bir/bir

42.2K 2.2K 3.9K
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"jeongguk, misafirimiz var hayatım, hadi aşağı gel!"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


"jeongguk, misafirimiz var hayatım, hadi aşağı gel!"

oynadığım oyuna öyle odaklanmıştım ki annemin kaçıncı olduğunu bilmediğim bağırışını duysam da cevap vermemiştim. bütün algılarım oyundaydı ve duyduğum seslerin tümü anlamsız geliyordu. kaç saattir yatağımda öylece oturup oyun oynadığımı bilmiyordum ama ağrıyan gözlerimden ve sızlayan omuzlarımdan uzun bir süre geçtiğini az çok tahmin edebiliyordum. üniversite öğrencisi olmam ya da sıkı bir şekilde ders çalışıyor olmam oyunlarıma hiçbir zaman engel olmamıştı çünkü neyi ne zaman yapacağımı bilecek yaştaydım. hayatımı düzene sokalı uzun bir süre oluyordu ve şimdiye kadar çizgimden hiç dışarı çıkmamıştım, bu yüzden de zamanımı derslerden başka şeylere harcarken gayet rahattım.

büyük bilgisayar ekranımda kazandığıma dair çıkan yazı kendime getirmişti beni ve o an annemin kapıma vuruyor olduğunu fark ettim. "jeongguk, misafirimiz var diyorum anneciğim duymuyor musun beni?" derken bir yandan da nazikçe kapının kulbunu aşağı yukarı oynatıyordu.

benim için her ne kadar zor olsa da uzun zaman sonra hareket etmek, kucağımdaki yastığı kenara fırlatıp ayağı kalmayı becerebilmiştim.

sızlayan omzumu parmaklarımla ovalarken dağınık saçlarımı umursamadan açtım kapımı ve karşımda heyecanla kıpırdanıp duran annemi bulduğumda omzumu kapının pervazına yaslayıp içerideki dağınıklığı görmesini engelledim. "tanımadığım biriyse gelmek istemiyorum, anne." dedim. yabancı insanlarla aynı ortamda bulunmayı oldum olası sevmezdim.

beni odanın içine itekleyip dolabımda kot pantolonumu ve beyaz gömleğimi çıkartıp elime tutuşturken, "bunları giy ve yemeğe gel." dedi ve odadan çıkmadan önce, "yabancı değil hem, çok sevdiğin biri," diye ekledi göz kırparak.

hevessiz de olsam üzerime annemin verdiklerini geçirdim ve alnıma düşen dağınık kıvırcık saçlarıma dokunmadan çıktım odadan. elimdeki telefonu tutmaya çabalarken bir yandan da gömleğimi pantolonumun içine tıkıştırıyordum.

koridoru geçtim ve yemek odasına girerken burnuma ilişen tanıdık parfüm kokusuyla duraksadım bir an. sonra bir adım daha atarak odaya girdim ve gözlerim sandalyenin arkasına asılmış cekete değdi.

made in the am . taekook ✓Where stories live. Discover now