11. Bölüm: Kolye

2.8K 178 27
                                    

Valentine gök gürültüsüyle uyandı.

Sertçe yağan yağmur Hastane Kanadı’nın pencerelerini dövüyordu. Gökyüzü kapkaraydı. Saat,n kaç olduğunu merak etti. Sabah olsa bile yağan yağmur bu kadar sertse göğün aydınlanmaması nomal olurdu heralde.Başucundaki saate uzandı Valentine. Sabah beşe yaklaşıyordu. Aklı birden rüyasına kaydı. 

 Çok gerçekçi bir rüyaydı. Gerçek olabilir miydi? Ya şu an oluyorsa? Ama bunun şu an olamayacağının iki göstergesi vardı. Birincisi bu sadece bir düştü. İkincisi ise kalede gördüğü eşyalar çok eskiydi. Kıyafetler,lambalar… 

Lacivert cüppeli genç kadının yüzünü gözünün önüne getirmeye çalıştı ama git gide hafızasında silikleşiyordu kadının yüzü. Çok gençti. Birine benziyordu ama kim? Peki ya kara cüppeli adam. O da yaşlı gözükmüyordu. Lacivert cüppeli kadından büyük olduğu aşikardı ancak o da yirmilerinde gibiydi. Ama öfkesi korkunçtu. Belki de kadın onu sersemletip giderek iyi bir şey yaptı diye düşündü.

Valentine bunları düşünürken tekrar uykuya daldı.

Sabah uyandığında sanki o geceki hava yok olmuş gibiydi. Nisan güneşi  bulutların arasından gülümsüyordu.  Valentine hemen kalkıp üzerini değişti. Okul gömleğinin kollarını dirseklerine kadar kıvırırken yan tarafında Lily’nin kıpırdandığını gördü. Lily hafifçe gözlerini kıstı ve etrafa bakındı. Valentine yanına gelip

“Naber Lİls?” dedi gülerek.

“ Senin ne ara-“  uzun uzun esnedi “ –uyandığıını sorabilir miyim?”

“ Az önce.”

Sesleri duymuş olan ve çoktan önlüğünü giymiş olan Madam Pomfrey yatakların yanından süratli adımlarla geçerek Valentine ve Lily’nin yanında vardı.

“ Belki bu gece de Hastane Kanadı’nda kalmalısın.” Dedi çenesini kaşıyıp Valentine’da bir hastalık belirtisi aracasına onu süzerek.

Elinde tuttuğu mavi renkli – bu sefer daha koyuydu belli ki öncekinin içinde uyku sıvısı da vardı-  iksiri ona uzattı. Valentine bir dikişte kadehi bitirdi ve kendini daha canlı hissetti. Daha sonra Hastane Kanadı’ndan çıktılar. Henüz sabahın erken saatleri olduğu için koridorlar boştu. Gryffindor kulesine çıkarken kestirme yolda  Peeves’in ilk geçecek öğrencilere tuzak hazırladığını fark edip  yolu uzatmasına rağmen başka yerden geçtiler. Tam parolayı söyleyecekken Ortak Salon’un kapısı açıldı.

Karşılarına çıkanlar Sirius ve Remus’tu , kapıdan öyle hızlı ilerliyorlardaki Sirius Valenitne’ı son anda farketmeseydi neredeyse çarpışacaklardı. Remus gülümseyerek araya girdi ve “Kusura bakma Jules, yeni aşığımız senin için çok telaşlandı.” Hafifçe kıkırdayarak.

Sirius, biraz sinirlense de dalga geçerek Profesör Phulrod’un taklitini yaptı “Gazabımdan kork Lupin!”

Val’in gülümsemesi ister istemez yüzünden silindi ve içini bir ürperti kapladı.

Sirius “Şaka bir yana iyisin değil mi? Keşke hastane kanadından bu kadar erken ayrılmasaydın.”

“Hayır ben iyiyim,” Sirius tek kaşını kaldırdı.  “Gerçekten, iyiyim.”

“Eh, pekala hadi içeri geçelim o zaman.”

**

Ertesi gün kahvaltı yapmak üzere Büyük Salona giderlerken koridorda Snape’le karşılaştılar.

Lily gülümseyerek “Günaydın, Severus.”

“Günaydın Lily.” Dedi dalgın dalgın, canı bir şeylere sıkılmıştı belli ki.

Bir Marauders Hikayesi - AndromedaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin