7

142 33 127
                                    

Harry, dakikalardır şoklar içinde karşısında duran Merlin'e bakıyordu. Öldüğü gün o bombadan kurtulması neredeyse imkânsızdı. Hala gözlerine inanamıyordu. Sanki Tanrı ettiği tüm duaları duymuş ve onu geri getirmiş gibiydi.

Elindeki silahı kenara atarak Merlin'e doğru yürüdü ve sıkıca sarıldı. Dolan gözlerini kırpıştırarak Merlin'in sırtını sıvazladı. İkisi yirmi sekiz yıla yakın beraber çalışıyorlardı. Onunla kardeşten öte gibiydiler. Bir dakikalık sarılmadan sonra birbirlerinden ayrılmışlardı. Harry sadece "Nasıl?" demekle yetindi.

Merlin bir gülümseme atmıştı. "Herşeyi anlatacağım ama ilk önce evimize dönelim."

Eggsy de Harry kadar oldukça şaşkındı. Ona sımsıkı sarıldıktan sonra üçü de arabaya bindi. Bu sefer direksiyon başına Merlin geçmişti. Dikiz aynadan arka koltuğa baktı. Eggsy'nin annesine selam verdikten sonra eve doğru yol aldılar.

Kingsman sarayının her zaman değişik bir havası vardı. Geceleri ışıklar ile parlayan büyük malikane, adeta bir beyaz saray havasındaydı. Saraya yaklaştıklarında araba durmuştu. Eggsy annesine döndü. "İstersen bu gece burada kal anne."

"Maalesef kalamam canım. Lisa'yı bakması için arkadaşıma bıraktım ve onu bu gece almam lazım."

Harry de ön koltuktan bir ciddiyetle konuştu. "Kurallar gereği bir Kingsman ajanının aile fertlerinin malikaneye girmesi yasaktır. Üzgünüm."

Eggsy bir anlığına sinirlenmişti. Evet haklıydı. O kadar saçma ve gereksiz kurallar vardı ki, bir ajanın birinden hoşlanması bile suçtu. Ama bu konuda onu uyarmamıştı.

Merlin arkaya dönerken "İstersen anneni eve bırak." dedi. Eggsy başını hafifçe salladı. Merlin ve Harry arabadan indiğinde ayakta durarak onun gitmesini beklemişlerdi. Eggsy öne oturdu, arabayı çalıştırdı. Saniyeler sonra araba uzaklaştı.

Harry ve Merlin birbirlerine anlamsızca bakarken Merlin sebepsizce gülmüştü. Elini Harry'nin omzuna attı. "Hadi içeri geçelim."

İkinci kattaki terasa geçtiklerinde, hizmetli iki fincan sütlü çay getirdi. Harry onunla yıllar sonra karşılıklı oturmayı özlemişti. Çayına biraz süt döken Harry, Merlin'e kısa bir bakış yolladı. "Anlatmak ister misin?"

Merlin gülümsemesinin ardından derin bir iç çekti. Nerden başlayacağını kendisi de bilmiyordu. "Harry, o günü detaylı hatırlıyor musun?"

"Evet. Unutmayı denedim fakat başaramadım Merlin. Sen yokken hiçbir şey kolay olmamıştı bizim için."

"O gün üzerine bastığım bomba aslında patlamadı. Bastığım yer, başka bir tuzağın düğmesiydi... O tuzak çok uzakta sayılmazdı. Ve o patlayınca siz.. siz beni öldüm sandınız."

"Nasıl yani hiç ölmedin mi? Ne demek bu?"

Merlin düşüncelice elindeki çaya bakıyordu. "Çok hasar almıştım Harry. Tahmin ettiğinden daha kötüydüm. Organlarım zedelendi ve sayısız ameliyata girdim." duraksadı, sanki istemiyormuşcasuna lafına devam etti. "Sana artık ne kadar yorulduğumu anlatamam. Bir hayatım olduğunu farkettim. Ben sadece... herneyse."

"Merlin bak. Sana bu sefer yakın dostum olduğun için samimiyet ile konuşacağım." fincanı cam sehpaya bıraktı. "Biliyorum. Bu örgüt için tüm hayatımızı adamak zorundayız. Bir yemin ettik. Biliyor musun? Bende çok yoruldum. Ama kendimi bir Galahad değil de, normal emekli bir adam olarak düşündüğüm zaman.. olduğum kişi gibi hissetmiyorum."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 28, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

kingsman | hartwinWhere stories live. Discover now