9. Gün

40 3 0
                                    

Sabahki enerjisini yitiren Duygu,  içinde bir umutla hazırlıklara devam etti. Özenle tencereye dizilmiş dolmalar ocağın üzerinde pişiyordu. Fırında kızaran böreği alıp yerine cam tepsiye hazırlanmış islim kebabını koydu. İşlerin büyük bölümü bitmişti.

Güzide hazırladığı çayı bardaklara doldururken Duygu da Elif’i aradı. Önce birkaç gündür nereye kaybolduğunu sordu. Yine çok ciddi bir ilişkiye başladığını öğrendi. Akşam sürpriz sevgilisi ile birlikte geleceklerdi. Duygu bu haberin üzerine onu tatlı cezasına çarptırdı. Hiç itiraz etmeden memnuniyetle kabul etti Elif bu cezayı. Sesi o kadar huzurlu ve mutlu geliyordu ki Duygu, onun bu sefer doğru insanı bulmuş olabileceğini düşündü.
Güzide çayları servis etmişti bile. Duygu da çayını alıp sevgilisinin yanına oturdu.

Demir kollarını açarak her zamanki yerine sığınmasını sağladı. Sevgilisinin topuzuyla oynarken Ahmet’in gelip gelmeyeceğini düşünüyordu. Duygu hariç herkes bu konuyu düşündüğünden kimse konuşmuyordu.
Duygu gülmeye başlayınca dikkatle ona bakarak ne kaçırdıklarını anlamaya çalıştılar.

“ Bu benim krep ustası sevgilim ne yaptı biliyor musunuz?”

Krep ustası sevgili, o anı hatırlayıp gülümsedi.

“Mutfakta bana yardım ediyordu. Artistlik yapıyım derken pirinçleri de krepleri tavada çevirdiği gibi çevirmeye kalkınca… Pirinçleri mutfağın dörtbir yanına uçurdu. Görmeliydiniz.”

Duygu’nun neşesi ve anlattığı olay onlarında keyfini yerine getirmişti.

Selim, “Bu çocuk sizi de uçurur. Az önce, seni alıp serçelerin gittiği yere götürmekten bahsediyordu. Anlamamıştım ama demek ki bi uçma merakı var bu aralar,”dedi.

Selim anlamamıştı ama Duygu o anlamın mutluluğunda kanat çırpıyordu. Işıl ışıl parladı gözleri. Uzanıp sevgilisini yanağından öptü. Gözleri gözlerinde kaldı, ayrılmadı. Binlerce cümlenin anlatamadığı fotoğrafı bir bakışla görmek gibiydi bu. Bazen, aşk yolunda koşan insanların ceplerinden dökülürdü mutluluk.

Selim öksürerek orada olduklarını hatırlatınca toparlandılar.

Güzide “Bunlar zaten uçmuş,” dedi Selim'e. Selim tanık olduğu aşkın etkisiyle baktı Güzide’ye. Mahzundu gözlerindeki ifade hatta birazda sitemli. İçini çekti.

“Birde hayırlısıyla düğünlerini yapalım da sonra nereye isterlerse uçsunlar.”

Duygu yine neşe içinde başka bir konu açtı.

“Akşama sürpriz bir misafirimiz var. Elif yeni sevgilisiyle beraber gelecek.”

Selim “Ne olacak bu kızın hali böyle,” diye kızarken Demir merakla sordu.

“Tatil aşkına ne oldu?”

Soruya kızlar birlikte cevap verdiler.

“Tatilde kaldı.”

Selim onunla, Duygu ve Güzide kadar ilgilenmese de yinede bu haline çok kızıyordu. Bu konu onları biraz daha oyaladı. Demir sevgilisinin neşeli halini gördükçe rahatlıyordu. İlk günlerini düşündü. O ansızın çöken hüzünleri, şimdiki kabuslarını… Sevgilisinin mutlu olduğu heran çok kıymetliydi Demir için.

Saat ilerledikçe Duygu’nun gözleri sık sık telefona kaymaya başladı. Haber gelmedikçe neşesi kaybolup gidiyordu. Demir bunu fark ederek sevgilisini kendine çekti. Aslında onun sıkıntısı daha fazlaydı. Duygu’nun Ahmet yüzünden böyle endişelenmesi canını sıkıyordu. Üstelik gelmese Duygu üzülecek gelse Ahmet’in aşkla sevgilisine bakmasına tanık olacaktı. Tek tesellisi Duygu’nun o adama sadece acıyor olmasıydı.

Duygusal ArızaWhere stories live. Discover now