final

999 120 42
                                    

Mark oturduğu koltuktan ses çıkarmadan kalktı. Hoş, sokağın gürültüsünün yanında onun çıkaracağı ses hiç duyulmazdı. Yine de sessiz olmaya özen gösterdi. Birini rahatsız etmekten çekinirmiş gibi bir hali vardı. 

Üç ay geçmişti ve söylediğinde sanki bu çok kısa bir zamanmış gibi geliyordu. Ama o üç ay boyunca hiç şüphe yoktu ki her gün, Mark Lee ölmek istemişti. Bunun için inanmaya başladığı tanrısına dualar etmişti. Canını almasını istiyordu çünkü artık hiçbir şeyin bir anlamı yoktu onun için. Kendini suçluyordu. Eğer onun dediklerine güvenmiş olsaydı, yaşıyor olabilirdi. Ona inanıp ona daha fazla dikkat etseydi şuan sevdiği kişi yanında olabilirdi. 

Bunları düşündükçe göğsünün tam ortasına bir ağırlık basıyordu. Özlem, suçluluk, pişmanlık ve sevgi gibi duyguları aynı anda hissediyordu ama aklı o kadar karışıktı ki bunların hiçbirini anlamlandıramıyordu. 

Tanrı biliyordu ya, onun yerine ölmek için her şeyi yapardı. Ama o gittikten sonra, onu kaybettikten sonra ölmesinin ne anlamı vardı? Önceden böyle düşünmemişti tabi. İstediği tek şey Haechan'a kavuşmaktı. Onun yanına gitmek, sıkıca sarılmak istiyordu. Ama ölü birine bunu yapamayacağını biliyordu. Bu yüzden intihar etmeye çalıştı. Çünkü kendisi de ölürse sonunda birlikte olabileceklerini düşünmüştü. Hap içebilirdi, bir silah bulup kafasını patlatabilirdi ama hayır. Bunların acısı yetmezdi. Daha fazla acı çekmesi gerektiğini düşünüyordu. Bu yüzden bileklerini kesmeyi seçti. Böylece acı çekerdi yeterince, böylece izlerdi kendi ölümünü tıpkı onunkini izlediği gibi. 

İşler istediği gibi gitmedi. Johnny o ölmeden önce buldu onu. Hastanede bir ay geçirdi. Eve döndüğünde herkesin kendisi için üzüldüğünü biliyordu. Onlara da acı verdiği için, bir kez daha kendini suçladı. 

Uzun bir süre kendisiyle yalnız kaldı. Düşündü ve hatırladı Haechan'ı. Onu en iyi kendisi tanıyordu ve onun ne isteyeceğini biliyordu. O, Mark'ın mutlu devam etmesini istedi. Ya da sadece devam etmesini, elinden geleni yapmasını. Ve Mark bunun için bir karar verdi. 

Devam edecekti. Yaşamaya devam edecekti ve gittiği her yere Haechan'ı götürecekti. Yaptığı her şeyi onun için yapıyor olacaktı. Hepsinde ondan bir iz bırakacaktı. Ne kendisinin ne de bir başkasının onu unutmasına izin vermeyecekti. En azından bunu yapabilirdi onun için, yapmalıydı. Onun ölmesini engelleyememişti, yapamazdı da zaten. Ama onu akıllarda yaşatabilirdi. Öldüğü için üzülen insanlar değildi amacı, o ölse bile onu hala sevgiyle hatırlayan insanlardı.

Haechan, öleceğini hissetmişti bir şekilde. İçindeki kötü his buydu ve bu rahatsız edici şeyle yaşamıştı bir süre. Huzursuz hissetmişti. En azından şimdi Mark onun ruhunun huzurlu olmasını sağlayabilirdi. Bundan sonra hep, onun için yaşayacaktı. Çünkü onun ruhunun huzur bulduğunu düşünmek, Mark'a da huzur verecekti. 

Gitarını eline alıp koltuğuna geri döndü. Ve Haechan için ilk adımı atıp onun için yazdığı şarkıyı çalmaya ve söylemeye başladı. Söylerken gözyaşlarının aktığını fark bile etmedi. Tek umursadığı doğru bir şeyler yapmaktı. Çünkü içindeki bu kötü his onu yiyip bitiriyordu.

feelin' | markhyuckWhere stories live. Discover now