"Ah! Tabii, ııı şey, bir saniye hemen kalkıyorum. Tamam, dur." Telaşla ayaklanmaya çalıştı, ama sadece çalıştı çünkü heyecandan ayakları birbirine dolandı. Chanyeol'ün yardımı ile ayağa kalktı. Kalbi deli gibi atıyordu. Chanyeol bu görüntü karşısında gülmeden edemedi. Baekhyun al yanaklı, kaşları çatılmış kızgın bir tavşan gibi baktı Chanyeol'e. Cidden bu akşam onunla yatmak için mi gelmişti?

"Niye geldin?"

"Hoşbulduk Baekhyun-shi. Sorduğun için sağol, iyiyim sen nasılsın?" dedi dalga geçerek, kapıdaki poşetleri içeri aldı ve kapıyı kapattı. İki elindeki poşetleri kaldırarak "Ta-da!" diye bağırdı. "Akşam için abur cubur aldım! Film izlerken yeriz!" 32 diş sırıtıyordu.

Baekhyun gözlerini devirdi.  Geri çevirmek ayıp olurdu, bu yüzden ayrı yatmaya ikna edebileceğini düşünerek bir şey demedi. "Çikolata aldın mı bari?" dedi, yavaş yavaş kendini tutamadan güldü. Chanyeol bu manzara karşısında eriyeceğini düşündü.
"Evet! Ama hangisini sevdiğini bilmediğim için 4 tane aldım. Umarım bir tanesini seviyorsunudur."

"Çikolata, çikolatadır. Ayrım yapmam."

"Şanslıyım o zaman!" Poşetleri yere bıraktı ve kabanını çıkardı. Yeni aldığı kabanını giyinmişti, Baekhyun farketti ama bir şey demedi. Alttan alttan gülüyordu, ne kadar sevsede Chanyeol yüzünden gıcık oluyordu kabanlara.

"Hey! Bu kokuda ne?!" İkisi bir havayı kokladı. Baekhyun anlamış olmalı ki birden bağırarak mutfağa girdi. Chanyeol'de poşetler ile peşinden geldi. Baekhyun yanmış yemeğiyle ilgilenirken, Chanyeol poşetleri masaya bıraktı.

Baekhyun oflayıp pufladı. Chanyeol hemen arkasından kollarını beline sarıp sarıldı, başını omzuna koydu ne yaptığına baktı. Gerçi başını omzuna koyabilmesi için baya eğilmesi gerekti, orası ayrı konu. Baekhyun belinde hissettiği kollarla kaskatı kesildi. "Hhahah yemeği yaktın mı Baekhyun?!" Chanyeol kahkahalar atıyordu. "Yemek yapabildiğini bilmiyordum yada yapamadığını mı demeliyim?. Bu akşam aç kaldık!" Chanyeol durmaksızın gülüyordu.

Baekhyun ise hâlâ etkisiz elemandı. Kendine gelince duvarda asılı kepçeleri gördü, orta boyutlu olanı eline aldı ve sol omzunda ki Chanyeol'ün kafasına vurdu. "Ah! Ya Baekhyun!" Ellerini belinden çekip kafasına bastırdı. Canı gerçekten yanmıştı. "Ahh! Cidden! Ne yapıyorsun?!"

Baekhyun hızlı vurduğunu farketti, telaşlandı. Baş parmağının tırnağını yiyerek ne yapabileceğini düşündü. Etrafına bakındı. Buzdolabını görünce rahatlayarak iç çekti ve buzluktan buz küpünü aldı. Chanyeol'ün önünde durarak ellerini kafasından çekmeye çalıştı ama Chanyeol ellerini çekmiyordu. "Chanyeol, bakmama izin ver. Şişebilir buz koyalım." Chanyeol yavaşça ellerini çekti. Baekhyun parmak uçlarında kalkarak alnına düşen saçları kenara çekti, acıyan yere buzu koydu. Anında azıcık şişmişti. Buz şimdi alırdı onun şişini.

Chanyeol parmak uçlarında kalkan çocuğa baktı. Yarayı nazikçe, buzla beraber ovuyordu. Chanyeol kahve kokusunu tekrar içine çekti. Yine fazla yakınlardı. İkisininde aklına öpüştükleri an geldi. Baek kızardı, Chan ise gülerdi ama yapamadı. Chanyeol, Baekhyun'un kızacağını bildiği halde yaptı yapacağını. Al yanaklı çocuğun pembe dudaklarına öpücük bırakıp geri çekildi. Baekhyun'un gözleri kocaman açıldı. Chanyeol verdiği tepkiyi kontrol ederken sırıtıyordu. Baekhyun, eli Chanyeol'ün alnında kalakalmıştı. Birden sirkelenip kendine geldi. Sinirlenmişti, hem de çok. Dudaklarını birbirine bastırdı. Buzu acıyan yere vurup ayaklarını düzelterek geri çekildi. "Aptal! Bir daha böyle bir şey yaparsan vurmam, gebertirim!"

Chanyeol acıyla ellerini yarasına bastırdı, tezgahta ki buzu alıp yarasına koydu. "Seni her görmemde yaralanıyorum."

"İyi, bir daha görmezsin olur biter!"

Ya! Byun Baekhyun! [Texting]\ChanBaekWhere stories live. Discover now