2 ' Nazik bir uyarı

Start from the beginning
                                    

"Gitmiyor muyuz Efe Beycim?" Kafa sallayarak kolumu onun omzuna yerleştirdim. "Ne düşünüyorsun?"

Düşünür bir şekilde sesler dudaklarından firar ederken ellerini birbirine bağladı. Dava hakkında tahminlerim elbet vardı ancak onun tahminleri ile uyuşması fırsatını vermek istiyordum.

" İntihar ettiği açık, henüz bir sebep bulamasam da erkek meselesi olduğunu düşünüyorum. Kız güzel ama belli ki reddedilmiş, kollarında ve bacaklarında jilet izleri gördüm bu psikolojik sorunları olduğunu düşünmeme neden oldu. "

" Yani tüm hepsi üst üste geldi ve çözüm yolu olarak bunu düşündü diyebilirsin. Boynunda ve başka bölgelerinde darp izine rastlanmamış ama yine de otopsi sonuçlarını bekleyelim. "

Park halinde duran arabaya yavaşça ilerlerken son defa olay yerine geriden baktım. Ceset incelenmek için adli tıpa dönderildikden sonra tekrar buraya gelecektik.

"Efe... Bana ne ısmarlıyorsun kardeşim?"

Kollarımı arabanın üzerinde birleştirerek kaşlarımı havaya kaldırırdım. "Neden ben ısmarlıyor muşum?" Anlamamış bir biçimde, bakışlarımı çevrede gezdirmiş ve uysal bir tutumla arabanın kilitli kapısını açmıştım.

"Çünkü kanka bilirsin ay sonu geldi..." Ceplerininin boş olduğunu kanıtlamak için cep kısımlarını dışarı çıkartıp açılan arabaya bindi. "Bu yüzden senin en yakın biricik arkadaşına yemek ısmarlaman gerekiyor ayrıca yeni bir sebep arıyorsan sen benim üstümsün yemek ısmarlamak zorundasın.. Bu fakir halimle kalkıp ben mi ısmarlıyayım! Bulaşık yıkamak istiyorsan gel giden hadi, benim için hava hoş.."

Öğle yemeği saatindeydik, bir çok arkadaşımız şimdiden karnını doyurmak için bir yerlere üşüşürken ben başımda ki belayı aşmaya çalışıyordum.

"Hadi be Efe! Gelecekte ki kocana niye böyle davranıyorsun!"

Gözlerimi irileştirip dudaklarımı sinirle sola kaldırdım, sağ elim hızla havaya kalkarken Ekin bedenini cenin pozisyonuna getirip ayaklarını benim öldüğüm tarafa uzatmıştı. "Hadi anam hadi! Açıktım ben gidek bir şeyler yiyelim.."

......

Mesai saatimin bitmesinin üzerinden iki saat geçmesine rağmen hala bir olay yüzünden sıcak duş alıp dinlenemiyordum. Sinir kat sayım her geçen dakika daha çok yükselirken sabah geldiğim malikaneye arabanın içinden bakış attım.

"Onun burada olduğuna emin misin? Burada değilse seni gebertirim Ekin!"

Mırıldanarak telefondan küfür sesini dinlerken arabadan çıktım. Telefonu kapatırken adımlarım evin dış kapısı ile buluşmuştu, etraftan gelen demir sesleri dikkatimi dağıtıyordu. Hızla silahımı kavrarken mührü sökülüp yarı açık kalan kapıdan içeri girmiştim.

Biraz daha ilerlediğimde kimsenin burada olmadığını görmüş, bakışlarım yerde ayağımın yanında durmaya özen gösteren bir şeyle buluşmuştu.

Bunlar mermiydi.

Karanlık evin tek aydınlatıcısı dışarıdan gelen sokak lambalarının ışıltısıydı. Alt kattan evi doldurmaya başlayan kulak sağırtıcı sesler ile birlikte yere doğru eğilip mermiyi elime almıştım.

Derin bir nefes alıp merminin geldiği yolu meraklı bir biçimde takip ederken, bu yıl beni daha önce evin bu kısmını görmediğim,  kulak tırmalayan sesin merkezine doğru götürmeye başlamıştı. Elimdeki silahı daha sıkı kavrarken dört adımımda bir etrafımı ve özellikle arkamı kolaçan ediyordum.

Saat on bire yaklaşıyordu ve ben garip bir aksiyon filminde gizemli cinayet mahali olan evde önüme yuvarlanmış mermiyi takip ediyordum.

Birden koridordaki ortan değişmiş karanlık yerini loş bir ortama bırakmıştı. Biraz daha ilerlediğimde kapısı demirden yapılmış odadan saçılan ışıkla sırtımı duvara yasladım. İçeride biri olmalıydı, sürünerek odanın kapısına geldim.

Zamanı Durdur [Düzenleniyor]Where stories live. Discover now