BD -30. BÖLÜM: BERDEL

Start from the beginning
                                    

"Aslışah pişman olacağım şeyler söylemek istemiyorum sus" söylemesine gerek yoktu, bakışları avaz avaz hayal kırıklığını anlatıyordu.

"Selman' ı neden sevdim biliyor musun? Ben bilmiyorum mesela. Kıyısızlığıma kıyı olduğundan, belki de sessizliğime ses olduğundandır bilemiyorum. Aşk ilmi hiç bir kitapta yazmaz derler ya, bu da tıpkı öyle işte. Aşk ilmini ifade etmeye hiç bir dil yetmez. Aşk dünya üstü bir dile sahipken benim ne haddime onu anlatmak? Hem anlatamıyorum ki zaten, yavaş yavaş yaşamaya çalışıyorum. Korka korka yaşıyorum, çekine çekine. Ona aşık olduğum da imkansızlığımıza aşık olmuştum. Asla olamayacak olmamız cezbetmişti beni. Yasak elma misali hani. Sonra oluru var gibi geldi. Onun haberi yokken tabi" kısa bir bakış attım Selman' a. Gözleri dolu dolu olmuş bana bakıyordu.

"Nereye gitse takip ediyorum, nerede otursa gidip başına tünüyorum. Annesinin istediği birisi ile görüşmeye gitti bende takıldım peşine. İzledim gizli gizli. Pervanenin ateşe olan aşkı gibi. O bana imkansızlaştıkça daha çok çekildim, daha çok yaklaştım. Onun benden gitmesi mümkündü ama artık benim ondan gitmem imkansızdı. Ben imkansızı sevdim, şimdi minicik bir umut varken o ateşi söndüren sen olma yalvarırım" Asaf abimin bakışları donuklaşırken Agah abimin elinden kurtuldu ve iki adımla yanıma geldi. İkimiz karşı karşıya dururken kafasını hafifçe eğdi.

"Ne sen pervanesin, ne o Şem" kafası ile Selman' ı işaret edip bana döndü.

"Biliyorum. Ben Aslışah' ım o Selman Efe. Zaten asıl mesele Pervane ve Şem olabilmekte değil ki abi. Aşkın tek gerçeği, insanı hiç bir doğruyu düşünemeyecek hale getirebilmesi" Buruk bir tebessüm dudaklarımda peyda olurken Asaf abim de bana eşlik etti.

"Sen neden ağlıyorsun lan?" Asaf abimin Selman' a yönelik sorusu ile şaşkınlıkla ikisinin arasında gidip geldim.

"İnsanlar hayatları boyunca bir kişiye aşık olur. Diğerleri birer arayış, kaçış ve aldanıştır. Sevdiğini ağlarken, yalvarırken görünce canından can, etinden et koparıyorlar" Asaf abim ciddiyetini hiç bozmadan Selman' ın yüzüne yumruğunu indirirken olayları ağır çekimde izlemekle yetinmiştim.

"Ulan elinin de, dilinin de ayarı yok insafsız" Agah abim isyan ederken ben gülümsemekle yetinmiştim. Keza Asaf abim yumruğunu savurduktan hemen sonra şu cümleleri kurup yanımızdan ayrılmıştı.

"Babam iyileşir iyileşmez bu işi ciddiyete bağlayın"

"Kızım salak salak sırıtma, gitti adamın cillop gibi suratı" Agah abim yerde oturan Selman' ın yüzüne bakarken Selman kolunu açıp beni yanına çağırdı.

"Gel buraya gel" Selman' a sarılırken az önce yaşadıklarımız bir kuş tüyü misali uçup gitmişti sanki. Ne ağlamıştık, ne üzülmüştük, ne korkmuştuk. Şuan sadece Selman ve ben vardık bir de gün geçtikçe büyüyecek olan aşkımız.

ϾϿ

"Abi gözünü seveyim bırak işime gideyim ya" hastaneden çıkalı 1 haftadan fazla olmuştu. 1 haftadır işe gidip gelirken Asaf abim ile büyük bir savaş içerisindeydim. Selman ile beni öğrenmesi bir taraftan iyi olurken diğer taraftan hiç iyi değildi. Her gün işe gitmemem konusunda kavga çıkarıyor, onu dinlemeyip çıktığımda ise ofiste peşimden hiç ayrılmıyordu. Hatta çoğu işini benim masam da yapıp, olası bir şekilde Selman ile yalnız kalmamam için beni engelliyordu. Bu şekilde daha ne kadar devam edebilirdik hiç bir fikrim yok. Selman artık kafayı sıyırma derecesine kadar gelmişti. Yan yana gelemediğimiz gibi telefonda bile doğru düzgün konuşamıyorduk.

"Boş ver işi, bak annem tek kalıyor evde, gelen giden oluyor kal ona yardım et. Ben izin verdim bugün sana"

"Benim patronum sen değilsin ki?"

AFİLİ ÂŞIKLAR SERİSİ 1-2 (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now