Perfect

109 10 2
                                    

Merhaba. Bu sefer kurguda istediğim büyüklükte bir katkım oldu ve oy veren, okuyan ve özellikle de yorum yapanlara çok teşekkür ederim. Ayrıca sınır koymadığım zamanlar hariç, bölümler her perşembe gelecek. Ara uzun olsa da bölüm de uzun olacak. İyi okumalar.

"İnanamıyorum! İnanamıyorum!" diye bağırarak içeri geldi Annalise. Yine neyi vardı?

Her şey çok hızlı gelişmişti. Biz -aslında sadece ben- utançla kayıktan kalkınca Ansel bana sırıtmış ve konuşmak için ağzını açmıştı ki... Oliver ve Annalise geldi.

Oliver beni, Annalise de Ansel'ı çekiştirirken biz sadece şaşkınca bakışıyorduk. Sinirli arkadaşlarımız bize hesap sorup, benden "Tuvaleti bulamadık." cevabını alınca ancak rahata kavuşabilmiştik. Dağılacağımız sırada Ansel mucizevi bir biçimde Annalise'i kafeye götürmüştü. Oliver da benim başıma kalmış ve iğrenç mekan seçiminden şaşmayarak beni hayatımda yiyebileceğim en kötü pasta yapan kafeye götürmüştü.

Bu olanlara rağmen sapasağlam bir şekilde evdeydim. Fakat Anna akşam saatlerinde gelebilmişti.

"Ne oldu?" dedim.

"Az kalsın öpüşüyorduk!"

Sen öyle zannetmişsindir.

"Yaaa? Öyle mi?" dedim sahte bir merakla.

"Evet! Sanırım ondan hoşlanıyorum Claire!"

Kalbin kırılır.

"Olabilir ama bu tür durumlarda karşı tarafın da düşünceleri önemli."

"Adım gibi eminim ki o da benden hoşlanıyor!"

'O' diye hitap ettiğin kişilik birkaç saat önce benimle öpüşüyordu.

"O zaman ona itiraf edeceksin?" dedim.

"Ben mi? Ah! Hayır. O bana itiraf edecek."

Ne kadar emin. Zavallı kızcağız.

"Neyse beni meşgul etme. Odama gidip Any ile mesajlaşacağım."

Odamdan çıkar çıkmaz kahkahalara boğuldum. Bu aşık sümsük tavırları da neydi öyle? Ayrıca 'Any' mi?

Tanrım! Değişiyorum! Az önce kız kardeşim sayabileceğim kadar yakın olan arkadaşıma sümsük dedim. Onunla dalga geçtim ve içimden de olsa aşağıladım.

Her şey Ansel'ın suçu. Beni öptü ve ardından sırıttı. Bunlara rağmen bana bu konu hakkında tek kelime etmedi. Aslında sadece bu konu hakkında değil, hiçbir şey hakkında tek kelime etmedi.

Konuşmamız gerekiyordu. Onu aramaya karar verdim.

Telefon uzun uzun çaldı. Fakat açan olmadı. Evine yeni ulaştıysa duş falan alıyor olabilir. Sonra tekrar denerim.

Tam yatağıma uzanıp düşünecekken aklıma bir şey geldi. Çok düşünüyordum. Durmadan Ansel'ı veya onun yol açtığı şeyleri düşünüyordum. Beni değiştirmesine izin veremezdim. Değişim kötü yönde değildi ama beni aşık kız tavırlarına sokuyordu ve bu yanlıştı. Hemen kitap rafımdan okumadığım bir kitap seçmeye çalıştım. Yoktu. Okumadığım kitap yoktu!

Pencereden dışarı baktım. Yağmur yağmıyordu ve bu benim için büyük bir fırsattı. Üzerimdekilerle gidebileceğimi düşünerek Annalise'e seslendim.

"Anna! Ben kitapçıya gidiyorum!"

"Tamam! Gelirken yiyecek bir şeyler al."

"Peki!"

Peki diyince aklıma Aynı Yıldızın Altında ve dolaylı olarak da Ansel geldi.

Her şeyin bana onu hatırlatması yanlıştı. Tuhaf bir şekilde kısa sürede çok şey yaşamışız gibi hissediyordum. Sonra kısa olan geçmişimize bakınca sadece yakın davranan bir yabancı gibiydi. Yabancı.

Hansel and GretelWhere stories live. Discover now