12

3.9K 360 339
                                    

Şu fic bitsin vALLa Apollo's Son'ı yazacağım

"Niall!" diye bağırdı Harry. Konuşması gerekiyordu. Bir şeyler danışması gerekiyordu. "Niall!"

İçi içine sığmıyordu. Nefes alsa bile yeterli olmuyordu.

Niall dışarıda sohbet ettiği birkaç kişiyle konuşmasını kesip Harry'ye döndü. Harry çok sinirli duruyordu.

En son Nick'in sürüsüne gittikleri zaman böyle sinirliydi. Acaba Nick buraya mı gelmişti?

Harry hızlıca Niall'a yaklaştı. "Konuşmamız lazım. Bana yardım etmen lazım!" sesi artık daha çağresiz çıkıyordu. "Lütfen."

Niall telaşla Harry'nin kollarını tuttu. "Ne oldu?!"

Harry dikkat çekmemeye çalışıyordu ama çoktan birkaç kişinin dikkatini çekmişti. Niall'ın kolunu tuttu. "Benimle gel."

Niall sessiz bir yere götürdü. Ağaca yaslandı ve derin nefesler almaya başladı. Sakinleşmeye çalışıyordu. Niall da git gide endişeleniyordu. "Harry, ne oluyor?"

Harry eliyle '1 dakika' işareti yaptı. Gözlerini kapattı ve sakinleşmeyi bekledi. Sakinleşecek şeyler düşündü. Çiçekler, Louis, kuşlar, Louis, nehirler, Louis, orman manzaraları, Louis.....

Harry gözlerini açtı. Seslice yutkundu. "Hailee seni gerçekten eşin, değil mi?" diye sordu.

Niall kafası karışmış bir şekilde Harry'ye baktı. "Ne alâkâ?"

"Sadece sorularıma cevap ver."

Niall bir süre Harry'yi izledi. "Hailee'yi ilk gördüğüm zaman değişik duygular hissettim. Herkesin gözünde yaralı bir Omegaydı ama benim gözümde daha başkaydı. Daha güzeldi."

Harry seslice nefes alırken yutkundu. "Devam et."

"Hailee'nin yanına daha sık gidip gelmeye başladım. Ona sebepsizce kendimi anlattım. Lahanalar hakkında bilgi verdim. Yemekler hakkında konuştuk-"

Harry sözünü kesti. "Konuşurken ne hissettin?"

"Güven. Ona sebepsizce güveniyordum. Daha tanıyalı birkaç gün olmuştu ama ona güveniyordum. Konuştukça rahatlıyordum. Konuşurken mavi gözlerini etrafımda hissetmek beni daha iyi hissettiriyordu." sustu ve devam etti. "Harry bunu nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Yaşamadan bilemezsin."

Harry yavaşça aşağı kaymaya başladı. Poposu çimenlerle buluştuğu zaman kendini tamamen bıraktı. Ellerini, saçlarının arasından geçirdi. "Ben koca bir aptalım."

Niall, Harry'nin yanına oturdu. "Harry neler olduğunu söyl-"

"Ben koca bir aptalım!" diye bağırdı Harry. Niall, Harry'nin ellerini çekti ve kendisine çevirdi. Alfa sesini kullanarak "Sana ne oldu dedim?!" dedi.

Normalde Harry asla etkilenmezdi ama şu an psikolojik olarak çökmüş durumdaydı. Louis yanından gittikten sonra 1 saat kadar düşünmüştü ve en sonunda çıldıracak kıvama gelmişti.

"Galiba... Onu buldum, Niall. Eşimi buldum."

-

"Evet. Sağ olun. İlaçlarınızı düzgün alırsanız bir şeyiniz kalmaz. Geçmiş olsun." Louis gülümseyerek Bay ve Bayan Beta'nın -adlarını bilmiyordu ve kokularından çıkarmıştı- gidişini izledi. Kendini Jesy'nin koltuğuna atarken fazla hızlı düşmesinden dolayı poposu acımıştı.

"Ah!" diye inledi. Eli otomatikman poposuna giderken acıyan yeri okşadı. Biraz daha yavaş olmalıydı.

Louis ayaklarını sehbahaya uzatacakken içeri Niall ve Harry girdi. Niall midesini tutuyordu ve yüzü yeşil rengine dönmeye başlamıştı. Hemen yerinde doğruldu.

One And Only // Larry StylinsonWhere stories live. Discover now