IV. SON DİRENİŞ

365 45 9
                                    

"Ölüm, ufuktan bize yaklaşıyor! Bizi de götürmeye niyetlenmiş..."

Gözüme tutulan kuvvetli ışık, gözlerimin kısılmasına ve başımdaki ağrının artmasına sebep oldu. Yanağımda hissettiğim tokatlar, etrafımdaki sesleri daha net hale getirdi.

"Yunus!"

"Ne oluyor..."

"Kendinde misin?"

"Ne zamandır..."

Ağzımın dolması, cümlemi tamamlamama engel oldu. Yanıma dönüp ellerimle yerden destek alarak kustum. Bana uzatılan suyla ağzımı çalkalayıp birkaç yudum içtim. Doktor, yanı başımdaydı.

"Ne zamandır baygınım?"

"İki dakika oldu. Nasıl hissediyorsun?"

Başımı ovdum.

"Daha iyiyim. Devam edebilirim. Tüfek nerede?"

Beni tutan kollardan kurtulmaya çalışırken omzuma yapılan baskıyla kafamı kaldırdım. Abim, bana bakıyordu.

"Ağır ol... Onu bize bırak. Ne oldu Yunus? Neden bu haldesin?"

"Araba yavaşlamadan atlamak zorunda kaldım, mesafeyi ayarlayamadım."

"Şişeyi fırlatmadın mı?"

Gözümü kıstım.

"Fırlattım. Kanayan cesetler şişenin başına geldikten sonra tekrar bana koştular."

Doktor, şaşkınlıkla yüzüme baktı.

"Nasıl yani? Anladılar mı? Tam olarak nasıl tepki verdiler?"

"Şey..."

"Bunları sonra konuşalım. Kendini yorma. Cesetlerin sebep olduğu bir yaran var mı?"

"Hayır."

Doktor, başımı ellerinin arasına alıp hafifçe salladı, sonra kendisine çevirdi.

"Emin misin?"

"Eminim Doktor Bey."

Abim, omzumu tuttu.

"Ne yapalım? Devam edebilecek misin?"

Elimi ona uzattım, tutup kendisine çekti. Ayakta durabileceğimden emin olduktan sonra boştaki elimle abimin koluna dokundum.

"İyiyim abi. Kaldığımız yerden devam edelim."

"Anlaşıldı. Yanımdan ayrılmıyorsun! Herkes arabalara!"

Abimin şoför koltuğuna oturduğu araca atladım. Ön tarafta Zeki, yanımda doktor vardı. Zeki'nin elindeki şişeye uzandım.

"Yaraların nasıl? Pansuman ister misin?" dedi doktor, ben içtikten sonra şişeyi istedi.

"Derin değiller, dayanabilirim."

Yüz metre kadar ilerledikten sonra abim el frenini sonuna kadar çekip arabayı doksan derece döndürerek yolu kapattı. Hemen arkamızdaki araç da arkamızı kapatacak şekilde park etti.

Arabalardan indik. Az önce patlattığım araç güzergâhından yüzü aşkın ceset bu tarafa yaklaşıyordu. Koku, ses ve karamsarlık gitgide havayı kaplıyordu. İki aracın arasındaydık.

MG3'ü ön taraftaki aracın kaputuna sabitledik. Üsteğmenle doktor aracın bagajındaki sandığı çıkarıp tüfeğin yanına koydu. Doktor, sandığı açıp birbirine bağlı mermileri üsteğmene uzattı. Abimden tüfeğimi alıp dürbünüyle yolu izledim. Ucu bucağı gözükmeyen bir bataklık, üstümüze akıyordu. Abim, tabancasını çıkarıp havaya kaldırdı.

GECENİN KARANLIĞINDA: YENİ BİR UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin