FSOG-1

960 14 3
                                    


Kızı getirdiklerinde bana korkuyla bakarken ben onu arzuyla izliyordum.

"Çıkabilirsin Mark"

Adam arkasına bile bakmadan çıkarken arkama yaslandığım koltuğumda doğruldum ve kızın yüzüne doğru eğildim.

Nefesimi yüzüne üfleyerek konuşmaya başladım.

"İsmin nedir ?" İsmini elbet biliyordum .

"H-Hera"

"İsmin de senin kadar hoş Hera. Şimdi gelelim neden burada olduğuna ... Bildiğin üzere babanın şirket işleri pek iyi gitmiyordu." Hafifçe kıkırdayıp devam ettim.

"Bende ona bir teklifte bulundum , sen karşılığında borçlarını ödeyeceğimi belirttiğimde seve seve kabul etti ."

Elimi yüzüne yaklaştırıp yanağını elimin tersiyle hafifçe okşamaya başladığımda nefesini tuttuğunu hissettim. Geri çekildiğinde kaşlarımı çatıp konuşmasını bekledim.

"Sizinle mi kalacağım ?"

"Evet eşyalarını yarın getirecekler , eğer acil bir ihtiyacın varsa adamlara söyleyebilirsin."

"Okulum ne olacak peki ?"

"Okuluna kaldığın yerden devam edeceksin Hera."

Gözlerinin dolduğunu gördüğümde içimde hiçbir şey hissetmemiştim.

"B-ben bunu istemiyorum."

Ani gelen sinir dalgası ile ayağa kalktım ve onuda kolundan kaldırıp duvara yasladım.

"Umarım tanışmamızda olan kibarlığımı fazla ciddiye almamışsındır Hera. Kimsenin senin düşüncelerini umursamadığının da farkına var.
Tabiri caizse sürtüğüm olacaksın."

Omuzları sarsılmaya başlayınca ağladığını anladım ve yüzüne bakmadan arkamı dönüp adamı çağırdım.

"Mark kızı odasına götür."

Mark aceleyle odaya girip kızı önüne buyur etti. Memnuniyetle mırıldanıp kravatımı gevşettim. Tanrım ! Ne kadar uzun bir gündü öyle .

Telefonuma sekreterimden mesaj gelince baktım. Evine buyur ediyordu. Eh sanırım biraz rahatlamanın sakıncası olmazdı ...

Fifty Shades Of GraysonWhere stories live. Discover now