10

3.6K 108 53
                                    

Aslında daha çok yorum beni mutlu ederdi:)

Elimdeki bardaktan bir yudum alıp etrafa bakınmayı sürdürdüm. Calum'ın partisi kesinlikle bir fiyaskoydu. Pekala, herkes epey eğleniyordu ve mekan da oldukça pahalı gözüküyordu ama tamamen bir yalan üzerine kurulu oluşu ve tüm bu etrafıma gelip Ashton ile ilişkimi tebrik eden insanlar benim için her şeyi fiyaskoya çeviriyordu. Aslında kimse buraya bizi kutlamak için gelmemişti ama dans etmeyip, Calum'ın Ashton ve benim için özel hazırlattığı masada oturmam bazı insanların dikkatini çekiyor; beni yerimden kaldırtmaya teşvik ediyordu. Kalkmıyordum. Tek yaptığım yanımdaki boş sandalyeye bakmaktı.

Calum'a Ashton ile sevgili olduğumuzu söyledikten sonra sürekli Ashton'dan kaçmış, asla bana bunu neden yaptın diye sormasına olanak sağlamamıştım. Tüm söylediklerime ve partiye karşı duruşunu tahmin edebiliyordum. Gelme ihtimali oldukça düşüktü. İçimden bir ses gelecek diyordu. O öyle dediğinde gelmesin istiyordum çünkü gelirse ister istemez ona bir açıklama yapacaktım ve ben ne diyeceğimi hala bilmiyordum. Ama gelmeyecek diyen tarafım sesini yükselttiğinde ise gelsin istiyordum. Bu tutarsızlığın içinde kendime kızıyor, arsızlığıma hayret ediyordum.

Calum görüş alanımı kapattığında kapı ve gözlerimin ilişkisi bitmişti. Calum'ın uzun vücudunun yanında koluna yapışık bir kız gördüğümde şaşırdım. Üzerinde sutyen ve bikini karışımı bir şey vardı. Altındaki dar pantolonla ve dudağındaki koyu renk rujla oldukça davetkar görünüyordu. Bir de oldukça sarhoş.

"Neden eğlenmiyor gibisin," dedi Calum. "Yoksa seni utandırdık mı?" Yüzündeki yaramaz gülümseme bozmak istediğim türden bir ifade olsa da olanların hepsi benim suçumdu. "Hayır, utanmadım." Kollarımı masanın her tarafına yayıp kafamı üzerlerine yasladım.

"Ah," dedi Calum. "Anladım. Ashton hala gelmedi diye mutsuzsun. Üzülme, birazdan burada olacaktır." Omuz silkip bardağımdan bir yudum daha aldım. Calum'ın yanındaki kız ona iyice sokulup çocuksu bir ifadeyle bir şeyler mırıldanırken Calum ona doğru eğildi ve elini beline koydu. Aralarında kirli bir muhabbet geçtiğini Calum'ın eli git gide aşağı inerken anlamıştım.

Tanrım, karşımdaki gerçekten Calum olamazdı, değil mi?

Kusmak üzereydim.

"Dostum, oynaşmanıza başka bir yerde devam edemez misiniz? Kız arkadaşımın yanına geçeceğim." Bu cümle kurulurken başka tarafa baksam da sesin sahibini tanımam için gözlerime ihtiyacım yoktu. Cümlenin yarısında kafamı çevirip o tarafa baktığımda göz göze gelmiştik ve Ashton, kız arkadaşım kelimesini üzerine basa basa söylemişti. Yüzündeki imalı ifade yüzünden hem utanmış hem de korkmuştum. Dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı yan tarafa çevirsem de Ashton sandalyesini çekip yanıma oturduğunda kaçışım olmadığını fark ettim.

Sarı-kahverengi karışık saçlarını açık bırakmıştı. Bu sayede ne kadar uzadığını daha iyi fark edebiliyordum. Yüzünde belli belirsiz çıkan sakalları onu benim için daha karşı konulmaz bir hale getiriyordu. Gerçi, vücudundaki her şey benim için karşı konulmazdı. Ashton ise bunun fazlasıyla farkındaydı ve son damlasına kadar kullanmakta hiç çekinmiyordu.

Beni konuşturmak istediği için, sahip olduğu her şey iyi silahlardı.

Elini çenesine dayadı ve kafasını hafifçe arkaya attı. O gözlerimin içine bakarken dudaklarına mı yoksa gözlerine mi baksam büyük bir ikilemde kalmıştım.

"Merhaba Rosalie," dedi pişkin pişkin. Beni yakamdan tutup neden sevgili olduğumuz yalanını söyledin diyeceğini bekleyen tarafım bir parça rahatlamasına rağmen, şu an yaptığı sinsiliği fark eden tarafım panikliyordu.

Start From The End >> a.iHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin