8 : Kutsal Ağaç

246 14 0
                                    

Eleniel ve Lucien duydukları ses karşısında hemen uzaklaştılar ve sesin sahibine döndüler. Herion'un sinirli yüzü karşısında ikisi de ne yapacağını bilemez hâlde öylece kalakaldılar. Herion kahvaltı masasında sadece Eleniel ve Lucien'in eksik olmasından işkillenip üst kata çıkıp bakmaya karar vermişti. Tam da tahmin ettiği gibi beraberlerdi fakat bu vaziyette bulacağını hiç tahmin etmemişti. Lucien'in Eleniel'e olan yakınlığı karşısında bütün vücudunu daha önce hiç tatmadığı bir duygu kaplamıştı. Bu duygunun ne olduğunu hemen kavradı, Eleniel'i fena hâlde kıskanmıştı. Onun daha önce erkeklerle böyle yakınlaştığını görmemişti, bu yüzden kıskançlık duygusunu da tatmamıştı. Yüzünün aldığı hâl de bunu kanıtlar nitelikteydi, ama duygularını saklayacak gücü de bulamamıştı kendisinde.

Eleniel, Herion'un seslenmesiyle anında Lucien'le ne hâlde olduklarının farkına vararak kendine geldi. Düşman ırktan olan biriyle bu şekilde yakınlaşması akıl alır gibi değildi. Neler yapıyor, neler düşünüyordu böyle? Hislerinin de bir yanılmadan ibaret olduğuna kendisini ikna edip Herion'a döndü.

"Herion?"

"Eleniel, kralımız kahvaltı masasında sizi bekliyor, merak ettiği için seni çağırmaya geldim!"

"Hemen geliyorum Herion!" diye söyleyip alt kata giden merdivenleri hızla indi. Babasını böyle beklettiği için utançla yemek salonuna doğru yol aldı. Üstelik Lucien de gitmemişti, ikisini birlikte sanacaklardı. İşte bu gerçekten korkunçtu.

Herion ile Lucien yalnız kalmışlardı. Herion'un keskin bakışları Lucien'in üzerinden ayrılmıyordu bir türlü, bundan rahatsız olup hemen konuşmaya başladı.

"Ne söyleyeceksen söyle, zihin okuma yeteneğim yok maalesef!"

Herion'un ağzından alaycı, histerik bir gülüş çıktı fakat anında sinirli hâline geri döndü.

"Söyleyeceğim şey gayet net. Eleniel'den uzak dur!"

Alayla gülme sırası şimdi Lucien'deydi. Karşısındaki orman elfi ona apaçık emir veriyordu.

"Hangi sıfatla bunu benden istiyorsun? Onun nesi oluyorsun!"

"Bak... Şöyle anlatayım. Sanırım daha önce hiç kıymet verdiğin bir arkadaşın olmadı. Bunu anlayabiliyorum. Sevdiğini koruma duygusunun sende bulunduğunu da pek sanmıyorum. Eleniel benim en kıymetlim! Anlıyor musun? Onu üzecek, ona zarar verecek biri olursa, başına gelebilecek en iyi şey bu diyarlardan göçmek olur! Ona göre hareketlerine dikkat etsen iyi olur gri elf!"

Lucien duydukları karşısında söyleyecek söz bulamadı. Söylediklerinde sonuna kadar haklıydı. Kıymet verdiği biri hiç olmamıştı hayatında, aslında biri vardı fakat o da onu terketmişti. Bu yüzden sevgiden mahrum bir şekilde büyümüştü. Birini sevmek, ona kendi canından bile çok değer vermek nasıldı bilmiyordu! Herion bu duygulara sahipti, o yüzden ona sonuna kadar hak verdi. Eleniel'e çok değer veriyordu, bunu gözlerinden anlayabiliyordu. Bu yüzden belki de ondan uzak durması herkes için en iyisiydi, özellikle Eleniel için.

Herion son sözünü de söyleyip sinirle merdivenlerden aşağı indi. Lucien'i açıkça tehdit etmişti, eğer kral Erumeldir bunu duyarsa ne olurdu tahmin edemiyordu fakat pek de umrunda değildi. Eleniel'den başka hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu. Onun üzülmemesi için gerekirse kendini feda ederdi.

*

Lucien bir süre daha koridorun başında durup sonunda aşağı inmeye karar verdi. Eleniel'den uzak durma fikri onu her ne kadar rahatsız etse de elinden geleni yapmaya bakacaktı. Onun üzülmesi isteyeceği son şey olurdu. Şu an odaklanması gereken bir görev vardı. Onu layıkıyla yerine getirip bir an önce kendi diyarına dönmeliydi. Kendini buraya, buradakilere fazla kaptırmamalıydı. Yoksa her şey, üstesinden gelemeyecek kadar zor bir hâle bürünecekti.

ELENIEL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin