Dengemi bulup öne eğildim ve çocuğa döndüm "özür dileriz bakabilir miyim?" Çocuk hafif dolu gözleriyle başını sallayıp teşekkürler anlamında göz kırpıştırdı. Saçının bir kaç telini koparmıştım ama almayı başarmıştım. Çocuk bana döndü "Lütfen bir daha yapmasın yoksa onu müdüre şikayet edicem." Fısıldadığında gülümseyip sorun olmadığını göstermeye çalıştım. "Bir daha olmaz." Yerime oturup Jaxsen'ın burnuna yapıştırıp başımı cama dayayıp akıp giden görüntüleri izledim.

Yurta geldiğimizde eteğimi aşağı doğru çekiştirerek kalktım ve Jaxsen'ın inmesini bekledim. Ona nispeten önden gittiğimde yanıma geldi. "Gerçekten hala kızgın mısın?" Her zamanki gülen yüzümü sinirli hale soktum ve ona döndüm. "Küçük çocuklara zorbalık yapmayı bırak bu işin sonu sana dayanıcak!" Elimi göğsüne koyup ittim. Sendeledi ve arkamı dönüp kaldığım kızlar bölümüne gittim odada 3 kişiydik. Akranlarımla kaldığımdan sorun çıkmıyordu ama onlar henüz gelmemişlerdi.

Çekmecemden normal bir kazak ve altıma boyfriend kot pantolon. Bu kombin 'hiç kimse umrumda değil ve sizde moda ikonu değilsiniz' görünüşümdü. Giyinişim iyi olmayabilirdi. Ama giyebileceğim pek fazla şeyim de yoktu. Giysilerimi katlarken Jenna'nın sesini duydum. "Tatlım çığlık atmanı istemiyorum ama seni evlat edinmek isteyen biri var!" Sevineceğimi mi sanıyordu gerçekten onu bırakıp gitmek istemiyordum. Ama o benim için seviniyordu burdan yaşım gelmeden çıkabileceğim için seviniyordu. Buna sevinmem lazımdı sanırım. Dişlerimi göstermeden gülümsedim ve sevinçle bana bakan onu üzmemek için yerimde zıpladım. her zaman sevindiğim gibi sevinmeye çalıştım.

Koluma girip beni çekiştirirken söyleniyordu. "Bunu bilmeni isterim ki gerçekten güzel bir babalık yapacağından eminim canım" adımlarımı ona uydurup hızla hareket ettim ve müdürün odasına geldik. Müdürün önünde oturan adam hiçte yaşlı görünmüyordu. Belki o değildi? Jenna dışarı çıktığında oraya dönüp gitme demek istedim ama kapıya bakınmakla yetindim. Ayak tabanlarımla döndüğümde bakışlarım korkakça müdürü buldu. Hayır korkunç biri değildi ama öyle sevecen biri de değildi. "Ah kızım geç otur" eliyle sağ geniş sandalyeye oturunca karşımdaki adama baktım gözleri tamamen benim üzerimdeydi. Yutkunup daha fazla ona bakmamaya çalıştım. Açıkçası korkmuştum. "Bu Bay Bieber seni evlat edinmek istiyor." Eh bunu anlamam için söylemene gerek yoktu mankafa. Başımı gülerek salladım. "Şey Bay Bieber karınız nerede efendim?" Bay Bieber'a döndüğümde eliyle çenesini kaşıdı gerildiğini hissedebiliyordum. "Onu bir kazada kaybettim." Müdür bana uyarıcı bakışlarını atarken yüzümü öne düşürdüm "Ah, ben b-birden sorduğum için özür dilerim." İlk defa dişlerini göstererek gülümsedi. Ve tüm güzelliğini gözler önüne sundu. "Dert etme." Hafif çıkmış sakalı dokunma isteği barındırıyordu. Saçlarının yumuşaklığı ve parmaklığı benimle oyna diye kıvranıyordu. Dudakları öylece serbest bir biçimde duruyordu. Gözlerine geldiğimdeyse benimkiyle buluşunca koyu bir hal aldı. Bir anda hem etkilenmek hemde korkmak ne kadar uyumluydu bilmiyorum. "Peki Bay Bieber bir soru sorabilir miyim?" Başını sallayarak bacağıyla ritim tuttu. Bacağına kısa bir bakış atıp ona döndüm. Gerçekten iyi giyinimliydi saçları taranmış ve sade ama çekici bir görüntüsü vardı.

"Ben 16 yaşımdayım ve benden çok küçükler var ve herkes küçükleri tercih eder neden ben?" Ellerini birleştirip bana kaçamak bir bakış attı. "Ağlayıp zırlayan bir çocuk istemiyorum eski eşim de senin gibi birini isterdi notun okulun ilk üç sıralamasında ve hayır yapmak istedim." Kalın dudaklarımı birbirine bastırarak başımı salladım ve giyinişim aklıma geldi. Tanrım neden bu kadar kötü giyinmiştim ki. Ah, benim o kuralım sadece öğrenciler için geçerliydi ama karşımdaki bay milyon dolar pantolona değil. "İşlemler zaten 1 ay önce başlamıştı." Ağzım açık ona bakarken bunun yeni olmadığını anlamam uzun sürmemişti.

Unexpected|BieberWhere stories live. Discover now