12-Mutlu Olacak mıyız?

10.5K 278 9
                                    


Emel, Tolga ile arabada evine dönerken "göz bandını çıkartıyorum artık" diyerek soru sorar gibi bir cümle kurdu. Tolga sadece "olur" dedi. Emel yaşla dolan gözlerini elinin tersiyle sildi. "Lanet olsun!" Tolga kısa bir anlığına gözlerini yoldan ayırıp Emel'e çevirdi.

"Sen ağlıyor musun?"
"Hayır!"
"Neye lanet ediyorsun?"
"Patronun olacak herife! Arkadaşımı uyuz bir zombiye çevirmiş!"
"Uras Bey iyi bir adamdır. Özge çok şanslı."
"Sen bu numaralarını git Uras'ın yanında yap!"
"Numara yapmıyorum Uras Bey cidden iyidir."
"Sende cidden gerizekalı olmalısın."
Tolga gülmeye başladı.
"Ne var?"
"Yok bir şey"

Tolga ketum bir adamdı. Tam da Uras gibi olan her kişiye lazım bir elemandı. Sadıktı. Emirleri uygulardı ve patronunun sözünden çıkmazdı. Açıkcası pek fazla gülmezdi de, ama bu kız onu güldürüyordu. İnsanı delirtecek kadar patavatsız, ölümden kormayacak kadar da cesaretliydi. Tolga'nın tersine Emel asla ketum olamazdı. Ağzına geleni söylüyor bu laf nereye gidecek diye hiç düşünmüyordu. Yine de Tolga'nın hoşuna giden bir tarafı vardı. Kavherengi saçları ve ela gözlerinin de dışında bir şey; Tolga'nın aklına giriyor, Emel'e sempati duymasını sağlıyordu. "Bu arada yolu tarif eder misin? Evin hangi mahallede?" Emel kavga edermişcesine öfkeyle evini tarif etti ve sonra pişman oldu. Bu Tolga denen uşağın evinin yerini bilmesi ne kadar doğruydu? Bunun için endişelenmesi artık gereksizdi. Özge ile oturdukları apartmanın önüne gelmişlerdi bile. Kendi kendine "Salaksın salak!" diye çattı. Arabadan inerken, "Bir daha ne zaman Özge'yi göreceğim?" diye sordu. Tolga "Uras Bey ne zaman isterse o zaman" dedikten sonra gaza basıp gitti. Emel arkasındna "uyuz" diye söylendi. Eve girer girmez Ozan'ı aradı.

"Emel! Bir gelişme mi var?"
"Evet yoksa gecenin bu saatinde aramazdım. Haklıymışsın. Özge, Uras Kaya yüzünden ortalardan kaybolmuş"
"Biliyordum. Nasıl öğrendin?"
Emel başına gelenleri ve Uras'ın evinde olan herşeyi bir çırpıda Ozan'a anlattı.
"Sen emin misin?"
"Evet"
"Cidden Özge ve O"
"Evet Ozan! Olmuş işte ve Özge 'bende istedim' dedi"

Ozan kendini çok kötü hissetmişti. İlk tanıştıkları andan beri Özge'den hoşlanıyordu ama o yakınlaşması zor bir kızdı. Etrafına görünmeyen duvarlar örmüştü. Uras nasıl bu kadar kolay o duvarları yıkıp onu elde edebilmişti? Ki Ozan ona dokunmaya kıyamayacak kadar çok severken!

"Seni bulaştırmak istemezdim ama Özge'yi geri kazanmak için senin yardımını istiyorum."
"Özge ile sadece bir kez görüşsem yeter, onu ikna ederim."

Emel'in canı sıkkındı ve bozuk ses tonuyla "Bana çok net bir şekilde 'olmaz!' dedi" diye söylendi. "Senin de Özge ile görüşmen sanırım imkansıza yakın, ama bir şeyler düşüneceğiz." Ozan kendinden emin bir şekilde "sen onu bana bırak" dedi.

Özge'nin başı dönüyor ve midesi bulanıyordu. Tolga'nın hazırladığı o votkalı kokteylden hiç içmemeliydim diye düşündü. En son Tuğçe evden ayrılmıştı ve o gittiğinden beri, Uras odasına kapanmış telefonla konuşuyordu. Özge tedirgin hissetti. Tıpkı Uras'ın ona yaptığı gibi pat diye odasına daldı. Uras yatağının üstüne oturmuş ciddi bir şekilde konuşmasına devam ediyordu.

"Bu işi illa benim mi yapmam lazım? Biliyorsun daha yeni Doğan çetesi..."
"Hakan Doğan herkesin kurtulmak istediği bir gerzekti. Kimsenin umurunda değil ölmüş olması, bu işte senden başkasına güvenemem. Gidip işi bağlayacaksın gerisini zaten nakliye işi onu Talat halledecek."
"Baba ben uyuşturucu işinde değilim bunu biliyorsun, bana git banka soy desen inan kabul ederim ama bu dediğini yapamam."
"Benim oğlumsan her işte olacaksın, kolaya kaçıp sürekli sahte para ve dolandırıcılık örgütlerine bulaşıp durdun. Yeter artık, yarın yanıma gel detayları konuşuruz"

Uras telefonu kapatıp, Özge'ye baktı. "Gelsene" Özge cevap vermeden odadan çıktı. Uras peşinden geldi. "Ne oluyor?" diye seslendi. Özge mutfağa girdi ve kirli bardakları bulaşık makinasına dizmeye başladı. Mutfak konusunda takıntılı biriydi sürekli temiz durmasını severdi. "Bırak şu bardakları Özge, yanıma gel." Özge hayır anlamında başını salladı. "Yine baban sana emir veriyordu." Uras bu çok doğal bir şeymiş gibi "elbette o her zaman böyledir" dedi. Özge kendini nasıl ifade edeceğini bilmiyordu. Sinirlenmişti ama neye sinirlendiğini kendine de açıklayamıyordu. Uras'ın böyle işler yapan bir adam olmasını istemiyordu ama bunu istememek aslında Uras'ın kendisini istememek demek oluyordu. Bu yüzden de bunu söyleyemezdi. "Peki senden ne istiyor?" diye sordu. "Rusya'ya gitmemi." Özge içinden şu soruyu sordu, "Ben ne olacağım?" fakat sadece "Ne için?" diye sorabildi. "Bilsen ne olacak Özge? Gitmeliyim işte!" Özge elindeki bardağı sertçe yere attı. Bu agresif davranışını yapacak cessareti kanına karışan alkolden aldığı apaçık belliydi. Şaşkın gözlerle izleyen Uras, "Ne bu şimdi?" diye sordu. "Benim arkadaşımla başbaşa konuşmama bile izin vermiyorken, bana böyle diyemessin! Bu kalbimi kırıyor." Uras bulaşık makinesinin kapağını kapatıp, Özge'nin yanına geçti. Yüzüne gelen saçlarını kulağıının arkasına atıp yüzünü sevdi ama Özge cidden bir açıklama bekliyorum diyen bir yüz ifadesi takındı. Uras üşenerek anlattı. "Ürettiğimiz uyuşturucunun ham maddesi Rusya'da satılıyor. Gidip bu maddeyi satan bir kaç adamla görüşmeli ve işi bağlamalıyım. Gerisini babam ve Talat halledecek" fakat bu anda Özge'nin midesindekiler daha fazla duramayacak gibiydi birden öğürdü. Uras onu kolundan tutup hemen banyoya sürükledi. Özge içtiği kokteylleri geri çıkartırken, Uras'a eliyle git işareti yapıyordu. Uras bir adım bile geri gitmedi. Özge'yi bu haldeyken bile seviyordu. Hatta hoşuna gidiyordu. Bu yüzden acaba şuan iğrenç olan Özge mi yoksa ben miyim diye düşünüp sırıtı. Özge herşeyi boşalttıktan sonra, yüzünü yıkadı. Kaldığı yerden devam etti. "Ne zaman gideceksin?" Uras bir an konudan kopmuştu ama hemen hatırladı. "Bilmiyorum, yarın öğreneceğim." Özge istemeyerek bu soruyu sordu. "Sen gittiğinde ben ne yapacağım?" Uras'ın gözleri karardı. Bakışları sertleşti. "Buradan çıkmayacaksın, ben yokken Tolga'dan başka kimseyi görmeyeceksin!" Özge "sen varkende buradan çıkamıyorum zaten ve Tolga'dan başkasını görmüyorum" dedi. Uras "Gidip geleyim, burada ki yaşamın ile ilgili yeni kararlar alırız. Daha özgür olacaksın ama ben yokken kıpırdamak yok!" Özge cevap vermedi. Uras'ı öylece banyoda bırakıp odasına geçti.

Pijamalarını giyip yatağa uzandığında aklında Emel'in sözleri dönüyordu. Okuluna ve evine geri dönmeyi tabiki istiyordu ama Uras'tan uzak kalmak istemediğine de emindi. Uras'ın dediği gibi Rusya'dan döndüğünde, alacakları bu yeni kararlarda ortak bir nokta bulabilir miydi? Şuan Uras onu tamamıyla kendi hayatından kopartıp almıştı. Özge ise eski hayatına Uras'ı da dahil ederek geri dönmek istiyordu. Gözleri uyku ile kapanmak üzereyken, odasının kapısı açıldı. Uras yine sadece altına giydiği eşofman ile kapı eşiğinde duruyordu. Özge iç çekti ve sessizce bir "ahh" dedi. Bu adam ile nasıl baş edecekti? Uras yatağa girdi ve Özge'ye belinden sarıldı. "Sana bunları yaşattığım için özür dilerim." Özge sessizdi. "Ama bunlar, ikimizin hayatının başlangıcı ve daha bir çok şey olacak." Özge'nin sarı saçlarını öptü.

"Mutlu olacak mıyız?"
"Mutsuz bile olsak, seni bırakmayacağım."

Rehine Aşık ( Askıda )Where stories live. Discover now