Babamla Ağabeyim geldi yemek yedik. Cuma günü alışverişe çıkalım diye tutturdu annem. Ayşenur cuma akşamı evine gitsin, dedi. Organizasyon yapıldı ve ben yattım.

Sabah erken kalktım. Şimdi sevgili kaynanam, görümcem, annem, Berzan ve ben alışverişe gidecektik. Hayatımın en kötü saatleri başlamak üzereydi. Umarım o bohça alışverişi denen abidiklik değildir bu. Yoksa ben Berzan ile iç çamaşırı falan seçersem kesin ölürüm. Ben erkek tezgahtardan kilot alamayan biriyim. Nerede kaldı müstakbel nişanlımla don, sütyen seçmek. Hem benim yeterince var yani gerek yok fuzuli masraf. Makyaj malzemesi de istemem. Takı olarak bir tek nişan yüzüğü yeter gerisi gereksiz. Aslında keşke biz Berzan ile baş başa çıksaydık alışverişe yeterdi.

Saat tam onda geldi. İlk gördüğüm günki gibi son derece şık ve pahalı bir takım elbise vardı üzerinde. Ama bu sanki özel dikimdi.

Bense geleneksel of gün sendromu. Üzerimde bir kot bir kazak makyaj rimelden ibaret. Ayağımda spor botlarım. Üzerimde yılpırık kabanım.

Berzan beni şöyle bir süzdü. Tek kaşı kalktı. Elimi tuttu;

— Perihan benim için her halinle güzelsin ama annem ve Bahar da geliyor. Ben zaten yüzükleri seçip işe geçeceğim. Yani sen bilirsin ama....

— Berzan sen dedin ya rahat giyin diye ben de rahat giyindim, dedim otuz iki diş sırıtarak. Sadece saçımı ellemekle yetindi ve kafasını sen bilirsin manasında salladı.

Bizim minibüsün bir büyük boyu ile gelmişlerdi. Baya baya vip minibüstü bu. Zehra Hanım ve Bahar hiç istiflerini bozmadılar yerlerinden kalkmadan kuru bir hoş geldiniz, dediler o kadar. Annem hiç oralı olmadı. Geçtik yerimize oturuyorduk ki Berzan elimi tuttu;

— Biz seninle benim arabama geçelim, dedi. Beni arabadan indirdi ne olduğunu anlamadım. O sırada bizim otoparka bir taksi girdi ve telaşe ile Ayşenur "Geç kalmadım dimi?" Diyerek indi. Hemen yanına koşup boynuna atladım;

— Kalmadın, kalmadın. Hooş geldin, dedim ve kimsenin duymayacağı bir sesle;
İyiki geldin baciko valla öyle bir gerildim ki keman yayına döndüm, diye ekledim.

Beni öperken fısıltıyla;

— Tahmin ettim o yüzden koşa koşa geldim. Bir de benim alışverişi de aradan çıkartalım dedim. Annen iki iki yorulmasın, dedi ve minibüse doğru geçti herkesi selamlayıp annemin yanına oturdu.

Gelinini gören annemin gülleri beşti resmen. Gururla başını dikleştirdi. Ben yanlarına oturmak istesemde Berzan elimden tutup izin vermedi. Onun arabasına geçtik oturduk;

— Güzelim vaktim az zaten. Hafta sonuda göremeyeceğim. Baş başa gidelim işte, dedi ve beni ön koltuğa oturttu.

Yol boyu elimi tuttu. Ara ara öpüyor ve her kırmızı ışıkta durduğumuzda gözümün içine bakıyordu. Öyle romantik öyle içtendi ki ön arabadan görmeyeceklerini bilsem öpecektim. Aklımı okumuş gibi;

— Peri Kızım bakma şöyle kaza yapacağız ya da ben arkada kaybolup seni kaçıracağım, dedi.

Resmen içim hop etmişti. Gittikçe bu adama bağlanıyordum. Gerçekten çok güzel seviyordu. Aptal Nermin diye geçirdim içimden böyle güzel seven bir adam kaçırılır mı hiç? Neyse iyi ki kaçırmış elinden, dedim sonrada. Ben böyle hülyalara dalmışken yolun uzadığını fark ettim. Üstelik öndeki minibüste yoktu. Arkadaki arabada yoktu. Gözüne baktım.

— Evde bir şey unutmuşumda geri dönmemiz gerekti, dedi.

Kafamı salladım. Yılların çenebazı, hazır cevap Perihan sadece kafa sallamıştı.

BU DEFA B'aşk'A (#Tamamlandı)Where stories live. Discover now