??? Sulu Meyveler ???

150 17 6
                                    


6. bölüm

Jongin'in , adını öğrendikten sonra Kai'yi kullanmayı bırakmıştım , mucizevi değişiminden sonra koluna girmiştim ve eve dönmüştük. Sanırım ilkinden farklı olarak bu dönüşü olmayan bir dönüşüm olduğundan yarı baygın gibiydi. Değişim sonrası aşık olduğum esmer yüzü biraz solmuştu. Kolum beline sarılırken ikinci kez beraber eve girmiştik. Bu sefer onu yatak odama götürüp yatağıma yatırmıştım. Işığı zaten açmadığımız için öylece ben de yanına uzanmıştım. Jongin'i izleyerek daldığım uykudan olabilecek en dinç şekilde uyanmıştım , Jongin onu yatağa bırakır bırakmaz uyumuştu. Uyandığımda o çoktan uyanmış beni seyrediyordu. Utandığımı hissetmiştim. Bakışlarını ayırmadan konuşmuştu ;

"Dönüşümün onikinci saatinde Güneş'in öpücüğünü ağabeyime iade etmeliyim ve onun taç alma töreni gerçekleşecek. Beraber gider miyiz?"

"Gece üç civarı gerçekleştiğine göre dönüşüm , öğleden sonra üç gibi gitmeliyiz. O zaman kalkıp kahvaltı hazırlayayım ben de , birşeyler yiyelim."

Sorusunu üstü kapalı cevaplayıp kalkmak için doğrulmuştum. Ya da çalışmıştım. Çünkü Jongin elimi tutup kendine çekmiş , ona az öncekinden de yakın bir şekilde uzanmama sebep olmuştu. Uzun bacaklarını da bacaklarıma sarmış sıkıca sarılmıştı.

"Artık kuyruğum yok , bacaklarım var. Endişeleniyorum ve korkuyorum. Bir tek gözlerin pişmanlığı yersiz kılıyor."

Endişeli gözlerle gözlerime bakmıştı , ona sarılmıştım. Göğüslerimizin arasında , elinde olan elimi kurtarıp kollarımı ona sarmıştım. Varlığındaki tüm huzuru onunla paylaşmak istemiştim , istediğim kadar da sardım onu. Endişelerini paylaştı , huzurumu paylaştım. Bacakları arasındaki bacaklarım ve vücudu altındaki kolum uyuştuğunda kalkmaya çalışmıştım. Gözleri kapalıydı ama uyumamıştı. Elinden tutmuş onu da kaldırmıştım. Beraber yüzlerimizi yıkamış , kahvaltı hazırlamış ve hazırladıklarımızı yemiştik. Sonrasında öğle öncesi güneşinin tüm ihtişamıyla aydınlattığı oturma odamızda , ben geniş koltuğa oturmuştum ve Jongin de başı kucağımda uzanmıştı. Gür ipek dokulu saçlarında gezinirken ellerim , imkansızı yaşayan bize , imkansız öyküler* okumuştum. Annemin memleketten gönderdiği meyveleri yıkayıp onun için soymuştum da. Sulu sulu şeftalileri soyarken hoş bir sohbet başlamıştı ;

"Memleketteki evimizin bahçesinde bir sürü ağaç var , meyve ağacı. Oradayken hep tırmanırdım. En çok ta şeftali ağaçlarına. En çok ta şeftali vaktinde. Dalından koparıp yemenin zevki bambaşka."

"Hakikaten sulu sulu şeftaliler. Benim için soyan ellerin dert görmesin Kyungsoo'm."

"Saat de yaklaşıyor. Şunları temizleyelim gidelim. Kuyruğun olmadığı için sana bizim yüzme tekniklerimizi göstereceğim. Hiç endişe etme , benden bile hızlı yüzeceğine eminim."
Hızlıca evi halledip sahile inmiştik. Suyun çok derin olmadığı yerde ona teknik öğretmiştim. Kolayca öğrenmişti ama hala ben ondan hızlı yüzdüğümden gitme zamanımız geldiğinde , tozu ikimiz de içmiştik ve su altında nefes alabilmiştik , bu sefer elini tutup önde yüzen bendim. Pervarisya'ya doğru ,  eli elimde yüzmüştük. Evlerine vardığımızda çoktan tamamlanan hazırlıkla herkes bizi bekliyordu. Ülke büyüğünün evine gitmiştik sonra. Onun kabulü ile gerçekleşebilecek iade için , amcadan bile yaşlı görünen ak sakallı dedenin önünde Jongin ve ağabeyi oturmuştu. Dede , görüntüsünden beklemediğim tok sesi ile konuşmuştu ;

"Hissim ve fikrim yani varlığım ile kabul ettiğim bu iadeyi sizler seslice onaylayın."
Emir mi rica mı olduğunu anlayamadığım cümlesi ile , ki bunun pek de bir önemi yoktu , ağabeyi ve Jongin "İadeyi onaylıyorum." demişlerdi.

GÜNEŞİN ÖPTÜĞÜ ÇOCUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin