REFAKATÇİ

171 10 7
                                    


◆◇

Anka Kuşu, ölümünün yaklaştığını hissetmeye başladığı an kendisine kuru dallardan bir yuva inşa etmeye başlamış ve bunu ne olduğu bilinmeyen bir zamkla sıvamış.

Daha sonra, güneş ışınlarının kuru dalları yakmasını ve yuva içinde yanarak ölmeyi beklemiş.

Yanarak ölmüş.

Efsaneye göre, küllerinden tekrar doğmuş yavru bir Anka Kuşu olarak. Bu yüzden Hristiyanlık dahil birçok dinde yeniden varoluş, diriliş sembolü olarak benimsenmiş. Anka Kuşu, rivayete göre bilgi ağacının dallarında yaşar ve her şeyi o bilirmiş. Kuşlar dünyasında ters giden her şeye Anka'nın çözüm bulacağına inanılırmış. Bir an gelir Anka ortalıkta görünmez olur, diğer kuşlar onu aramak için yola koyulurlarmış. Ona ulaşmak zorluymuş, hatta o, Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak için de zorlu vadiler ve tepeler aşmak gerekirmiş.

"Dirilmem, bu tanrılardan ateş çaldım yüzyıllarca tutuştum

Üst üste yandım bir Anka kuşu gibi

Bir Anka kuşu gibi, kendimi külümden yarattım"


Yol boyunca düzenli aralıklarla ilerleyen sokak lambaları büyük bir fırtınanın habercisi gibi sürekli yanıp sönüyordu. Rüzgâr, eserken sanki zihnime çöken sisi dağıtmak istermiş gibi bedenime çarpıyor, saniyelik titremelerime bir yenisi daha ekleniyordu. Yüzümde hissettiğim su zerrecikleri, deri ceketimin altındaki eşofman üstünün kapüşonunu kafama geçirmeme sebep oldu. Ellerim ceketimin cebine giderken sokakta nefes alan tek varlığın, ben olup olmadığını sorgulamadan edemedim.

Böyle havalar, beni dinç tuttuğundan mı bilmem, ruh halimle bütünleşir gibiydi. Çünkü soğuğu zihnimdeki paslı düşünceleri bir zamanlığına donduruyordu. Soğuk beni dinç kılıyordu. Bu düşmemek için seni o yerden soyutlayacak bir şeye tutunmak gibiydi. Düşmemek için öfkeme ve beni kendime getirecek şeylere tutunuyordum.

Koluma aldığım kesik birden zonklayınca yüzümü buruşturdum. Bir saat önce benim tabirimle; iki pisliğin elinden bir kızı kurtarmıştım. Ama bu, kolumdaki rahatsız edecek derecede olan acıyı da beraberinde getirmişti. Fiziksel açıdan güçlüydüm. Hikayelerdeki diğer kızlar gibi zararsız değildim. Karanlık hayatımın üzerine sanki tüm benliğimi ele geçirmek istercesine çökmüş gibiydi. Onu delecek ışığımı yıllar önce kendimle birlikte toprağa gömmüştüm. Sadece, insanların hayatını bir anda köreltip yüceltebilecek, gereğinden fazla değer gören para uğruna hemde. İşte bu yüzden o kağıt parçasından nefret ettim. Onu hep düşman olarak gördüm sanki beni ikinci kez öldürebilecekmiş gibi. Nefretim son demine geldiğinde birden onu kusmaya başlamış kendimi bu noktada buluvermiştim.

Uslanmaz, asi, öfkeli, sürekli başı belada, durdurulamaz bir kız. Dışarıdan belki de böyle görünüyordum. Bir kızın en itici hali. Benden nefret eden tanıdığım, tanımadığım herkese rağmen onları umursamamak kolay olmasa da bir şekilde bunu başarabiliyordum. Çünkü ben buydum. Hırsız çetenin kız lideri. Paraya karşı olan nefretim beni buna zorlamıştı sanki. Hileyle, edepsizce ve haksız yollardan kazanılan paraları çalmak. Dışarıdan ne kadar itici görünsemde kimse beni bilmiyordu ve bu saatten sonra bilmeyeceklerdi. Ben göründüğüm gibi değildim. Görünmek istediğim gibiydim. Kendimi etrafımda saydam tuğlalarla ördüğüm duvarın içine hapsetmiştim. Bana ulaşmak isteyen herkes bu duvara çarpıyordu. Sadece beni izleyebiliyorlardı. Bazen duvarımın içinde nefes alamıyor gibi oluyordum. Bu duygu panik olmama neden oluyordu ve paniklemek yapmak istediğim en son şey bile değildi.

Acı keskin bir şekilde tekrar koluma batınca kendimi birkaç küfür savurmaktan alıkoyamadım. O pislik heriflerin beni görünce yüzlerindeki o iğrenç sırıtma onlardan neden nefret ettiğimi açıklıyordu. Onlara kızı bırakmazlarsa hallerinin hiçte iç açıcı olmayacağını söylerken yüzlerinde genişleyen alay beni, gücümü besliyordu sanki. Benim dünyamda çoğu şey tersti. Yardıma ihtiyacı olan herkesi gücüm yettiği kadar koruyup kurtarıyordum. Beni kurtaran güçlü bir adam çıkmayacaktı karşıma belki de. Ama bu beni rahatsız etmiyor aksine hoşnut tutuyordu. O tür duygulara öyle yabancıydım ki âşık olsam bundan haberim bile olmazdı. Zaten böyle bir şeyin gerçekleşme düşüncesi bile beni tedirgin ediyordu. Bunları düşüncelerimden hızla sıyırmak isterken sokakta yankılanan ismim beni olduğum yere sabitledi.

Naabot mo na ang dulo ng mga na-publish na parte.

⏰ Huling update: Sep 02, 2019 ⏰

Idagdag ang kuwentong ito sa iyong Library para ma-notify tungkol sa mga bagong parte!

UĞULTUTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon