BÖLÜM - 1

736 24 7
                                    

Gördüğüm kırmızı şeritli halk otobüsü ile adımlarımı hızlandırdım. Yine her zaman ki gibi geç kalmıştım ve her zaman ki gibi pastaneye uğrayıp o sevdiğim patatesli böreklerden alamayacaktım. Mükemmel.

Kalkmak üzere olan otabüse kendimi son anda atıp geç kalmanın verdiği öğrencisiz otobüs avantajı ile boş olan bir koltuğa oturdum.

Birden titremeye başlayınca telefonun çaldığını anlayarak cebimden çıkardım. Arayan kuzenim Ada'ydı. Her sabah arama gibi bir huyu vardı.

Fazla beklettiğimi fark ederek telefonu açıp kulağıma götürdüm. "Selam hayatımın erkeği!" bu benim telefona kaydettiği adım. "Günaydın."
Küçük çaplı bir kahkaha attı "Tahmin edeyim birileri yine geç kaldı, değil mi? Oğlum her gün mü amına koyım." ve yine o hiç eksilmeyecek kahkahası. Açıkçası aramasından, kahkahasından vs. rahatsız olmuyordum. O Ada'ydı işte. 17 yıldır hiç ayrılmadığımız kuzenim. Hem sağolsun zeki olması da çoğu zaman işime gelmiyor değildi yani. "Ben sen miyim be! Her sabah 5 te kalkmak ne, pisikopat." ve yine bir kahkaha atmasına göz devirdim.

"Tamam okulun 7'de falan olsa neyse de, 8.30'ki sizin evle okulun arası on beş dakika. Allah'tan kork!" ah hayır boşluğuma denk geldi. Nolur o espirilerden yapmasın!

"Sen korkuyon mu lan dinsiz piç!" evet köpeklerin duası kabul olsaydı gökten kemik yağardı. Ben ve müthiş şansım...

"Of Ada ya!" kahkasını yarıda kesip birden durunca istemsice gerildim. Çünkü bu 'Bak şimdi ciddileştim, kork' demekti.

"Onu bunu bırakta bak ne diyeceğim. Ben okulu değiştiriyorum." bu beklendik bir şeydi. Gevşeyen kaslarımla alayla konuştum. "Ve beklenen son! Ee, hangi okula karar vedin bakalım?"

"*okulun adını söyledi sayın*"

"Ha iyi iyi bir okul mu bari? Çabuk alışı- Dur bir dakika,  sen ne dedin!" ama bu benim okulumdu.

"Duydun işte, yarın ilk uçakla ordayım." ve işte uzun zaman sonra sevineceğim nadir haberlerden. Ciddi ciddi şuan heyecanlanmıştım. Ada ve ben aynı okulda! Vay anasını sayın seyirciler...

"Oğlum öldün mü lan ses ver. Daha Adana'nın amına koyacağız" sanırım artık kahkaha attığını belirtmeme gerek yok değil mi?

"Ya şuan ne diyeceğimi bilmiyorum bu harika!" okulun önündeki üst geçit görüş alanıma girince inmek için ayaklandım.

"Okuldan çıkış saatimi biliyorsun ara beni detayları konuşacağız, görüşürüz." aynı şekilde veda edip kapatınca bende açılan kapıdan indim.

Telefonumun üst kısmındaki bildirim çubuğundan saate baktım.

08:52

Zil birinci dersin bitmesine on sekiz dakika var ve kesin bir ihtimalle yok yazılmıştım. Yine!

Hemen okulun karşısında ki seyyar sıkmacıya gittim. "Oğlum yine mi ya. Her gün de geç kalma yavrum, atarlarsa yazık olur senin gibi zehir çocuğa." ben demeden gözlememi açmaya başlayan Mehtap ablaya kocaman gülümsedim. Tatlı biriydi. Hemde fazla tatlı.

"Abla ne yapayım yine uyuyamadım gece." elindeki merdaneyi bana yöneltip "O elindekini bırakırsan uyursun!" dedi. Haklıydı.

"Ya kızma sen, tamam denerim." ve silahımı kullanarak şirince gülümsedim ve bingo! Hemen yumuşayıp işine dönen bir Mehtap abla karşınızda.

Çantamı çıkartıp minik masalardan birine koydum. Kenardan bir tabure çekip tam oturacağım sırada diğer masadan bir ses yükseldi. "Gülünce götüme benziyorsun ve bunu Mehtap ablanın fark etmemesi çok yazık."

ADAM (BXB) (ASKIYA ALINDI)Where stories live. Discover now