Bölüm 8: AVCILAR

55 4 5
                                    

Üstüme bir hırka aldım. Arabaya bildiğimiz anda Christopher gaza yüklendi. Arya titriyordu arka tarafa baktım
"Arabayı kan yapma yeni temizledim" Christopher'ın sırıttığını görebiliyordum. Arya ise gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu.
"Kim saldırdı?" Sakince sordu. Jason ölmüştü. Abim ölmüştü bu kız jasonu nereden biliyordu?
"Avcılar. Felix ormanda yaralı seni aradılar Night. Jasonu öldürdük dediler. Sıra sendeymiş." Durumu idrak etmeye çalıştım. Kurtadamları bilen avcılar vardı. Ve bunlar bize 'Felix'e saldırmışlardı. Beni aramışlar abimi öldüklerini kabul etmişler ve beni tehdit etmişlerdi.
"Ormana sür" dedim Christopher a soğukça.
"Jason kim?" Dedi Christopher merakla
"Abim" dedim. Birden herkes şaşırdı. Ormana kadar hiç konuşmadık
Ormana vardığımızda Aryayı izledik Felix'in yanına geldiğimizde onu arabaya sürükledik ve Aryanın evine gittik. Annesi hemşireymiş Felix ile ilgilenebilirmiş. Evine vardığımızda hemen koltuğa yatırdılar. Ben ise onları izliyordum. Felix'in omzundan vurulmuştu. İçerisi kan kokuyordu ve kendimi zor tutuyordum. Kan kokusu o kadar güzel geliyordu ki Felixi parçalamak istiyordum. Kapının çalınmasınlar hepimiz kapıya baktım hemen ışıkları kapattım ve gölgelere saklandık. Arya kapıyı açmaya gitti yavaşça açtı. 25-30 yaşlarında bir kadın kucağında bebekle gelmişti
"Canım rahatsız etmedim ya?"
"Şey aslında..."
"Alex'e bakarmısın diye soracaktım" kadın aryayı dinlemiyordu
"Aslında ben uyuyordum" dedi arya bıkkın bir şekilde.
"Yakınımız hastanede baksan olmaz mı?"
"Tamaaam" artık patlayacak gibi duruyordu. Kucağına aldığı anda kapıyı kapatıp ışığı açtı Felix kanlar içinde yatıyordu bebeği bana vermeye yeltenince geri çekildim ellerimle hayır yaptım Christopher ve arya bana şaşkınca bakarken arya konuştu
"Bak zaten hiç bir şey yapmıyorsun bebeği tut!"
"Bana bağırmazsın. Ve ben o şeyi tutmam" dedim iğrenerek Christopher anlamıştı beni bebeği kendisi kucağına aldı
"Bebeği parçalayabilir kaç gündür avlanmıyor. Birde kan kokusu aldı. Bırak ben tutayım" ona minnetle baktım. Bana gülümsedi sandalyeye oturdum. Arya Felixle Christopher bebekle ve bende kendimle ilgileniyordum, aniden hatırladım kuzgun adamları görmüş olmalıydı aklıma gelen şeyle yüksek sesle güldüm. Birden ikisi bana delirmişim gibi baktı. Hemen pencereyi açtım Felix burada olduğuna göre etrafta olmalıydı ıslık çaldım bir kaç saniye sonra evin içine siyah bir kuş girdi ve koluma kondu kafasını okşadım ve anıların zihnime akmasını izledim günü normaldi akşam ise değişiyordu
Arya ve o gülerek ormana ilerliyorlardı. Felix üstündekilere aldırmadan kurt olurken arya onun yanında ormana yürüyordu. Ormanın derinliklerine doğru giderlerken. Bir ses duyuluyordu. Felix o tarafa doğru koşarken kul havalandı herşey küçüldü tekrar alçaldığında onları gördüm beni döven o iri yarı adamı.
Gözlerimi açtığımda Christopher elini omzuma koydu ve teredütle sordu
"Ne gördün?"
"O adamlar polis taklidi yapanlardı." Arya anlamamış bir şekilde bakarken Christopher sordu
"Felixi tek başına halledebilir misin?" Arya bir süre düşündü
"Sanırım kurşun omzundan çıkmış. Dikiş gerek onun dışında kırık kemik yok sıyırmış"
"Avcılarda nerede karşılaştınız?"
"Kılıcın yakınlarında" Kılıç, Kılıç şeklinde olan bir ağaçtı etrafında çok ateşböceği olurdu sürekli Kılıç gibi parlardı. Christopher kolumu tutup beni dışarı sürükledi kıyafetlerini arabaya koy. Dediğini yapıp ona baktım kurda dönüşmüştü bende kurda dönüştüm koşmaya başladık ilk ateş böceğini gördüğümüzde yaklaştığımızı anlamıştık. Etrafı kollamaya başladık Felix'in kokusunu alınca zihnimde ona seslendim Christopher yanıma gelince kokuyu takip ettik mermiyi bulmuştuk.biraz daha ileride avcı kokularını aldık takip ettik. Aniden izlerin kesilmesiyle takibimizde bitmiş oldu yorulmuştum yere yattım.
"Arabaya binmişler" dedim soğukça
"Evet" dedi aynı soğuklukla. Ayağa zorlukla kalktım
"Gitmemiz lazım." Bana yanlış bir şey yapmışım gibi baktı
"Nedenmiş o?" Dedi aşağılayıcı ses tonuyla
"Çünkü Felix yaralı"
"Ne zamandan beri iyi arkadaş rolü yapıyorsun?" Şaşırdım haklıydı
"Ciddiye almamı sen söylemiştin?" Bu sefer düşünme sırası ondaydı
"Ben 'beni' ciddiye almanı söylemiştim. O'nu değil" dedi beni, ve onu kelimelerini bastırarak.
"Sen benim neyimsin ki o benim arkadaşım en azından?" Bu sefer düşünmeden cevabı yapıştırdı bana pençesini göstererek konuştu
"Unuttun mu yoksa? Ben Seninim." Mal gibi kalmıştım bana yavaşça yaklaştı
"Ve sende benim olacaksın" dediğinde korkuyla karışık farklı duygular hisettim
"Gidelim" dedim boğuk sesimle. Sesim ciddi anlamda titremişti
"Ben evime gidiyorum arabamı istiyorum. Bu gece" kafamı salladım ve koşmaya başladım vardığımda hemen üstümü giyindim. Ve içeri geçtim Arya bebeği uyutmuş Felix'in kolunu sarmıştı. Sanırım bu kızda iş vardı. Oflayarak içeri girdiğimde Arya ellerini Felix'in saçlarından çekmişti. Felixe yaklaştım sanki canavara yaklaşıyormuş gibiydim. Çünkü kan kokusu hala vardı Derince bir nefes çektim ve nefesi içimde tutarak Felix'in yanına çömeldim. Pürüzsüz vücuduna baktım ve sargılı omzuna. Sargı yine kan olmaya başlamıştı. Hemen geri çekildim dışarı çıktım. Christopher a yarım saate orada olacağıma dair bir mesaj attıktan sonra cevap beklemeden muhteşem pijamalarımla arabaya bindim. Gerçekten zengindi. Gaza yüklendim. Vardığımda kapıyı tıklattım. Kapı açıldığında bir el kolumdan sıkıp beni içeri aldı kolumu kurtardığımda nefretle Christopher'ın yüzüne baktım
"Bir daha koluma şiddet uygularsan kafanı oyup bardak yaparım!" Dediğimde kahkaha attı
"Ödeşme vakti." Dedi sakince. Boynumu sıkıp bedenimi duvara yasladı. Bu sahne çok tanıdıktı ama? Boynumu bırakarak vücudumu ezmeye devam etti. Elleri giydiğim şortun oraya giderken nefesimi tuttum. Ne yapacaktı? Aniden oraya dokununca kasıldım gizli cebimi nereden biliyordu eli şortumdan içeri girmiş arka cebin tam arkasına ustalıkla dikilmiş cebin içinden çakıyı bulup çıkarmıştı. Anlamıştım. Çakıdan bıçağı açarak elimi aldı avucumu zorla açarak fısıldadı
"Hazır mısın bence gözlerini kapat" dediğini yapmayıp inadına izledim çakıyı uzun ince parmakları ustalıkla tuttu. Bir doktor edasıyla bıçağı tenime değdirdi bıçağı aniden bağırıp çember yani dolunay çizdi. Dolunaydı bu. Çemberin içine değilde üstüne üç tane nokta koydu farklı yerlere üçgen olacak şekilde. Bu amblemi bilmiyordum. Canım acıyordu ama umrunda değildi acıya katlanabilen nadide insanlardan sadece birisiyim ben. Asıl ilgilendiğim bu işaret ne demekti? Elini çekti ve üst kata çıktı elimden kanlar akıyordu dişlerimi sıktım elinde sargıyla geldi elime sargıyı dolarken ona baktım. Yeşil gözleri hafifçe gölgelenmişti kaşlarını çatmış sargıyı sarıyordu. İşi bitince yaptığı esere balan ressam edasıyla sargıya baktı elini yanağıma koydu
"Artık sende benimsin" dedi karakteristik yamuk gülüşüyle.
"Bu ne demek?" Kaşları tekrar çatıldı
"En üsteki korkuyu alt sağdaki öfkeyi sol alttaki ise kibiri temsil eder kısacası seni anlatan şeyler" Kaş çatma sırası bendeydi öfke tamam kibir tabi ki ama korku. Ben korkmazdım işaret parmağımı göğsüne bastırarak onu sertçe ittim
"Ben korkmam it yavrusu" dedim sinirle
"Senin korkun demedim. Etrafındaki senden korkanlardan bahsediyordum" gülümsedim dişlerimi göstererek. ona baktım
"Bak bu olabilir. Herneyse eve gitmem gerek" onu dinlemeden devam ettim
"Beni bırak centilmen yetmesi" ne güzel hakaretler üretiyordum bugün böyle(!)
Evimin önünde durdu tam çıkmaya yeltenirseniz kolumdan çekip beni öpmeye başladı. Ancak bu farklıydı bu sanki... Tutukluydu ancak sevgi yoktu sadece istek varmış gibiydi. Geri çekildim
"Tekrar etmem mi gerekiyor bir daha kolumu tutma!"
"Ah... pardon unutmuştum"
"Ve beni bir daha öpme" alayla güldü
"Hoşuna gittiğini sanıyordum"
"Sorunda bu gidiyor ancak kendimi ihanet deiyormuşum gibi hissettiriyor" dedikten sonra kapıyı açıp çıktım hemen yatağa girdim. Tabi ki uyuyamadım. Uyku problemlerim küçüklüğümden beri vardı. Yapboz yapmaya karar verdim elimde acil durumlar için bulundurduğum 2500 parçalık yapbozu aldım. Zihnimi açıyordu ve bir yapbozu bir günde bitirebiliyordum rekorum bile vardı bunu düşününce sırıttım. Kenarları bulmuş çerçeveyi bitirmişler düşünmeye başladım. Christopher'ın neden öldürmüyordum? O benim düşmanım ve katilimdi. O zaman neden konuşması bile beni delirtiyordu? Saatime baktım 04:32 üç saattir yapbozla uğraşıyordum. Yarılamıştım. Kendimle gurur duyarken yürüyüşe çıkmaya karar verdim üstüme kalın bir şeyler giydim. Tek elimle zor olmuştu ama giyinebilmiştim. Kar yağmaya başlamıştı. Hemen eldiven aldım ellerim çabucak çatlayabiliyordu. Sargılı olan elime giyemedim tabi ki sinirden oflarken içimden lanetler okuyordum telefonuma gelen mesaja baktım Felixtendi 'ben Arya büyük annesini yedirmem gerekiyormuş' göz devirdim. Bula bula bu işi mi bulmuşlardı. 'Uyuyorum' diye mesaj attım kendileri yapsınlar. Dışarı çıktım hafif tempolu yürümeye başladım. Mesaj sesi geldi 'umurumda değil' bu Arya kendini bir şey sanıyordu istesem onu öldürebilirdim 'benimde değil' mesajı gönderdim. 'Hey Jason istedi' diye mesaj gelince duraksadım. Jasonlara koşmaya başladım. Elimi saksının içine sokup yedek anahtarı çıkardım. Kapının kilidini açtım. Ev her zamanki gibi pisti kapıyı kapatıp buzdolabına yöneldim elime hazır çorbalardan aldım. Yukarı çıktım. Jasonun büyük annesine doğru ilerlerken aniden kalakaldım. O ölmüştü. Kalbinde kocaman bir ok üstünde ise okunaklı bir el yazısı vardı 'sıra sende küçük kurt' elimdeki tabağı sakince yere bıraktım ve Christopher'ın numarasını tuşlarım uykulu fakat mükemmel bir ses konuştu
"Night ne oldu?"
"Gelmen lazım hemen."
"Neden" dedi sanki isyan edercesine
"Jasonun büyük annesi vurulumuş avcılar tarafından"
"Nereden anladın?"
"Kokuları" dedim fısıldayarak
"Geliyorum" telefonu kapattım ve arka cebime koydum saçlarımı topuz yaptım. Dikkatli bakmam lazımdı. Eğildim ve kafamı yere bastırdım zemine dikkatlice baktım. İşte ayak izleri duruyordu. Ayağa tekrar kalkıp aşağıdan kurdele buldum ve ayak izlerinin etrafına basmayalım diye çevresine sardım daha sonra kenara gidip olasılıkları düşündüm. Kapıyı kullanmışlarsı yani yedek anahtarı biliyorlardı çünkü kapıda herhangi bir güç kullanılmış gibi durmuyordu. Kapı çalınca hemen aşağıya inip açtım karşımda saçları dağılmış bir adet Christopher duruyordu hemen içeri aldım eliyle saçlarını karıştırıp uykulu gözleriyle baktı
"Nerede" diye sordu boğuk sesiyle üst kata çıktım. Arkamdan geliyordu. Tam kurdeleye basacaksın kolundan tutup çektim bana soru sorarcasına baktığında söyledim
"Ayak izlerini buldum basarsan karışır" kafasını salladı
"Dahice aynı ben" dedi sırıtarak büyük annenin yanına gittik. Oku inceledi
"Zehirli." Oku kadının kalbinden çıkarıp ucunu kokladı
"Kurbağa zehri. Felç eder. Nota bakılırsa birileri senşn küçük arkadaşını bulmuş" kafamı salladım benim uzmanlık alanım değildi bu. Ben ise yavaşça izlere yaklaştım
"Erkek. Yanlız ve büyük ayaklı" elimle küçük çamuru parçasını aldım ve kokladım. Kokusu Çimen ağaç ve yosun gibi kokuyordu
"Nehirin yakınından gelmiş" kurtadam olmak size beş duyunuzun daha iyi çalışmasını sağlar. Daha iyi koklar, duyar, görür, hisseder ve tadarsınız. Bunun yararlarını şu an görüyordum
"Acaba beni kaçırdıkları yer nehirin yakınlarında olabilir mi?"
"Hmm... Iyi bir soru büyük ihtimalle"
"Cesedi ne yapacağız?" Dedim.
"Yakalım" kafamı salladım telefonla Felixi aradım arya açınca ona kızdım
"Telefonlarınada mı cevap vermeye başladın bana Felixi ver!" Dedim sertçe söylenen bir kız sesi ardından Felix
"Night? Büyük annem nasıl?" Yutkundum ve Christopher'a baktım elimden telefonu aldı
"Iyi yani ölü biri için iyi. Onu vurmuşlar Felix seni kovalayan avcılar büyük ihtimalle. Hatta kesinlikle" aşağı kata indim konuşma duymak istemiyordum. Avcılar bizi nereden öğrenmişlerdi? Sürüyü toplamalıydım. Hemde derhal. Christopher bir kaç dakika sonra indi ben ise elimdeki sargıyı açıyordum. Kurumuş kana baktım şekil iz kalacaktı sonsuza kadar. Christopher sargıyı tekrar sardı daha sonra çenemden tutup hafifçe kaldırdı
"Üzgün müsün?" Düşündüm Felixe üzülüyordum bu yeni bir histi
"Evet" dedimyavaşça yüzünü yaklaştırdı. Sertçe ama arzuyla öperken ona karşılık verdim. Ellerimi boynuna sardım oda ellerini çenemden belime indirdi. Dudaklarımız ayrıldığında derin nefesler aldım
"Avlanmam gerek"
"Dışarıda avcılar var" dedi tereddütle
"Ben gölgeyim" dedim dudaklarımı yalayarak
"Ee?"
"Karanlık benim dostum ve yaşam kaynağım" gülümsedi
"Saat 6 hava aydınlandı. Karanlık bizim dostumuz ama aydınlık değil kötü kurt" dedi ve devam etti
"Çiğ et yemekte rahatlatır" diyince şaşkınlıkla baktım
"Taze kan yok!?" Dedim sesim istemsizce yüksek çıkmıştı derin nefes aldı
"Seni eve bırakayım" diyince kabul ettim uykum gelmişti. Eve gelince arabadan indim odama çıkıp kendimi yatağa attım. Alarmın sesiyle kalktım esnedim sadece üç saat uyumuştum. Aşağıya inip kendime kahve yaptım televizyonu açarak üstüme yorganı örttüm. Kapı çalınaca göz devirerek açtım Christopher gelmişti elinde kocaman bir çanta vardı içeri girip çantayı tezgaha bıraktı. Kapıyı kapatıp onu izledim fermuarı açtı karşımda bir geyik duruyordu boğazı parçalanmıştı. Hala sıcaktı derin nefes aldım.
"Dene çiğ yemekde işe yarayacaktır" ona güveniyordum usta elleriyle bıçağı kavrayı geyiği kesti bana büyük et parçası verince ona minnetle baktım ve iğrenç olsada beni rahatlatacak ısırığı aldım. Ağzıma sıcak kan dolarken sanki cenneteymiş gibi hissettim. İşimiz bitince hayvanı arabasının bagajına koydu ve geri geldi birlikte televizyon izlerken sordum
"Geyiği nereden buldun?"
"Avlandım" dedi olduğu yerde huzursuzca kıpırdanırken. Kaşlarım istemsizce çatıldı. Ayağa kalkıp buzdolabına gittim iki bira alıp geldim. Tekini Christopher'a fırlatırken diğerini kendim açıp içtim
"Ben üst kata çıkıyorum." Dedim yapbozu devam ettirecektim
"Tamam" elini kaldırıp git işareti yapınca benim yaptığım amblemi gördüm içim bir hoş olurken çatı katına çıkıp devam ettim.
~Felix~
Artık yanlızdım. Ailemden kimse kalmamıştı. Night onu kurtarabilirdi! Ama o huysuzlanmış yolu uzatmıştı omzumdaki acıya aldırmadan ayağa kalktım arya beni engellemeye çalışınca onu ittim
"Sakin ol Felix !" Dedi kızaran gözleriyle. Ağlayacakmıydı?
"Onu kurtarabilirdi! Artık ailem yok! Hareket etmiyor olabilirdi ama yaşıyordu!" Kapıyı açıp yürümeye başladım öfkelenince gözüm dönüyordu. Omzumdaki acı geçmemişti ama umurumda değildi arkamdan Arya geliyordu. Evine geldiğimde yedek anahtarları açtım. Herzaman paspasın altına koyuyordu içeri girdiğimde gördüğüm manzara şok vericiydi. Night Gölgenin bacaklarına kafasını koymuş yatıyor Gölge ise onun saçlarını seviyordu yaptığım sesten dolayın Night uyarınca aniden kalktı ikisi bana şaşkınca bakarken Night'a doğru ilerleyip boynundan tutup zorla duvara yasladım onu boğarken aniden gelen acıyla inledim gölge beni yere yapıştırmış aynı anda nasıl olduğunu anlayamasamda umursamaz ve kızgın bir şekilde bakıyordu elini itip kendimi yerden kaldırdım Gölge Night'ın yanına gidip boynunda parmaklarını gezdirdi. Night'ın elinde sargı vardı. Ne olmuştu daha kötüsü Night nasıl boynuna onun dokunmasına izin veriyordu
"Inat etmeyip daha önce gitseydin yaşıyor olacaktı köpek!" Çok kızmıştı anlayabiliyordum Gölge araya girdi
"Nerden bilebilirdi ki!? Night sakin ol evin içindeyiz şimdi dönüşemezsin! Kolyene dokun." Son cümleyi sakince söylemişti Night'ın eli kolyesine giderken aniden rahatladığı her halinden belliydi
"Bak inan elimde olsa yapardım! Ama adam ortadayken gitseydimde bir şey yapamazdım. Adamın okları zehirli! Üzgünüm ama hayat zalim ve sadece kendini düşünmelisin." Ciddi miydi! Bu kadar mıydı yani ağzımdan çıkmaması gereken bir şey söyledim
"Night Black seni düelloya davet ediyorum yarın güneş batarken"
~Night~
"Reddediyorum!" Çünkü bir düelloda bir kan dökülür yani bir can alınırdı. Ben onun ölmesini istemiyordum histerik bir kahkaha attı
"Night savaşa hayır mı diyorsun gözlerim yaşardı" dişlerimi sıktım
"Beni tanıyormuş gibi konuşmayı kes!"
"Korkak" bu kelime benim en nefret ettiğim şeydi hassas noktamdı bir nevi
"Kabul ediyorum Felix Eagle!" İşte öfke yine gözlerimi bürümüştü. Elimle ağzımı kapattım sanki geri alabilirmiş gibi. Lanet olsun. Bilerek yapmıştı. İşaret parmağımı ona doğru salladım
"Ne yaptığının farkında değilsin!"
"Gayetde farkındayım!"
"Benim suçum değil" Christopher ve arya bizi dizi izler gibi izliyorlardı
"Erken gidebilirdin ama sen mesaj gelince oyalandın!"
"Kimse beni zorlayamayız evimden toz ol Eagle!" Dedim öfkeyle. Sinirle arkasına dönüp dışarı çıktı arya da peşinden gitti Christopher kapıyı kapattı azar sırası ondaydı
"Benim başımın senin dizlerinde ne işi vardı?" Diye sordum kontrolden çıkmak üzere olan tehlikeli sesimle. Bunu fark etmişti
"Uyuyakaldın başın düştü bende dizlerime aldım bu kadar senin başına meraklı değilim" elimle dur işareti yaptım.
"Ben yarın ne yapacağım Christopher?"
"Sen bir katilsin Night daha önce de sana bulaşan kurtları öldürmüşsün hemde zevkle. Veya sana imha etmen gereken kurtları getirdiğindede yaptın. Yarın yapacağın şeyde bu. O bir engel sana bir engel. Onu öldüreceksin. O senin dostun değil. Çünkü pek bilmesemde bu mevzuları bunun biraz önce ki hareketin dostça olduğunu sanmıyorum" haklıydı yarın ona acı bir ölüm sunacaktım
"Onu öldüreceğim" dedim sesim çok istekli kana susamış ve tehlikeli çıkmıştı
"İşte benim kurdum" dedi dudaklarıma eğilirken
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Özür dilerim birazcık kısa oldu bir sonraki bölüm salı günü gelir uzun yazmaya çalışacağım . Yazım hatalarım çok oluyor farkındayım. Otomatik düzeltme sağolsun tabletten yazınca bu kadar. Bu arada kapak için DerekHale55'e teşekkürler. Kendinize iyi bakın!

THE HOWLINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin