Meriç oturduğu yerden kalkmaya tenezzül etmeden sakince ve oldukça soğuk bir tonda "Kızı duydun."dediğinde etraftakiler iştahla bana bakmayı sürdürdü. Kavga istiyorlardı herhalde.

"Sen eğlendiremiyorsan biz eğlendiririz."dedi çocuk bana aldırmadan direkt Meriç'e cevap vererek.

Kulaklarıma inanamıyordum! İma edilen şeyin vücudumda yarattığı öfkeyi kontrol edemeyecek kadar gözümün döndüğünün farkındaydım.

"Benim hakkımda söz sahibi olan benim ucube beyinli. O ya da bir masa dolusu zavallı değil! "diye bağırdığımda itiraf ediyorum kendimi gençlik filmlerindeki o sert ergen kızlardan biri gibi sanmıştım.

Bu tamlama Neşe'nin elinden düşürmediği bir romandan bize kalan komik bir çeviriydi. Bazen birbirimizi kızdırdığımızda bunu söylerdik ama ilk defa bu kadar doğru yerde kullandığımı düşünüyordum. Ucube olduğundan emindim.

Kolumu o aptalın elinden kurtarmaya çalışırken çocuk parmaklarını iyice sıkarak "Sert kız daha zevkli olur."dedi bana aldırmadan.

Ağzından bir salya akıtmadığı kalmıştı. Kuduz köpeklere benziyordu. Dikkat etmezse bir gün yolda yürürken uyuşturucu bir iğnenin hedefi olabilirdi. Meriç sadece "Bırak kızı."demişti. Buradan tek başıma kurtulacaktım. Bu işi başıma kendim ördüysem kendim sökecektim. Meriç'e güvenip buraya gelmek hataydı. Nasıl güvenmiştim gerçekten? Onu tanımıyordum ve güvenilir bir profil çizmediği de ortadaydı.

Elimi sıkıca yumruk yaptım. Tırnaklarım etime batarken dişlerimi sıktım ve yumruğumu yüzüne doğru savurdum. Çocuğun başı yana doğru yatarken burnu kanamaya başladı.

Etraftaki sesler iştahla ve keyifle kabardı. Bu sefer sadece beni destekliyorlardı. Tamam, bir grup pislikten tezahürat almak o kadar da gurur okşayıcı değildi ama biraz cesarete ihtiyacım vardı.

Kolumu kurtardığımda Meriç'e bakmadan çantamı koltuğun üzerinden aldım. Maalesef bu ucube beyinlinin bu kadar çabuk ayağa kalkacağını ve kolumu tekrar tutacağını hesaba katmamıştım. Acı içinde inlerken karşımdaki canımı yakan çocuğun yüzüne yediği ikinci yumrukla kolumdaki acı gitti.

Tamamen değil ama en azından artık kolumu sıkan parmaklar yoktu. Etraftaki gürültü ve kahkahalar artarken aynı zamanda kavga da istiyorlardı. Artık kaşının yerinde piercing yerine bolca kan olan çocuk kafasını yerden kaldırmadan Meriç ona doğru eğilip yakasından tuttu. "İstemediğini belli etti, değil mi?"dedikten sonra sesini yükselterek "Benimle!"diye bağırdı.

Yüzü kan içinde olan çocuğu sertçe yere bıraktıktan sonra doğruldu. Kulağa tuhaf gelebilir ama çok zarifti. Az önce birini yumruklamamış biri gibi. Hiçbir şey olmamış gibi elini nazikçe belime koyup o kusursuz sesiyle sakin bir tonda "Gidelim."dedi.

Tekrar sokağa ve temiz havaya çıktığımızda elini çekti. Elini çekince biraz daha rahatlayan göğüs kafesime temiz havayı doldurdum. Yaklaşık yarım saattir temiz hava alamıyordum.

Hala sıkılı olan yumruğumu kaldırıp elimin üstüne baktım.

"Acıyor mu?"

O sorana kadar acıyı fark etmemiştim bile. Parmaklarımı çözdükten sonra elimi indirdim ve hiçbir şey yokmuş gibi ona baktım.

"Biraz geç olsa da müdahale ettiğin için teşekkür ederim."

"Benimle takılmak isteyen sendin. Bunlara alışmalısın."dedi soğukça. Evet yine o soğuk konuşmamıza geri dönmüştük anlaşılan.

"Burada mı takılıyorsunuz sadece? Suzan da mı?"

"Onlar peşime takılmadı. Sen takıldın."

"Elin..."dediğimde kanayan eli dikkatimi çekmişti. Elinin üstünü çevirip baktıktan sonra "Önemsiz bir şey."dedi. Çocuğun piercingi yüzünden eli kanamıştı.

Kötü Çocuk I & IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin