2.Kurtuluş Bileti

2.9K 101 40
                                    

Merhabalar!
Kazılı Mezar'a hoşgeldiniz.
ezraugurr hesabından da tiktoktaki içeriklerime ulaşabilirsiniz.

 ezraugurr hesabından da tiktoktaki içeriklerime ulaşabilirsiniz

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Güm güm.
Kalbini attırdığın kişi
Senin ölümün

2.BÖLÜM
"KURTULUŞ BİLETİ"

🎧

Ursine Vulpine, Wicked Game

Aleksandr Lyot adeta buz kesmişti. Soğuk teni olabilirmişcesine daha da soğumuş, sanki beti benzi atmıştı. Benimle evlenmekten bu kadar çok mu korkuyordu? Onun elinin üstündeki parmaklarımı utanarak çektim. Aleksandr'ın nişanı atan taraf olduğunun farkındayken ona hangi yüzle nişanlanalım demiştim ki? Ona bir daha bakmadan ayaklandım, buradan hemen gitmeliydim.

Aleksandr şoku atlatmış olmalıydı ki koluma tutundu. "Cevabımı duymadan nereye?" dedi kaşlarını çatarak. Cevap açık ve netti. Hayırdı. "Cevabını aldım ben, sen merak etme," dedim kolumu çekiştirerek ancak koala gibi yapışmıştı. Aleksandr tek kaşını kaldırdı ve keyifli bir ifadeyle konuştu. "Cevabım ne peki, Lisichka?" Bana Küçük Tilki demişti. "Cevabın hayır," dedim ve güçlükle elinden kurtuldum. "Hayır!" diye bağırdı ardımdan. Ona sinirle döndüm. "Anladık be, hayır! Öcü müyüm ne ben? Ne bu korku?"

Aleksandr, şuh bir kahkaha attı. İşin doğrusu onun değil kahkaha, gülümseyebileceğini bile düşünmemiştim. Ona ettiğim teklif bu kadar mı komikti? Utanmadan resmen benimle dalga geçiyordu. Suratıma gelen saçlarımı çekiştirip ona doğru sinirle ilerlemeye başladım. Ona tokat atmak için havalanan elimi gülüşleri arasında tuttu. "Hayır derken, cevabım hayır değil demek istemiştim. Sen ise kendimi bile açıklamama fırsat vermeden esip gürlemeye başladın." Yanaklarımın utançla kızardığını hissettim. Ne bu şiddet bu celaldi? "Öyleyse cevabın evet mi?" dedim çekinerek. Kafasını salladı. "Şimdi oturup sakince konuşabilir miyiz?" Ona bir kez daha bakmadan yerime ilerleyip oturdum. Yemeklerimiz de çoktan gelmişti. Çorbamdan bir kaşık aldım. Yemeğimde de çatalımı gezdirdim.

"Aleksandr hayatlarımızı birleştirmekten kastım, kısa bir süreliğineydi." Suratındaki silik gülümseme kayboldu. "Anlamadım?" dedi kaşlarını çatarak. "Seninle bir ömür evli kalmayı planlamıyorum. İstediğim tek şey, ailemin intikamını almak. Onlara bu kumpası kuranları cezalandırdığımda huzura erişeceğim ve yeni bir hayata başlayacağım." Aleksandr'ın keyifli ifadesi kaybolmuş suratı yine o soğuk çehreye dönüşmüştü.

"Bizim gibilerin düşmanı çok olur, Polina. Sana elbette yardım edebilirim ama ben bile annemin katilini bulamamışken seninkilerin katilinin ortaya çıkacağını sanmam." Ona beklentiyle baktım. "Öyleyse şüphelendiğimiz herkesten kurtulalım. Sen öyle yapmamış mıydın? Bratva'nın yarısını annen için öldürmedin mi?" Aleksandr suratıma doğru eğildi ve parmakları dudaklarımı kapadığında "Şhh," dedi. "Bu bir sır, Lina. Pavel belli ki sırlarımı kendiyle beraber mezara götürmemiş." Pavel'in Aleksandr ile olan konuşmalarını gizli gizli dinlerdim. Abimi hatırlamamla beraber yutkundum. "Sence onu kim öldürdü, Alek?" Ona Alek demem, Aleksandr'ın gözlerinde bir parıltıya neden oldu. "Pavel'in öldürüldüğünü düşünmüyorum, Lina." Ona heyecanla döndüm. "Ölmedi mi yani? Niye evine dönmüyor öyleyse?"

KAZILI MEZARWhere stories live. Discover now