1: Borç Meselesi

419 41 79
                                    

   Okul kantininde oturmuş Jeno ve Jaemin'in tatlı(?) atışmalarını izleyerek dersin başlama saatini bekliyordum. Ha birde, Mark'ın gelip borcunu bana vermesini bekliyordum. Gözüm son sınıfların katına çıkan merdivendeydi.

   Birkaç saniye sonra Mark ve basketbol takımından arkadaşları kuru bir gürültüyle kantine girdiler. Gözlerimi üvey abimden ayırmadım. Beni fark etmeli ve 40,000 wonumu acilen vermeliydi. Eğer bugünde Renjun'i ekip yemek ısmarlamazsam fena dayak yiyecektim, biliyordum.

   Neyse ki çok sürmeden Mark beni fark etti ve yanıma geldi. Bizimle oturmadı ama bir elini benim oturduğum sandalyenin arkasına diğer elini masaya koyarak yaklaştı ve saçlarımı karıştırdı. "Bir sorun mu var Donghyuck?" Kaşlarımı çattım. "Hyung, paramı ne zaman vereceksin tanrı aşkına? İki hafta oldu!"

   Bu sırada pek sevmediğim takım arkadaşları buraya gelmeye başlamışlardı. Gülümsedi Mark. "Çantamda bir kitap var, onun arasına koymuştum paranı. Aslında kantine inerken getirecektim ama unutmuşum. Gidip alabilirsin."

   Lucas onu sırtından çekip bahçeye top oynamaya götürürken bağırdı. "Kaldığım sayfanın kenarını katla, tekrar okuyacağım o kitabı!"

》~《 》~《 》~《

   Jaemin ve Jeno'yu kantinden çıkarıp son sınıfların katına zorla sürükledim. Mark'ın sınıfının önüne gelince bir saniye duraksadım. Abimin sınıfı bile olsa tereddüt etmiştim. Son sınıflardan gerçekten haz etmiyordum. Kendi katları diye burayı bir bok sanıyorlardı.

   "Hadi Donghyuck, hızlı ol. Geç kalacağız." Dönüp Jaemin'in kolunun altındaki Jeno'ya göz devirdim. "Çok umurunda sanki." Sırıttı. "Hadi hadi. Boş yapma."

   Sınıfa girip hiç tereddüt etmeden cam kenarından üçüncü sıraya yürüdüm. Pencere tarafındaki sırada olan çantasını aldım ve fermuarını açtım. Tam kitabı almıştım ki içeriye Hyung'umun öğretmeni girdi. Üçümüz de dışarı fırlayıp kendi sınıfımıza koştuk. Derse geç girdiğimizden yok yazılmıştık bile, hem de çantalarımız sınıfta olmasına rağmen. Yarım gün yok yazıldığımız halde neden derse girelim diye düşünerek çantalarımızı kaptık ve sınıftan çıktık. Çantamın içine Mark'ın kitabını attıktan sonra telefonumu çıkardım ve Renjun'e mesaj attım.

     Gönderilen: Junnie
      Eğer ramen istiyorsan, şimdi okuldan çıkmalısın.

   Gülüp eğlenerek okuldan çıktık ve her zamanki gibi taş kağıt makas oynayarak kimin evine gideceğimizi seçtik. Renjun yanımıza gelmişti bile. Kaybettiği için Jeno'ların evine yönelirken Renjun'in omzuna kolumu attım ve dibime çektim. Her zamanki gibi anlamsız konuşmalar yapıp neredeyse bomboş sokaklarda kahkaha attık ve kısa bir otobüs yolculuğunun ardından Jeno'lara vardık.

   Evde kimse yoktu çünkü hepimizin anne ve babası memurdu, bu saatte işte olurlardı. Jeno ramen sipariş etti ve hesabı Renjun'a olan borcumu bahane ederek bana kitledi, Jaemin dolaptaki tüm abur cuburları tabaklara boşalttı, Jeno da içecekleri koymaya yardım etti. Biz de Renjun ile koltukta sarmaş dolaş oturuyorduk. Gören sevgili sanabilirdi, ki NoMin ikilisi de bizim öyle olduğumuzu sanıyordu, ama biz sadece arkadaştık. Neden böyle olduğumuza sonra değineceğim.

   Tüm günü boş yaparak geçirdik ve okul çıkış saatinde evlere dağılmaya karar verdik. Jaemin'i iki sokak ötedeki evine bıraktıktan sonra Renjun'in elini tutarak bizim eve giden otobüse bindik. Biraz da bizim evde boş yapabilirdik.

Brothers/MarkHyuckWhere stories live. Discover now