küçük went

9 2 2
                                    

Küçüklüğünden beri,sulto* eğitimi alan ve babası mantefyu (usta) bir sulto olan biri için hayat,o kadar da kolay değildi.Sulto olmak, Kuzey Tongh'ta yaşayanlarca seçilmiş olmak demekti.Bu nedenle küçük Wert'in işi o kadar da kolay sayılmazdı.

Bir sulto'nun yaşamı...

Daha 3 yaşındaki Wert, babasını örnek almaya başlamıştı bile.Annesi onun bu küçük yaşlarda başlayan sulto eğitimine karşıydı fakat tüm küçük erkek çocuklarına sulto eğitimi vermek zorunluydu.Wert hiç şikayetçi değildi bu durumdan.Babası da oğlunun bu isteğine destek veriyordu.
                  
                     .********.         .********.

"Wert! Hemen buraya gel!" Annesinin mutfaktan gelen sesi,koridor boyunca yankılap ulaşmıştı Wert'e.

"Geliyorum!" Koşarak annesinin yanına giden Wert, annesinin o büyük,gri tezgaha çıktığını görünce bir an duraksamıştı.Annesi yukarıdaki örümcekleri alırken,Wert annesinin o koskocaman tezgaha çıktığına hâlâ inanamıyordu.

"Wert öyle bakıp durma da bana oradaki sopayı uzat!" Annesinin gösterdiği sopayı hızlıca kavrayıp annesine verdi Wert.Daha 3 yaşında olduğu için,tezgah ona koskocaman geliyordu tabiki.Annesi de gözünde bir devden farksızdı.

Küçük olmasına rağmen babasının sulto eğitimleri verdiği yere gitmeyi ve orada yaşına uygun olmayan eğitimler almayı seviyordu Wert.Normalde 3 yaşındaki çocuklara çok ağır olmayan eğitimler verilirken,Wert o eğitimleri hep yetersiz görüyordu.Bu nedenle ağır eğitimlere daha çok küçük yaşta başlamıştı.Hep babasına hayran olan Wert,kendini sultoluğa adamış ve asla vazgeçmeyeceğine de yemin etmişti.

18 yıl sonra...

21 yaşında olan Wert için artık hiçbir şey eskisi gibi değildi.Koskocaman bir savaşın içinde girişeceklerinin sinyalleri verilmişti ve bu Wert için çok kötüydü.Kendisi için değil de annesi ve kız kardeşi için çok endişeliydi.Onlar kendilerini koruyabilirlerdi belki ama bir savaşta bu durum geçerli olur muydu...İşte bundan hiç emin değildi.

Babası bu savaş için bir sürü plan yapmış,fakat yaşın da verdiği yorgunlukla yarıda bırakmıştı.Bu artık Wert'e bırakılan bir görevdi.Herkes sultoluk eğitimi alır fakat, gerçekten içinde bir sulto olan bu eğitime devam ederdi.Eğitim almak birkaç sene zorunlu,sonra ise isteğe bağlıydı.Wert hiç eğitimini aksatmadan devam etmişti sultoluğa.Şimdi halk ondan bir plan bekliyordu.Onun yönlendirmesine ihtiyaçları vardı.Ama Wert,Bu durumdan pek emin değildi.Çünkü hâlâ o tunktu (çırak,acemi).18 yıl eğitim almasına rağmen hala tunk olması anlam veremediği bir şey olsa da, Wert daha fazla çalışmaya yeminliydi.

Cuma sabahı...

Wert yatağından yavaşça doğrulup,saatine göz ucu ile baktı. '5:00' .Hemen fırlayıp,elini yüzünü yıkadı.Babasının yanına merdivenlerden sessizce inerek gitti.Çünkü biliyordu ki babası bu saatte kalkar ve sulto eğitimi yapmak için hazırlanırdı.

"Baba!" Dedi Wert, karşısında 45 yaşında olmasına rağmen çok daha genç gösteren, saçlarında birkaç beyaz saç hariç, sapsarı güzel saçlara sahip babası duruyordu.

"Bu kadar erkenci olman da neden?" Dedi Babası,bir yandan esneme hareketleri yaparken.

"Baba, biliyorsun.Savaş...Senin hazırladığın birkaç plan var ve bu...Halk için çok önemli.Sen yaşın gereği artık liderlikten alınacaksın.Biliyorsun.Halk yerine birini arıyor ve bu ben olmalıyım.Başka biri olursa bu savaştan galip ayrılamayız." Wert'in lider olma tutkusu çok fazlaydı ve 18 yıllık eğitiminin bir meyvesi olarak bu savaşı kazanmak istiyordu.Diğerleri onun yaşlarında eğitimleri bırakırken o hep devam etmişti ve şimdi,elinde bir fırsat vardı.

"Bak oğlum." Diyerek döndü babası.Üzerindeki üniformayı oğluna göstererek, devam etti. "Ben bu üniformayı giyene kadar 42 yıl boyunca çabaladım.Aynı senin gibi çok hırslıydım.Usta olana kadar çok çabaladım.Ama sonra anladım ki her şey, sultoluktan ibaret değildi.Sonra bir aile kurdum.Baba oldum.Bak,45 yıllık ömrüm sürekli sultoluğa gitseydi,sen olamayacaktın.Bu nedenle sevgili oğlum,bu kadar çok hırs yapma.Ustalık çok çalışmak ile değil öz çalışmak ile oluyor.Sen,kendi mutluluğunu ve başkalarının mutluluğunu da düşünmelisin.İşte o zaman gerçek bir lider olabilirsin." Babası Wert'in gözlerinin içine bakıyordu.

"Baba 42 yıl boyunca çalıştın sen,çok çalıştın,ne demek ustalık çok çalışmak ile olmuyor?" Wert hâlâ o babasının dediği cümleye takılı kalmıştı.Wert, sultoluğu o kadar çok takmıştı ki,bir aile kurmayı düşünmemişti bile.Şimdi de düşünmüyordu.

"Bak oğlum.Usta olman için,çok çalışman gerekmiyor.Sana bunu anlatmam için erkendi fakat savaş yakın,belli ki sana geçecek bu.Anlatacağım o yüzden." Wert gözleri parlayan bir şekilde babasına odaklanmıştı.

"Wert,usta olmak için sana verilen bir görevi yerine getirmen gerekiyor.Bu görev bize üstümüzden geliyor.Üstümüzün kim olduğunu zamanı gelince öğreneceksin.Onun verdiği görevi eğer başarı ile gerçekleştirirsen usta olursun ve böylece bir eyaleti yönetmedeki en önemli adımın atılmış olur.Bu görev kimine 50 yıl çalışma ile,kimine 20 yıl çalışma ile gelir.Belli bir zaman yok.Senin gerçekten hazır hissettiğini düşünürse bu görevi sana verir ve evlat,sen gerçekten çok başarılı bir çocuksun." Babasının bu dediklerinden sonra Wert daha da tutunmuştu sultoluğa.

"Baba,ben elimden geleni yapacağım!" Wert Bu dediklerinden sonra babasının düzenlediği birçok plana göz atmaya gitti.Koskocaman çalışma masanın üzerine hepsini düzenli bir şekilde koydu ve kendine göre düzenledi.Haftalar boyunca düzenlemek ile uğraştı onları.Bir yandan da halkı ogranize etme işini üstlendiği için,her şeyi ayrıntısı ayrıntısına düşünmeliydi.Hırslıydı bu savaşı halledecek ve sonra üstleri tarafından gelen görevi başarıyla yerine getirecekti.Annesi ona hep "Wert, yapma bırak şu sultoluğu." Dese de,Wert her şeyi başarıp annesini gururlandıracaktı.Bu nedenle çok fazla çalışmalıydı.

İlk olarak bir oda kurarak başladı işe Wert, babasının hazırladığı birkaç planı ve birkaç düşüncesini topladı.Ardından Kuzey Tongh'un sulto ustalarından da destek almıştı.Hepsini bir yerde toplayıp,saatlerce toplantı yapıyor ve babasını bu toplantıdaki en önemli şahsiyet olarak gösteriyordu.Cidden de öyleydi.Babası olmasa ne yapacağını bilemedi Wert.Tabi o gününün çok büyük çoğunluğunu çalışmalar ile geçirince annesi çok endişelenmişti.Eve gittiğinde,annesi ona sarılıp, gözleri dolu bir şekilde "Oğlum,kendine zarar vereceksin hiç uyumuyorsun ve evet bela çok yakın.Zarar görmeni istemiyorum." Demişti.Annesinin endişesini anlıyordu Wert ama bu onu durdurmazdı.

"Anne,babam da bir sulto ve ikimiz onunla sizi koruyacağımıza yemin ettik.Bu savaşı en az hasar ile atlatmamız için bize ihtiyacı var bu eyaletin." Wert kararlı bir o kadar da kesin konuşmuştu.Annesinin gözündeki gururu görüyordu,kalbindeki üzüntüyü de..

"Baban da böyle inatçı.Kaç kere sultoluğu bırakmasını söylesem de vazgeçemedi.Ve o göreve çıktı." Ani bir şekilde sesi kesildi annesinin.Ağlamaklı oldu.

"Anne,neden sustun?" Wert şaşırmıştı.

"O görev,hiç kolay değildi Wert! Baban geri dönemeyebilirdi! Usta olmak için değmezdi o acıya!" Annesi bir yandan ağlıyor bir yandan da bağırıyordu.

"Anne,sakin ol.Senin için rahat olsun.Biz her şeyin üstesinden geleceğiz." Annesine sarılan Wert, babasının nasıl bir göreve çıktığını şu an için sormayacaktı çünkü biliyordu ki annesi daha da ağlayacaktı.

"Sadece... Endişeleniyorum." Dedi annesi hıçkırıklarının ardından.

"Biliyorum...Ben bir sultoyum ve ölürsem de bu yolda öleceğim." Annesinin üzüntü dolu o gözlerine bakarken Wert sadece ona koskocaman sarıldı.

"Biliyorum,sen çok iyi bir sultosun.Sana güveniyorum." Dedi annesi.Onaylamıyordu sultoluğu ama yapacak bir şeyi yoktu.Hem oğlu mutlu ise o da mutluydu.

Sulto Wert'Where stories live. Discover now