1

24 1 0
                                    

Herkes konser alanından çıkarken bağırıp çağırıyor, giden arkadaşlarına el sallıyordu. Okulun düzenlediği bir yardım konseri olduğu için herkes birbirini az çok tanıyordu. Tanıdık simalar, selam verenler, başka okuldan gelenler, tanıdıklar...

Dar ve uzun çıkış kapısında ilerlerken adımı duydum.

- Leyoen!

Arkamı döndüm. Anibu'nun kalabalık arasından görünen başını gördüm. Gülümseyerek beklemeye başladım. Yanıma geldiğinde birlikte ilerlemeye başladık.

-Ara olunca nereye gittin öyle, dedi.

-Bi arkadaşımı gördüm. Ama çok konuşamadık. Sevgilisi kızar diye.

-Öff şu dünyada en salakça şey seni kısıtlayan sevgili. Hayır sana kapılar açması gereken biri yerine niye engeller koyan biriyle ilişkiye girersin ki?

Gülmeye başladım. Çok haklıydı. Çünkü arkadaşım Kalaib, kendisinin düşüncelerine hiç uymayan biriyle çıkmasına karşın huyu olmayan şeyler yapmaya başlamıştı. Örneğin eskiden bir kişiye hiç utanmadan dik dik bakabilirken (ki bu çok önemli bir yetenektir.) çıkmaya başladıktan sonra konuşurken bile göz kaçıran biri olmuştu.

-Ahahha haklısın. Neyse işte, onun kararı.

Çıkışa gelmiştik. Herkesin yaptığı gibi bulduğumuz çimlik bir alana oturup sohbete devam ettik. Anibu eteğini düzelterek konuşmaya başladı:

-Konseri sevdin mi?

-Evet sevdim ama.. Ne biliyim hep aynı şeyler. Topluluk için çaldılar.

-Başka kim için çalacaklardı?

-Ya ne biliyim belki bi farklılık yapıp Vast'ten çalabilirlerdi. Hem aldığımız biraların yanında çok iyi giderdi. En azından Duman'ın en az dokuzuncu kez dinlediğim 'Haydi Gel İçelim' iyle çoşup her yere kusmazlardı.

-Peh! O Duman'ın değil.

-Neyse işte amk.

-Leyoen, gerçekten gidiyor musunuz?

-Nasıl yani?

-Yani taşınacağız demiştin ya. Ciddi ciddi gidiyor musunuz?

-Heee. Evet ne yazık ki.

-Bence Mersin daha iyi yani kendini geliştirebilmen için.

-Belki. Belki de değil. Bunu konuşmayalım zaten oraya gidince yeterince konuşacağız.

Arkamdan gelen ışık, bir siluet ile kapandı. Gelen Kalaib'di. Selam verdikten sonra yanımıza oturdu. Keskin alkol ve sigara kokusunu bastıramayan klasik erkek parfümü burnuma geldi.

-Seninki nerede, dedim.

-Arkadaşlarıyla eve döndü. Kız gecesi mi ne yapacaklarmış.

-Tam sana uygun bir kız. 'Kız Geceleri' yapıyor, buruk bi gülümsemeyle yerdeki otlarla oynamaya başlamıştı. Anibu bana bakıp sırıtıyordu. Bahsettiğim kişinin o olduğunu anlamıştı. Elini uzattı.

-Ben Anibu.

-Memnun oldum. Kalaib.

-Ben de. Ama kalkmam lazım az sonra babam alacak. O almadan açık bir bakkal bulup sakız almalıyım. Yoksa beni köyümün yağmurlarında yıkarsınız, diyerek ayağa kalktı.

-İyi geceler size

-Hoşçakal!

-Görüşürüz.

Anibu gittikten sonra gökyüzüne baktım. Çünkü Kalaib'in bakışlarını yakalamak istemiyordum. Belli ki sarhoştu ve bazı şeyler söyleyecekti. Onun başlamasına fırsat vermeden ben konuşmaya başladım:

-Neden kendine uygun olmayan biriyle çıkmaya başladın ki?

-Çünkü bana uygun olan kişi, benimle çıkmak istemiyor.

Bunu derken o kadar dik bakmıştı ki benden bahsettiğini anladım.

-Nasıl yani?

-Biliyorsun.. (biliyordum)

-Hayır.

- Leoney, ben senden hoşlandığımı daha kaç kez söylemek zorundayım. Şu hale bak! Artık o kadar çok söyledim ki çekinmeden söyleyebiliyorum.

-Senden hoşlanmamam benim suçum değil. (benim suçumdu ama ondan hoşlanamıyordum. Garip olan benden hoşlanan çok kişi yoktu ama onunla böyle bir şey denemek beni iğrendiriyordu.) Ben seni arkadaşım olarak çok seviyorum. Ama sana o gözle bakamıyorum. Neden sen de bunu anlamıyorsun.

-Eğer o gözle bakamıyorsan, ben de sana arkadaş gözüyle bakamıyorum.

-Ulan sen şu an başka biriyle çıkıyorsun!

-Leoney..

-Eğer bana o gözle bakamıyorsan belki de artık ilişkimiz sona ermiştir. Yani neden zorluyoruz ki?!

Sarhoş olduğu belliydi, ağlamaya başladı. Ne yapacağımı bilemiyordum. Ağlayan birine ne denir?

-Kalaib n'apıyorsun?

-Lütfen sadece bir şans ver.

- Ya.. Bak ben Mersin'e taşınıyorum. Zaten böyle bir şey söz konusu olamaz.

-Ne?!

-Evet. Bir aya

-Hayır.

-Ne hayır. Taşınıyorum işte. Sen de bu saçma düşüncelerden vazgeç. On bir yıldır arkadaşız lütfen, iyi bitsin.

-Leoney ben seni... öpmek istiyorum.

Bana yaklaşmaya başlarken hızlıca ayağa kalktım. Arkamı dönüp eve yürümeye başlamıştım ki bir öğürme sesiyle durdum. Kalaib çimenlere kusmuştu. Daha önce hiç bu kadar yoğun bir kusmuk görmemiştim.

Etraftan Kalaib'in bir kaç arkadaşı geldi. Kaldırmaya çalıştılar. O sırada son hız eve yürümeye başlamıştım.

11235Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin