Bölüm 27 Part 2

2.3K 153 7
                                    

Yağmur durmak bilmiyordu...

Şimşek çakıp duruyordu.

Sanki gökyüzü bile kızgındı.

Daniel'a.

Yaptıkları için.

Tao ifadesizce tabuta bakıyordu.

Daniel'ın tabutu ıslanan toprağa veriliyordu.

Gözleri yandı.

Ağlayacağından değildi.

Her yer basından kişilerle doluydu ve ünlülerle.

Flaşlar gözünü rahatsız ediyordu.

Burada daha fazla kalamayacağını biliyordu.

Gözlerini kapadı ve her şeyin bir an önce bitmesini bekledi.

Islak toprak kokusu ciğerlerine istemsizce hücum ederken parmak uclarında sıcak eli hissetti.

Büyük elin kime ait olduğunu tabiki de biliyordu.

Kris'in eli.

Kris bir eliyle şemsiye tutuyor diğer elinin başparmağıyla Tao'nun parmak uclarını yavaşça okşuyordu.

Tao kapattığı gözlerini açtı ve başını yavaşça sağa doğru döndürdü.

Kris de ona yavaşça döndü.

Bir an zaman durdu sanki.

Yağmur yağmıyordu.

Üşümüyordu.

Büyük kahve gözlere baktığı için.

Bakışlarını kahve gözlerden ayırdığı gibi her şey eski haline döndü.

Yağmur yine yağdı.

Rüzgar yine esti.

ve toprak yine -kürekle- tabutun üzerine atıldı.

''Annenle hiç benzemiyorsunuz...Annen bir ahmakken sense çok iyisin..''

''Çok saf ve masumsun...''

''Senin gibi biriyle olmayı çok isterdim Zitao...''

''Çok hoşsun...''

''Seni seviyorum Zitao...Annendense hep senden hoşlandım...''

''Biz birbirimiz için yaratılmış Zitao...Hala bunun farkında değil misin?''

Toprağın tabuta her çarpışında bir cümle belirdi aklında.

Buna devam etmek istemiyordu.

O sesi duymak istemiyordu.

Kris'in elini bıraktı ve şemsiyenin altından çıkıp kalabalığın arasından yürüdü.

Flaşlar yine patlıyordu.

Krisle birlikte arabaya ilerlerken gazeteciler peşini bırakmıyordu.

Siyah arabanın arka kapısını Hangeng açtı ve hızla arabaya bindi.

Kris de şemsiyeyi kapatıp yanına oturdu.

Kapıyı sertçe poz yakalamak isteyen gazetecilerin yüzüne kapadı.

- - - - - 

Her şeyimi sana bırakıyorum.

Kwon Daniel

Tao vasiyet kağıdına donukça bakıyordu.

Daniel'ın sekreteri konuşmaya devam ediyordu

''...Yani tüm mirasını size bıraktı...Ne yapmayı düşünüyorsunuz...''

Tao kağıdı sehpaya bıraktı.

Bakışlarını sekretere doğru çevirdi

''Hiç..Hiçbir şey...''

Ofisteki koltuktan kalktı ve kapıya ilerledi.

''Ben gidiyorum...Buralarda olmayacağım..''

''Ama Zitao Bey beni zor durumda bıra-''

Kapıyı açtığı an Kris koridordaki dayandığı duvardan çekildi.

ve asansöre doğru yürümeye başladılar.

Boş asansöre bindiklerinde Tao sadece donukça karşısına bakıyordu.

Kris sabahki gibi yine elini tuttu.

''Dinle...Belki saçma bir fikir ama...Bir süre benle kalmak ister misin? Ailemle..Namdaemunda...''

Tao sıcak gözyaşı dudaklarına doğru akarken dudaklarını ısırdı.

Burnunu çekti.

''Olur...Ailene...ihtiyacım var..Sana da öyle..''

Kris esmer çocuğu kendine doğru çekti ve sıkıca sarıldı.

Asansörün stop tuşuna bastı.

Tao'nun sırtını sıvazladı

''Benim de sana ihtiyacım var Tao..''

D.O.R.MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin