19. Bölüm (Kayıplar)

15 2 0
                                    

Sabah erken den uyanmış Amanda'nın mezarına gelmiştim. Burada ne kadar huzur buldum bilmiyorum ama öğlen olmuştu bile.

"Umarın orada mutlusundur" diyerek kapşonumu başıma geçirdim ve mezarlıktan ayrıldım. Arkamda birinin varlığıyla dururken kokusundan anlamamla yarım bir şekilde güldüm.

"Kokunu her yerde olsam tanırım Jasper, beni mi seğrediyorsun sen?" dedim ve arkamı döndüm. Şaşkın bir şekilde bana bakıyordu.

"H-hayır aa aslında evet, okulda kiler biraz telaşlı ama buraya senden özür dilemeye geldim seni yanlış değerlendirmem çok saçmaydı bili-" sözünü bölen dudaklarım olurken beni kendine çekerek öpüşmemizi derinleştirdi.

"Özlemişim" dedi nefes nefese. Özürdilemek ikimizin de hatalı olduğu anlamına gelmiyordu, ben onu içimden çoktan özrünü kabul etmiştim ki.

"Şimdi" dedim ve devam ettim. "Okulda kiler neden telaşlı?"

"Televizyondan duyduğumuz üzere konuşuyorum, Kate sana söyleyecekti ama unutmuş olmalı" dedim ve derin bir nefes aldı.

"Bazı mutantlar, güçlerini kullanamadıkları için şehri talan etmişler" dedi kaşlarımı çattım.

"Eeee?" dedim, mutantlar umrumda bile değildi onları kurtaracak bir mutant kahraman gibi gözükmek istemiyordum ben içime kapanık bir insandım. Bu işlerle uğraşmazdım.

"Eeesi Bayan Vivian, 4'er grup olmak üzere kızlar ve erkekler olarak hepimizi görevlendirdi" dedi.

"Bu işte ben yokum" dedim ve arkamı dönerek yürümeye başladım. Jasper'ın kolumu tutmasiyla durdum.

"Şehre inmessek mutantlarda dahil herkes ölecektir" dedi. Tekrar ona döndum.

"Onları kurtarırken emin ol bizde öleceğiz" dedim ve kırmızı spor arabama binerek arabayı çalıştırdım, ardından da Jasper da hemen arabaya bindi.

"Peki, istemiyorsan sen bilirsin ama biz o insanları ve mutantları kurtaracağız" dedi ve sessiz kalarak önüne döndü.

Sıkıntıyla nefes vererek arabayı sürmeye başladım. Uzun bir sure sonra Akademiye gelirken arabayı durdurarak indim ve okulun terasına çıkarak banklardan birine oturdum.

Dakika bile dolmadan gelen kişi tanırken yerimde kıpırdandım.

"Demek gelmiyorsun" dedi sesi hafif cılız çıkmıştı.

"Kararım kesin Kate, gelmiyorum" dedim.

"Mutantları kurtarmak sende grur oluşturmuş, benim geri gelmemi bekleme" dedi. Kaşlarım çatılmış bir şekilde ayağa kalkarak ona döndüm.

"Neyden bahsediyorsun sen?" dedim bir şeyden emin olmak ister gibi.

"Beni kendi ölümünle mi tehtid ediyorsun!!"diye bağırdım. İrkilerek bana baktı.

"insanları yada herneyse kurtarmak bile umrumda değil, orada ölsen bile yine umrumda değil!" dedim. Son sözüm yüzünde hüzün oluştururken konuştu.

"Ben öyle demek istememiştim, sadece sen olmadan biz bir hiçiz" dedi. Ortamda bir sessizlik oluşurken kesin ve net bir şekilde konuştum.

"Size iyi şanslar" dedim ve terastan çıkarak odama doğru yürümeye başladım. Odama girer girmez koltuğa otururken kollarımı göğsümde birleştirdim oyun sırası bana geçmişti. Kate'in yanından geçerken yeni geliştirdiğim bir cihazı üzerine bırakarak oradan ayrılmıştım. Aslında bu cihaz bir tür yılan gibi sürüngendi, Uzakta kalan sesleri duyabilmemi ve avucumun içinde ki ışıkla görüntülü hologram cisimleri görmemi sağlıyabiliyordu. Kate'i neden üzdüm bilmiyordum ama birdne sinirlenen ve sinirimi kontrol edemeyen bir yapım vardı.

REPUBLUQUE HAPİSHANESİWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu