Beni güzelleştiren sensin.

43.7K 3.5K 6.4K
                                    




TAEHYUNG

Kırık kanatlarına rağmen beni gökyüzüne çıkaran, bulutları hissettiren birine prangalarla bağlamışlardı sanki beni. Hayır. O yapmıştı her şeyi. En büyük günahım günah sayılabilecek en güzel şey; Jungkook. O kadar bağlanmıştım ki ona, yüzünü görmediğim birinin özlemini çekmekten artık yara içindeki dizlerim acımaz olmuştu. Kalbim sürekli onun ellerini tutmak için can atarken her şey daha zor olmuştu benim için. Bir kere öpmüştü beni. Bir kerecik dudaklarımız birbirine misafir olmuştu sadece. O günden sonra düşündüğüm tek şey oydu benim. Onun sıcacık dudakları beni sarmalayan dokunduğu yere baharlar getiren dudaklarına tapmak mümkün olsaydı keşke. Aramızdaki bağ öyle güzeldi ki, insanların birbirini vurduğu dünyada ben ona vurulmuştum. Bunun güzelliği yetiyordu bana.

Bize.

Artık ben değildim o karanlıktan korkan, dizleri yara içinde olan Taehyung değildim ben. Karanlık yollarda ellerim tutularak yürüyen, yaralı dizlerinden öpülen Taehyung'dum ben. Jungkook'un biricik Taehyung'uydum.

Saçlarımın birbirine karıştığı bir sabaha uyanırken suratımdaki gülümsemeyi silememiştim. Bugün cumartesiydi ve o beni çok güzel bir yere götüreceğini söylemişti. Telefonuma uzandım saçlarımı düzeltirken. Ses kaydı atmıştı heyecanla açtım. "Günaydın güzelim." Bu ses beni vuruyordu aynı yerden defalarca. Her sabah günün aynı saatinde işitmekten usanmayacaktım. "Günaydın..." dedim bir kaç saniye bekledim. "Sevgilim..." bir cesaretle yolladım işte o heyecan yetmişti bana. Sonra komodinimin üzerinde çiçeklerim kadar güzel duran fotoğrafını aldım. Heyecanla sarıldım ona. Yatakta tepinirken iyice çocuklaşmıştım ben. "Ah sevgilim! Sana sarılırken kopsun kollarım." demiştim fotoğrafına.

Beni boşluğa düşüren varlığından bile habersiz olduğum bedendi. "Hyung?" dedim cevap vermemişti. "Babacığım?" ellerimle dokundum yüzüne sonra o kokusu geldi burnuma. "Jungkook." dedim yavaşça üzerime çöreklenerek sarılmıştı bana. "ddaeng!" demişti gülümsedim. "Yanlış." Bebek gibi beni kollarına alırken dağılan saçlarımda geziniyordu parmakları. "Sevgilim olacaktı o." Utandığım için kapatmışım yüzümü. Ellerimin üzerinden öpmüştü sürekli. "Jungkook alışamadım hala ve senin şu an bana baktığını hissedebiliyorum yapma." demiştim onun kucağında bebek gibi yatarken hiç şikayetçi değildim o da değildi. Ben ses kaydını dinlerken, onun fotoğrafına sarılırken bile hep yanımdaydı. Sabahın bir körüydü ve o benim yanımdaydı. Kokusuyla mest ediyordu beni. Tam da bunun için buradaymış gibiydi.

"Taehyung." demişti yanaklarımda hissettim öpüşlerini. "Sevgilim." Saçlarımda gezinen parmakları yavaşça beni yatağa bırakırken alnını yaslamıştı alnıma. "Bu dünyayı benim için yaşanabilir hale getiren sensin." demişti burnumun ucundan öpmüştü beni. "Nasıl olur da sana bakmam güzelim?" O nefesini dudaklarıma yakın mesafede hissederken kapımız açılmıştı. "Kahvaltı hazır diyecektim"

Annem girmişti odaya kapıyı kapatmıştı yavaşça. "Nasıl gidiyor?" demişti güldüğünü duyabiliyordum. "Aşık gibi." demişti Jungkook yüzüm kızarırken tüm dişlerim ağzımdan fırlayacakmış gibi gülümsedim. "Bebeğim." demişti saçlarımdan öpmüştü beni. "Senin yüzün gülsün yeterki." daha çok utandırmıştı beni. "Gülecek onu güldürmek için buradayım." demişti Jungkook bakışlarını göremediğim adamın bakışlarını öyle bir hissediyordum ki üzerimde, görmeme gerek bile yoktu. O kuvvetli his delip geçiyordu kalbimi. "Hadi kahvaltıya bebeğim." demişti yataktan kalkacağım sırada Jungkook kolumdan tutmuştu beni. "Biz bugün onunla başka bir plan yapmıştık ama, müsaadeniz var mı?" demişti unutmuştum beni bir yere götüreceğini söylemişti. Öyle çok aklımı kaplamıştı ki, unutuvermiştim.

"Fazla geç kalmayın Jungkook babası yeni yeni kabulleniyor biliyorsun." demişti sonra geceliğimin içinden parmaklarını hissettim ses çıkaramamıştım. O tenimi okşarken sudan çıkmış balığa döndürdü beni. "Benim için çok özel bir yere götüreceğim onu çok azıcık gecikirsek idare edin lütfen." demişti onun parmakları tenimde gezinirken kapanmıştı gözlerim. Alışık değildim ben ne böyle parmaklara ne de o parmak uçlarındaki cennet dokunuşlarına. "Babası uyanmadan gidin hemencecik." demişti tekrar öpücük kondurmuştu saçlarıma. Kulağıma ulaşırken annemin dudakları o fısıltılarına düşürmüştü beni.

opia | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin