Meryem duyduklarıyla derin bir nefes alırken bunlara alışması gerektiğin düşündü. Çünkü burası alışması gereken bir yerdi. Alışkanlığını görmesi değil.

"Okulun güzelliği gözlerimi kamaştırmıştı oysa.. Demek ki her güzelin bir kusuru vardır sözünü bunlar doğruluyor"

Gün ağarmaya başlarken Meryem çoktan uyanmış namazını dahi kılmıştı. Dün yaşananları unutup hayatına devam etmeliydi. Bu okul onları bile göz ardı edecek kadar güzeldi. Herkes kendi işini kendi hallederken yemekleri pişirenler bile sıraya koyulmuş öğrencilerden seçiliyordu. Tabi bu gün notları için kahvaltıya inememişti.

Gözleri kolunda ki saate takılırken Esma koluna taktığı çantası ile

"Ben çıkıyorum Meryem, kahvaltıya da inemedin çekmecede yiyecek bir kaç birşey var onlardan atıştır şimdilik"

"Sağol, iyi dersler"

"Sana da"

Esma odadan çıkarken Meryem başına siyah başörtüsünü takıp çekmecede ki yiyecek paketinin birisini alıp son kez kontrol ettiği kitaplarla odasından çıkmıştı.

Elinde ki ders programı ile Merdivenleri inerken önüne çıkan Hamza ile adımlarını durdurmak zorunda kaldı çünkü oda onun gibi elinde ki kağıda dikmişti gözleri ile birbirlerini farketmemişti bile.

Hamza,

"Afedersin görmedim" demiş

Meryem sadece başıyla onaylayarak sağ tarafa geçip yol vermişti Hamza'ya

Genç çocuk yanından geçeceği zaman adımlarını durdurup

"Eee bu arada, dün... Yani eğer huzursuz olduysan fazla takılma Albert iyi çocuktur aslında sadece biraz farklı"

Meryem gözlerini Hamza'ya değdirmezken

"Anladım" demiş baş selamı vererek uzaklaşmaya başlamıştı.

Hamza dikildiği merdiven basamağında üzerinde savrulan bol feraceli ve uzun başörtülü kızı izlemişti bir süre...

"Üzerine örttüğü örtü bile güzelliğini saklayamamış bir o kadar heybetli ve bir o kadar zarif.."

Hamza söylediği kelimeler ile gözleri büyürken kafasına büktüğü işaret parmağı ile vurup

"Tövbe Yarabbim iyice kafayı yedim, sanane oğlum, sanane... haram olan kadının güzelliğinden zarifliğinden" söylenerek merdivenleri çıkmaya başlamıştı.

Meryem bulduğu sınıfı ile derin bir nefes çekerken yüzüne koca bir gülümseme takılmıştı. Adımını sınıfa doğru atarken üzerinde hissettiği gözlerle gülümsemesi yüzünde solmuştu adeta. Okulun küçük olması hiç iyi değildi bunu bu saatten sonra daha iyi kavramıştı. Bu adamı görmek ona pekte iyi gelmiyordu.

Albert'i görmezden gelip orta sıralara otururken çantasında ki kitapları çıkarıp masasına koymuştu. Umarım tek ortak dersimiz budur diye içinden dua ederken hoca çoktan sınıfa girmişti.

Meryem notlarını defterine geçirirken Albert ise elleri cebinde sadece tahta da anlatılanları boş gözlerle izliyordu.

Sonunda ilk ders bitmiş Meryem derin bir nefes alıp geriye yaslanırken gözleri dışarıda yağan yağmura dalmıştı. Albert'in gözleri bir süre Meryem'de takılı kalırken çıkmıştı sınıftan.

Derin bir nefes alan Meryem kitaplarını çantasına koyarak ayaklanıp okulun kafeteryasında boş bir masaya oturmuş. Hem notlarını kontrol ediyor hemde yapmadığı kahvaltıdan dolayı birşeyler atıştırıyordu.

VERA Where stories live. Discover now