51

10.5K 568 103
                                    

Aynı günün devamı

Bora

Levent gittikten sonra ben de ayaklanacaktım ki Çetin beni kolumdan tutup oturtmuştu. İşte şuan gerçekten sinirli görünüyordu

"Ulan yine ne dedin çocuğa?"

"Yemin ederim tartışmadık lan! Bir şey demedim!"

"Niye böyle oldu o zaman? Nedir sizin çözemediğiniz? Yemin ederim sıkıldım!"

"Dur Çeto Allah aşkına. Biz de sıkıldık."

Masadan kalktığımda tekrar kolumdan tuttu ama bu sefer oturtturmadı

"Dur dur, Levo'nun yanına dimi?"

"Tabi ki?"

Masadaki parayı alıp elime tutuşturdu

"Al şunu ver şu göte! Kırk yılın başı bir şey ısmarlamışım hevesimi alıp bi yerlerime soktunuz para veriyor bi de!"

Gülümseyip sıktığım yanağını sinirle çekti ama gülümsememek için kendini zor tutuyordu şerefsiz

"Hadi hadi git de al şunun gönlünü. Öpüşün barışın sevişin n'apıyorsanız yapın normal inin aşağı. Hadi!"

Çetin'e asla laf yetiştirilmeyeceğini bildiğimden cevap vermeden terasa doğru ilerledim.
Aramızdaki bu problemi nasıl çözeceğimizi bilmiyordum, şuan gidip Levent'e ne söyleyeceğimi de bilmiyordum.

Açıkçası genel olarak ne yapacağımı bilmiyordum.

Terasa çıktığımda köşedeki iki çocuk ve hemen karşımdaki Levent dışında kimse yoktu.
O da benim geldiğim görüp oturmam için ayaklarını çekmişti.
Yanına oturup ben de bir sigara yaktım, ateşlerken cebimdeki Çetin'in verdiği parayı da Levent'e uzattım

"Al şunu yoksa Çetin yakın zamanda ikimizi de sikecek. Ebeveynleri kavga eden çocuk triplerine giriyor."

Söylediğim şeye gülümserken bir anda anlamını fark edip duraksadım, Levent benden önce fark etmiş olacak ki sadece tebessüm edip beni izliyordu.

Bir süre sessizce sigara içtik, titreyen telefonumu montumun cebinden yarım çıkartarak mesaja baktım. Dilara nerede olduğumu soruyordu.
İçim daralarak telefonu geri soktum.

Kendimi köşeye sıkışmış hissediyordum, masallara inanan birisi değildim. Kimse tamamen iyi ya da kötü değildir, hepimizin gri noktaları vardır. Hatta bazen tamamen griyizdir, o kadar kaybolmuşuzdur.

Ama ben bu kadar gri değildim, nettim. Ne istediğimi çok iyi bilirdim, şimdi tüm bu karmaşa bana çok yabancı. İnsan ne istediğini ya da hissettiğini bilmez mi? Tüm bunların sebebi korkuydu. 

Daha kendimle ilgili şeyleri kabullenememişken bu kabullenemediğim şeylerin Levent'te toplanması hiç işimi kolaylaştırmamıştı. Dilara'yı sevmiyordum zaten, bu başından beri benim için netti ama bunu dışarıya söyleyemiyordum çünkü Dilara'dan hoşlanmadığımı söylersem o zaman neden hala onunlasın diyeceklerdi, ya da en başından neden sevgili oldun?

Olmuyordu işte, eğer ondan ayrılırsam bu sefer daha büyük sorunlar çıkacaktı ortaya, ve ben o şeyle nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum. Tek yaptığım yüzleşmeyi ertelemekti.

Kafamı dışarıdan Levent'e çevirdiğimde gözlerini kapatmış sessizce sigarasını içtiğini gördüm. Bir süre onu izledim, onu görünce heyecanlandığımı kabul ediyordum artık. Levent benim için çok farklı yerdeydi artık.

Az önce yine tostunu yemediğini hatırlayınca aklıma yine buradayken yaptığımız konuşma gelmişti, iştahının bu kadar kapanmasına sebep olan tek şey hastalık olabilirdi. O da hasta oluyorum gibi bir şeyler söylemişti ama iştahsızlık dışında bir şey göremiyordum

"Sen nasıl oldun? En son hasta oluyorum falan demiştin."

Gözlerini açıp bana baktı, sanki kendi söylediği şeyi düşünüyormuş gibiydi. Sonra anlamlandıramadığım bir şey yapıp gülümsedi

"Hastayım işte görmüyor musun?"

"Bence de hastasın ama ne burnun akıyor ne ağrın sızın var. Sadece iştahın yok bir bok anlamadım bu işten."

Ağzıyla 'cık' sesi çıkartıp iyice gülümsedi, bu dengesiz hali beni şaşırtmamıştı. Çünkü normal hali buydu aslında, sadece uzun zamandır rolleri değiştirmiş gibiydik.

"Ağrım var merak etme."

"Neresi? Neren ağrıyor?"

Gülümsemesini bozmadı, sigarayı dudaklarına götürüp çekerken bile göz temasımızı bozmadı. Sonra parmağıyla kalbinin olduğu tarafları gösterip "Buralar da bir yer olması gerekiyor." Dedi.

"Üşüttün mü? Niye dikkat etmiyorsun."

Bu sefer kıkırtıya benzer bir şey kaçtı ağzından sonra kafasını dışarıya çevirdi "Ben de anlamadım ki nasıl oldu. Bi bakmışım yakalanmışım."

Haline gülüp kafamı iki yana salladım, "Recai amcaya söyle sana zencefil çayı yapsın akşamına ağrın kalmaz."

Olduğu yerden kahkaha patlattığında irkilip etrafa baktım bizden başkası kalmamıştı
"Olduğu yerden kargoyla gönderse kendisinden hızlı gelir."

Recai amca çok fazla seyahat ediyordu ve bu da Levent'in canını çok sıkıyordu. Onunla pek zaman geçiremiyordu ama sonuçta hiç olmamasından daha iyiydi. En azından haftada üç kere de olsa geliyordu.

Özellikle babamın ölümünden sonra bana da oğlu gibi davranmaya başlamıştı, her hafta arayıp sorardı. İhtiyacım olup olmadığını, nasıl olduğumu, ne yaptığımı ve derslerimi sorardı. Bütün bunlar için ona minnettardım.

"O zaman üzgünüm Yeliz ablaya kaldın, ama o da iyi yapar."

"Patronuna çay yapmakla mesgul. Bildiğimiz şeyleri tekrarlamasak mı?"

"İyi ben gelip yaparım merak etme. Yarına hiçbir şey kalmaz."

Kendinden emince sırıttı "Diyorsun?"

"Mutfakta iyiyimdir bilirsin." Ona bilmişçe sırıttığımda o da kendini tutamayıp gülmeye başlamıştı. Bu hallerimizi özlemiştim, neredeyse bir aydır tek yaptığımız tartışmaktı.
O gülmeye devam ederken bakışlarını dışarıya çevirmişti, böylelikle gözlerim rahatça yüzünde dolanıyordu. 
Kafasını çevirdiğinde bakışlarımı yakalamıştı ama tereddüte düşmedim, bakışlarımı da çekmedim. Onu izlemeyi seviyordum. 

Yüzüme bir süre baktıktan sonra gözlerini kaçırdı.

"Sağ ol da uğraşma istersen. Yarın Kimya sınavı var eve git direk çalış."

"Kimyanın neyine çalışayım ben? Anladığım mı var? Elin kızını çalıştıracağına beni çalıştırsaydın."

Kaşlarım çatık dile getirdiğim bu cümleyi istemsizce kurmuştum, gerçi o benim aksime memnun görünüyordu şuan ama sonuçta bana bir kere bile sormamıştı. 

 "O zaman bizde misin bugün? Çalışalım?"

"Eve uğrayıp gelirim."

Gülümserken kafasını salladı, ben de sigaramı söndürdüğümde ayaklanıp kapıya ilerledik.
Aramızda olanların sonu bizi nereye götürürdü bilmiyorum ama geriye doğru gidemediğimiz kesindi. Bu saatten sonra yapabileceğimiz tek şey ileri gitmekti.     

[ I. Kitap ] Yarına Kadar (bxb) • [Tamamlandı]  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin