına toplanmışlardı. Melissa bundan çok rahatsız olmuştu.

Ona nasıl olduğunu soruyorlardı. Onları tanımamasına rağmen cevap verdi. "İyiyim." Herkes derin bir nefes alıp rahatlıkla yerlerine oturduklarında uzun bir sessizlik oldu. Melissa bundan daha da rahatsız oldu ve kim olduklarını sormaya karar verdi.

"Pardon ama siz kimsiniz?" derken hepsine dikkatle bakıyordu.

O bir cevap beklerken içeri beyaz önlüklü orta yaşlarda bir doktor girdi. Melissa'nın ayakucunda duran masandan dosyayı aldı. İçini inceledikten sonra geri yerine bıraktı ve hastasının başına dikildi.

Bu sırada Melissa onu dikkatle inceliyordu. Neden burada olduğu hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Hiçbir şey bilmiyordu.

Doktor elindeki ışığı Melissa'nın iki gözüne tuttuktan sonra kafasını aşağı yukarı salladı.

"Durumunuz iyiye gidiyor Bayan Green. 2 ay komada kalıp uyandıktan sonra bu durumda olmanız gerçekten büyük gelişme." dediğinde Melissa "Green" in kim olduğunu düşündü.

Doktora yaklaşmasını işaret edecekti ama hiçbir yerine hareket ettiremeyince söylemeye karar verdi. "Size birkaç şey sorabilir miyim?"

Doktor başını salladı. "Tabi ki." Melissa endişeli gözlerle odadakileri işaret etti. "Bu özel." Dediğinde doktor onlara döndü ve çıkmaları gerektiğini söyledi. Oda da kimse kalmadığında Melissa derin bir nefes aldı.

"Öncelikle soracağım bir şey var. Ben neden buradayım? Bana ne oldu ve o insanlarda kim?"

Doktor anlayamaz bir şekilde baktı. "Bir kaza geçirdiniz. Trafik kazası. Bunu hatırlamamanız normal ama o sorduğunuz diğer soru... Onlar sizin arkadaşınız." Diyerek eliyle arkayı işaret etti.

"Yani onlar öyle söylüyor." dediğinde derin bir nefes aldı ve yutkundu Melissa.

"Bakın, ben onları tanımıyorum ve Green'de kim?" Aklındaki soru işaretleri sonsuz denecek derecede fazlaydı. Her şeyi sorgulamak, öğrenmek istiyordu.

"Sizsiniz, Melissa Green. Bir saniye, bir saniye..." dedi doktor. İşaret parmağını '1 dakika bekleyin.' Anlamında gösterdi ve odadan çıktı.

Koridordan geçen bir hemşireyi durdurdu ve tüm tetkikleri tekrar etmeleri gerektiğini söyledi.

Doktorun şüphelendiği şey hiç iyi değildi. O hafızasını kaybetmiş olabilirdi. Her şeye baştan başlayıp hayatı öğrenmesi gerekebilirdi...  

Change Time  ||  Justin BieberWhere stories live. Discover now