12

30 6 4
                                    


Gecenin bilmem kaçı telefonum deli gibi çalıyor, kim olduğuna bile bakmadan meşgule attım. Bu saatten kimse kim umurumda değil. Tam tekrar uyuyacaktım ki tekrar acı acı çaldı, kim olduğuna bile bakmadan kulağıma dayadım ''Ne var ya bu saatte'' ''Sıla kapının önüne çık'' bir telefonun ekranına bir de duvardaki saate baktım gecenin 3'ü ve Kamran beni aşağıya çağırıyor. ''Ben senin gibi cezalı değilim sabah okula gideceğim, izin verirsen uyumak istiyorum Kamran'' ''Sıla dışarı çık diyorum sana, ikiletme şu dediklerimi'' oflayarak kalktım yataktan. Bu deliyi dinlemezsem zile de basar sonra bizimkilere dert anlat işin yoksa. Üzerime ince bir hırka alıp sessizce çıktım dışarı. Bahçede oturmuş beni bekliyor, yanına gittim ''Ne var ya, ne istiyorsun bu saatte'' ''Hiç seni görmek istedim'' arkamı döndüm gidecektim kolumdan tuttu ''Bir daha dışarı çıkarken bu kadar ince giyinme olur mu''? Üzerime baktım pijamalarımla çıkmıştım ve üstüne ince bir ceket giymiştim utandım, uyku halimle süslenecek miyim birde. ''Bitti Sıla artık rahat ol'' ''Ne bitti, ne diyorsun sen ya uykumu daha fazla kaçırmadan konuşacaksan konuş konuşmayacaksan yatağım soğumadan gideceğim, zaten hava buz gibi'' gülümsedi ''Burcu ile tamamen ayrıldım artık özgürüm'' ''İyi de bana ne bundan''? ''İçin rahat olsun yani tavır yapmana gerek yok diyorum Sıla'' ''Of sen beni çok yanlış anlamışsın neyse söyleyeceklerin bittiyse gideceğim ben'' ''Tamam git daha fazla üşüme, ha bu arada okuldayım cezam kalktı babam sağ olsun''! Arkamı döndüm eve girerken güldüm. Görmesin sevindiğimi şımarıyor yoksa. Zıplayarak koşarak odama çıktım, demek ki ayrılmış ve bu saatte bunu bana söyleyemeye gelmiş. Kamran'ın söyledikleri kafamı içinde tekrarlarken uykuya yenik düştüm yine.

Sabah alarm çaldığında kolumu kaldırıp da kapatacak halim yoktu. Odanın kapısı açıldı annem geldi ''Sıla kalk kızım hadi'' ''Anne ben bugün okula gitmesem hiç halim yok, üşüyorum da'' ''Saçmalama kızım kalk hadi'' deyip elini alnıma koydu. ''Ooo ateşin var senin hasta mı oldun yoksa! Tamam, gitme bugün yat ben sana bir şeyler getireyim yersin ondan sonra da ilaç içip yat'' annem odadan çıktıktan sonra gece olanlar aklıma geldi, Kamran cezasının kalktığını söylemişti yani okula gelecek. Zor da olsa kalktım yataktan okulda onu görmek istiyordum çünkü. Hazırlanıp aşağı inerken karşılaştık annemle ''Sıla kızım niye kalktın'' ''Anne unutmuşum sözlüm var bugün'' ''Al o zaman şu ilacı okulda karnını doyurduktan sonra içersin'' Tamam anne deyip yanağından öptüm. ''Babam nerede, o götürse beni bugün'' ''Mutfakta kızım'' koşarak babama gittim ''Günaydın babacığım, eğer yetişecek bir yerin yoksa beni okula götürür müsün''? Atkı şapka takmayan ben her tarafımı sardım, kar yağmadığı halde eldivenlerimi bile giydim... Babam şaşırarak ''hayırdır Sıla dışarda tipi mi var''? ''Çok üşüyorum, ateşim var galiba ama okula gitmek zorundayım sözlüm var'' ''Tamam kızım ama sözlüden sonra izin al olur mu''? Kafamı salladım tamam diyerek. Evden çıktığımızda dün gece Kamran ile konuştuğum yere bakıp güldüm.

''İyi dersler Sıla'm'' ''Sağ ol babacığım kolay gelsin, akşam görüşürüz'' öpüp indim arabadan. Hızlı adımlarla sınıfa girdim gözüm hiçbir şey görmüyor, sırama oturur oturmaz koydum başımı. Hiç halim yok, keşke gelmeseydim görüp de ne yapacağım Kamran'ı. Uyukladığımı hissettim biri gelip dürtükledi ''Sıla iyi misin, kalksana ya neyin var'' zorla gözlerimi açtım Merve'ymiş. ''Ne oldu''? ''Niye yatıyorsun öğretmen gelecek hadi toparlan'' arka tarafa baktım Kamran gelmiş demek ki doğru söyledi. ''Merve hiç halim yok, ders zaten Sedat hocanın, dokunma bana ya üşüyorum uyuyacağım'' Merve elini başıma koydu ''Oha senin çok ateşin var kalk elini yüzünü yıkamamız lazım. İlaç içtin mi''? ''Hayır, hiçbir şey yemedim daha'' ''Of Sıla niye geldin bu halde yatıp dinlensene. Yürü izin almaya gidiyoruz'' ''Hayır'' dedim o sırada da Sedat hoca geldi zaten. Merve yanına gidip bir şeyler söyledi ama o kadar çok halsizim ki dinleyemedim bile. ''Sıla hadi arkadaşınla kantine inin karnını doyurup ilacını iç kızım, istersen gidebilirsin'' ters ters baktım Merve'ye ''Tamam hocam'' deyip kalktım yerimden. Kamran ''Hocam ben gidebilir miyim Sıla'yla''? ''Olur, hadi çıkın siz'' hah bu da tam oldu şimdi baş başa Kamran ile kantine in. Ah Merve sorarım bunun hesabını sana. Kantine indik, masanın birine oturdum Kamran da yiyeceğimiz bir şeyler almaya gitti. Geri döndüğünde tepsi dolu görünüyor ''Ben yemem bu kadar şeyi'' ''Beraber yeriz'' tostun birini alıp ısırdım. ''Yedikten sonra şu bitki çayını da içeceksin'' ''Sevmem ben, içmem sen iç'' ''Hasta olan ben değilim sensin'' ''Of sana ne benim hastalığımdan'' ''Ne kadar çok inatsın sen ya, içilecek bu o kadar! İlacın nerde hem senin''? Cebimden çıkarıp gösterdim.

Aldıklarının zorla yedirdikten sonra bitki çayımı verdi elime. Yüzümü buruşturarak içmeye başladım, neredeyse çıkaracağım şimdi hepsini. Alnıma dokundu irkildim ''Korkma sadece ateşine bakacağım'' cevap vermedim ''Çok ateşin var Sıla kalk eve götüreyim seni'' ''Gitmeyeceğim ben eve'' ''Ya derse girmiyorsun zaten okulda ne işin var kalk hadi'' toparlanıp eve doğru yola çıktık. Giderken hiç susmadı yok ince giyiyormuşum, yok dikkat etmiyormuşum dün gece ki halimden bahsedince sinirlendim. ''Hiç konuşma o konuda haklı değilsin, gecenin bilmem kaçında arayıp da aşağı çağırıyorsun. Uyku halimle bir de üzerimi mi giyineceğim'' güldü ''Hiç gülme Kamran bir daha beni uykumdan uyandırma'' eve hiç bu kadar çabuk geldiğimi hatırlamıyorum. Onunla yürümek, sohbet etmek bir başka...

Kapının önüne varınca ''Sen gidebilirsin'' dedim

''Hayır, gitmeyeceğim, biraz yanındayım'' Saçmalama dediğim sırada açtı annem kapıyı, ne zaman zile bastığını fark etmedim bile. ''Kızım iyi misin''? ''İyiyim anne, Sedat Hoca gönderdi hapımı da içtim'' içeriye girdik o sırada, annem Kamran'ı ilk defa görüyor. ''Hoş geldin oğlum, bu sene geldin sanırım daha önce görmedim seni' ''Evet ben yeni geldim Sıla ile aynı sınıftayız ismim Kamran'' tokalaştılar, görünüşe göre birbirlerini sevdiler. Annem hepimize içecek bir şeyler getirdi tabi ki bana papatya çayı!

''Sıla Hanım papatya çayından başka bitki çayı içmiyor. Aslında nane limon, ıhlamur falan iyi gelir ama bu yaşına kadar içiremedik.''

''Bu sabah ıhlamur içti hem de bol limonlu, tadını da beğendi bence Sevim teyze haberin olsun'' Hayır hiç güzel değildi diyecekken annem elimden bardağımı aldı ''O zaman Sıla'ya hemen ıhlamur getireyim'' dedi bir de gülüyor; tabi buldu yolunu rahat rahat verecek ıhlamuru. Bunların hepsi Kamran'ın yüzünden, niye söylüyorsa içtiğimi.

Annem mutfağa gidince söylenmeye başladım ''Ya niye söylüyorsun içtiğimi; ıhlamuru sevmem demedim mi! Annemin elinden kurtulamam artık hepsi senin yüzünden.''

''Ne güzel işte Sıla, hemen iyileşir okula dönersin; arkadaşların özlemesin seni özellikle de Berk Can!''

''Ne alakası var?''

''İyileştiğin zaman konuşacağız bu konuyu şimdi değil.'' Ne konuşacakmışız demeye kalmadan annem elindeki kocaman bardakla odaya girdi. ''Daha büyüğü yok muydu anne!'' ''Aradım da bulamadım'' diye dalga geçti. ''Kusura bakma Sıla Kamran buradayken ne içersen benim için kâr, o gidince eminim içmezsin.'' ''Numaramı vereyim Sevim teyze yaramazlık yaparsa ararsın.'' İkisi de güldü sanki küçük çocuktan bahsediyorlar.

''Kamran oğlum akşam yemeğe kalsana ailen sıkıntı çıkarmazsa eğer, birlikte yemek yeriz'' Maşallah Allah muhabbetlerini arttırsın diyeceğim ama bu kadarı da fazla!

''Rahatsız etmeyim ben sizi hem Sıla da hasta''

''Yok, oğlum ne rahatsızlığı sen buradayken birkaç bardak ıhlamur daha içiririz''

''Tamam, bizimkilere haber edeyim'' diye odadan çıktı Kamran. ''Anne ne yapıyorsun sen ya ne işi var yemekte bunun!''

''Ne var bunda ben Kamran'ı çok sevdim efendi bir çocuk, hem sana da gözü gibi bakıyor; yoksa eve kadar niye getirsin.'' İmalı laflar söylüyor birde, verdik ağzına kozu bakalım sonumuz ne olacak. ''Ben biraz uyuyacağım'' diyerek kıvrıldım oturduğum yere. Hala çok üşüyorum, göz kapağımı açacak halim yok. Kamran'ın odaya girdiğini hissettim açmadım gözlerimi ne yaparlarsa yapsınlar! 

Aşkın BüyüsüWhere stories live. Discover now