beş

3.9K 301 11
                                    

'Bir hayata kaç aşk sığdırabilirsin? İlk aşkını gerçekten unutabilir misin? Bunu okurken aklına onun yüzü geldiyse hayır, beynin unutmadığı şeyi kalp zaten unutamaz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


'Bir hayata kaç aşk sığdırabilirsin? İlk aşkını gerçekten unutabilir misin? Bunu okurken aklına onun yüzü geldiyse hayır, beynin unutmadığı şeyi kalp zaten unutamaz.'

Ellerimi ıslak siyah mürekkep ile yazılmış yazının bulunduğu kağıdın üzerinde gezdirdim. Uzun zaman önce kütüphaneden aldığım bir kitabın arasından çıkmıştı. Bencilce de olsa çok beğendiğim için almıştım. Ve dün bu notu çekmecemde bulmuştum. Çayımdan bir yudum alıp telefonuma gelen mesaja baktım. Bu bir mail mesajıydı.

Sakince maili okudum ve sonuna gelince birden... gülmeye başladım. Çünkü bu çok komikti. O kadar komikti ki! Gözümden yaş gelene kadar güldüm ve o yaşlar gerçek yaşa dönüştü birden. Bu mail uzun zaman önce başvurduğum bir  işe alındığımı ileten bir maildi. "Neden bu kadar geciktin?"

Telefonumu masaya bırakıp gözlerimi kapattım. Aklıma istemsizce, birdenbire bu işe başvurduğum gün geldi. Gerçekten benim için çok güzel bir gündü. Sanki o günü ben yaşamamış gibiyim. Sanki zaman o gün dursa hiçbir şey söylemeden kabullenirdim.

🔻🔻🔻

"Sevgilim önce biraz sakin ol. Ucunda ölüm yok. Eğer kabul edilmezsen onlar kaybeder sen değil."

Bir ileri bir geri yürümeye devam ettim. Tugay gerçekten iyi motive ediyordu ancak benim karamsar tarafım yatışmayı reddiyordu. En sonunda Tugay titreyen ellerimi yakaladı ve avuçlarının arasına hapsetti. "Dilara. Sakin olursan üstünden gelmeyeceğin bir şey değil bu."

"Evet. Haklısın. Bilmiyorum kendime güveniyorum ama düşününce telaşlanıyorum."

O sırada içeri bir kişi daha çağrıldı. Tabi endişe dolu gözlerim Tugay'ı buldu hemen. "Hım.. O zaman daha fazla düşüneceğin bir şey olması gerek," dedi sakince. Ne dediğini anlamadım ve ne yapacağını izledim. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı, saniyeler içinde ise dudaklarını dudaklarıma değdirdi. Tüm sesler kesildi birden. Kulağım çınlamaya başladı, nefesimi tuttum ve gözlerimi sımsıkı kapattım. Tugay kendini geri çekince gözlerimi açtım ve dik dik ona baktım. Nefes almak aklıma gelen en son şey oldu. Az önce olan şeyin yanında...

"Şimdi sadece beni düşün."

Bir elimi avucundan kurtardım ve dudağıma dokundum. "Sen..." Donmuştum resmen. Konuşacak ve düşünecek halim yoktu. Üstelik onun dikkatle bana bakıyor olması işimi daha da zorlaştırıyordu. "Çok acımasızsın. Onlarla nasıl konuşacağım şimdi?"

Sanki bir dizideymişiz gibi o an ismim okundu. Tugay bana çapkın bir bakış attı ve elimi bıraktı. Üstümü düzelttim ve odaya girdim. Aslında iyi bir mülakattı. Onlara amacımı aktarabilmiş, sorularını yanıtlamıştım. Memnun kalmış olmalarını umdum. İçeri girişimin üstünden on dakika geçince süre doldu ve veda ederek odadan ayrıldım.

"Nasıldı?" dedi Tugay hemen. Bir şey diyemedim. Sadece hızlı ve sert bir şekilde ona sarıldım.

"Teşekkür ederim. Sen olmasan yapamazdım."

Her Anım SensinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin