6. bölüm

511 38 1
                                    

Medya; Park Jimin fmv
Şarkı; Hey violet - Guys my age

Video'da jeon jungkook'da var. Sonlarda haberiniz olsun. Artık biraz da böyle videolar atıcam. Çünkü böyle şeyler hoşuma gidiyor....😊😃😍🤗🤩



Ben kitabı incelemeye devam ederken o kapıya bakıyordu. Evet hala gitmemişti, kapıya isteksizce bakıyordu. O zamandan beri hiç birbirimize bakmadık, yani burnumuz değdiğinden beri. Allahım düşüncesi bile utanç verici. Ben kıtabı inceleyip durdum ama lanet ile ilgili bir şey bulamamıştım. Onu nasıl geri alıcağımız hakkında ama yoktu işte. Ben tam ona dönücekken, sesler duymamızla katkatı kesildik. Ses yine oturma odasından geliyordu. Ama çok tuhaf kokuyordu, hemde fazlasıyla tuhaf.

" Kül kokuyor " dedim istemsizce. Oda " ne? " dedi. Anlamaması normaldi. " Yani yanan bir şey mi var? " dedi. Ben ise hayır anlamında kafa salladım. " İçerde olan insan yani kendisi kül kokuyor " dedim. Yine bir şey anlamamıştı. Nasıl anlatmam gerekiyordu.

" Hani insanların kendine haz kokusu var derler ya. Onunda kendine has kokusu var. Ama onun kokusu çok tuhaf. Bildiğimiz kül kokuyor yani yanmışta dirilmiş gibi, anla işte yaa. " dedim. Sonunda kafasına dank edince kapının kilidini açtı. Kapıdan çıkmadan önce de " sakın burdan ayrılma " dedi. Kapıyı kapatıp gitti. Nasıl anladı ne anladı bilmiyorum ama korkuyordum. O kapıyı kapattıktan sonra biraz sessizlik oldu. Ben endişelendim " Jimin? " dedim. Ama ses yoktu, derken bir sesler duymaya başladım. Sanki bu çatışma sesleri gibiydi. O zaman büyük ihtimal Jimin savaşıyordu. Ben ayağa kalkıp kapıya yöneldim ama Jimin dışarı çıkma demişti. O zaman ne yapıcaktım. Ne yapmam gerektiğini düşünmeye çalışırken birden sesler kesildi. Büyük ihtimal çatışma bitmişti. Bende kapıyı açıp oturma odasına yöneldim. Oraya vardığımda Jimin'i yerde buldum. Hiç tereddütsüz onun yanına gittim. Ayağında bir şey saplıydı.

" Sana odadan çıkma demiştim " dedi. Ama demesine kalmadan arkamda yine kül kokusu belirdi. Şuan o adam tam arkamdaydı. Arkamı döndüğümde kırmızı gözler karşıladı beni. Ama sonra hızla yok oldu. Ne olduğunu anlamamıştım ama gittiği iyi olmuştu. Hemen Jimin'e dönüp ayağına dokundum. Acıyarak inlemişti. Ne yapmam gerekiyordu. " Bu da ne? " diyebildim sadece. Karanlıkta bir şey görmüyordum. Oda bana bakarak " gümüş hançer " demişti. Gümüş hançerin ne olduğunu biliyordum. Vampirleri hareketsizleştirmek ya da uykuya yatırmak için vardır. Genellikle hançer onları öldürmez sadece uykuya dalarlar. Öldürmek içinde hançerle birlikte yakmak gerekir. Yakmadığın sürece vampir ölmez sadece derin uykuda olur. Hançeri çektiğinde ise vampir hayata geri döner. Ama dediklerine göre bu hançerleri insanlar çıkaramıyormuş. Ama ben yinede denemek istemiştim. Çünkü Jimin'in canı çok yanıyordu ve ben onu böyle görmeye katlanamıyordum. Hemen hançeri tutup çekmeye başladım. İşin ilginç tarafı hançer yavaşça çıkmaya başlamıştı. Ben ile birlikte Jimin de şaşırdı ama sonunda hançeri çıkardık. Yavaş yavaş ayağa kalkmayı başarmıştı Jimin. Ama yorgun düşmüştü.

Ben itiraz etsemde yine de dinlemeyen Jimin eve gitmişti. Ben heryeri kapatıp odama kitlendim. Ve sabah olmasını bekledim. Sabah olduğunda ise okula gitmek için hazırlandım. Bizim için hergün okul vardı. Evet doğru duydunuz cumartesi ve pazar olmak üzere hergün okul vardı. Bizim okulda böyleydi işte. Benim amacım üniversiteyi bitirip bir işe girmek. Sonra bolca para kazanmak. Annem şimdi hayatta olsaydı beni evlendirmek isterdi. Akıl sağlığı yerinde olduğu zamanlar hep böyle söylerdi. Babamda sürekli ona katılırdı. Ben düşünceler dalmışken saati görmemle hemen evden fırladım.

Okula geldiğimde o tanıdığım koku geldi burnuma hemen. O güzel gül kokusu. Ama bildiğimiz gül değildi bu. Ölü gül kokusuydu ve bildiğimiz gülü daha güzel yapıyordu. Ve tahmin ettiğim gibi orda dikiliyordu. Jimin orda dikilmiş beni bekliyordu. Yanına gittiğimde " neden bu kadar geciktin " dedi. Bende omuz silktim.

Birlikte okula girdik ve nedense herkes bize bakıyordu. Evet tabikide bize bakacaklar ama benim anlamadığım neden Jimin bu aralar sürekli benim yanında dolaşıyordu. Ama böylesi daha iyidi. Onu nedense sürekli görmek istiyordum. Sınıfa girip dersler işlendi. Öğle saatinde Yuuri beni çağırsada yanına gitmedim. Kütüphaneye gidip biraz daha araştırma yapıcaktım.

Kütüphaneye girdiğimde kimse yoktu. Bu benim için çok iyiydi. Etrafı gezmeye başladım. Tam devam edicekken garip bir enerji hissettim. O enerji beni çağırıyor gibiydi. Ona daha çok yaklaştığımda onu gördüm. Siyah dumanlar yayıyor ve beni çekiyordu. Onu tuttum ve elime aldım. Onu açtım ve baktım. Hepsi ani oldu ama içinde özel bir şey yazıyordu. Bir savaşı anlatıyordu. Ne olduğunu anlamamıştım. Sonra limon kokusu geldi burnuma. Bu demekki Taehyung gelmişti. Arkamı döndüğümde onu gördüm. Bana şaşkınca bakıyordu. Bende sakince ona baktım, sonra ona kitabı uzattım.

" Sen bu kitabı biliyor musun? " dedim. Oda hayır anlamında kafa salladı. " Böyle bir kitap bu kütüphanede varmıymış " dedi. Bende kafa salladım. Sonra bana baktı. " Ben geldiğimde şaşırmadın. Neden? " dedi. Bende kitapı kapattım ve ona cevap verdim.

" kokunu aldım. Limon kokuyorsun. Ama normal limon değil. Kurumuş limon kokuyorsun ve seni değişik kalıyor " dedim. Söylediklerime ilk önce şaşırmış olsa da sonra güldü. Sanırım bu onu mutlu etmişti. Sonra bana " seni almaya geldim. Kafetaryada herkes seni bekliyor " dedi. Bende kafa salladım.

İlk önce sınıfa gittik ve kitabı çantama koydum. Sonra kafetaryaya gidip onların yanına oturdum. Etrafa baktığımda Yuuri'yi görememiştim. Sonra Yoongi hemen konuya girdi. " Yuuri gelmeden konuya gireyim. Yeni bir vampirimiz var, bu aralar bazı evlere girip bir şeyler arıyormuş " dedi. Sanırım onların vampir avcısı olduklarını bildiğimi biliyorlardı. Oysa böyle rahat konuşamazlardı. Sonra Yoongi bana döndü ve konuştu.

" sanırım en son senin evinde görüldü. Jimin sana yardım etmeye çalışmış ama kaçırmış " dedi. Ben ilk şaşırdım ve Jimin'e döndüm. Oda bana kafa salladı, bu demekki bu yalana devam etmeliyim. Bende kafa sallamakla yetindim. Sonra bir yerde anlaşıp pusu kurmaya karar vermişlerdi. Tabi ben ve Jin oppa bu işin dışındaydık. Konuşmamız bitmişti. Şimdi sadece Yuuri'yi bekliyorduk ama o daha gelmemişti. Bende endişelenmeye başlamıştım. Jin oppayı dürtüp Yuuri'nin nereye gittiğini sordum. Jin oppa en son lavaboya gittiğini söylemişti. Bende hemen ayağa kalkıp lavaboya yöneldim. Arkamdada Jin oppa vardı, diğerleride masada pusu hakkında konuşmaya devam etmişlerdi. Ben lavabonun önünde durdum. Çünkü yine aynı kokuyu almıştım.

" Jin oppa yine kül kokuyor " dedim. Jin oppa şaşırdı ve " ne demek istiyorsun? " dedi. Bende kekeleyerek " i-içerde bir vampir var " dedim. Jin oppa hemen içeriye daldı. Ardından bende girdim ve gördüğüm şey şok ediciydi.

Vampir Yuuriyi ısırmıştı. Yuuri hala bayılmamıştı ve boynunu tutuyordu. Bu büyük ihtimal onun işini yarıda böldük demek. Ben hemen Yuuri'nin yanına gittim. Çok korkmuş görünüyordu. " iyi misin? " diye sorduğumda sadece kafa salladı. Ama tehlike geçmemişti. Vampir tekrar bize doğru geliyordu. Jin oppa hemen bir hava kabarcığıyla onu duvara itti. Sonra ben Jin oppanın gözlerine baktığımda kırmızı olduğunu gördüm. Jin oppa çok kızmıştı. Ama sorun o değildi, asıl sorun o kırmızı gözleri Yuuride görmüş olmasıydı. Yuuri'nin gözleri büyüdü. Ama o sırada vampir bir hançer çıkardı ve Jin oppaya ilerledi. Jin oppa bu sefer daha büyük bir hava kabarcığı yaptı ve vampire yöneltti. Vampir bu sefer duvara daha sert çarptı. Sarsılan vampir hemen kaçtı ve Jin oppa yanımıza geldi. Yuuri hala şaşkınca Jin oppaya bakıyordu. Ben hemen " Jin oppa birileri geliyor gözlerini normale döndür " dedim. Jin oppa hemen dediğimi yaptı ve gözleri normale döndü.

Gelenler Yoongi oppa ve diğerleriydi. Bize baktılar ve Yuuriye yöneldiler. Yuuri'ye " sen iyi misin? " diye sordular. Yuuri yine kafa salladı. Çünkü tam iki defa şoka girmişti. Yoongi oppa Yuuri'yi revire götürmemi istedi. Bende dediğini yaptım. Şimdi ne olucaktı....

Vampire and Hate✔Where stories live. Discover now