48.Bölüm

19.2K 1.3K 29
                                    

4 Ay Sonra
Ali huzursuz uyuyan karısının yüzündeki tedirginliği silmek için daha sıkı sarıldı.
Geçen zaman Ali ve Narin için hem hayal edilemeyecek kadar güzelken hemde vicdan sızlatacak kadar zordu.
Bir hayali karısının karnında büyümeye devam ederken ,Hatice'nin doğumu da yaklaşıyordu.
Ali iki karısını da bu günlerde yalnız bırakmamak için çabalamaktan kendini çaresiz hissediyordu.
Kimin yanında uyusa aklı diğerinde kalıyor kendini suçlu hissediyordu.
Narin'in yanından kalkacakken küçük karısı gözlerini açtı.
"Ali'm günaydın"
"Günaydın meleğim "
"Bir şey mi oldu Ali kaşlarını yine çatmışsın ?"
"Yok güzelim ne olacak bir garip Ali işte bu da benim kaderim ."
Narin yatakta doğrulup kocasına doğru döndü.
"Seni seviyorum koca adam ,yanımda olsan da olmasanda .Ben bunca yıllık hayatımda bir seninle mutluluğu bildim.
Ben senden razıyım Ali'm sıkma canını"
Adam karısını kollarına alıp başını Narin'in boynuna gömdü.
"Bazen neden benim başıma bu geldi diyorum. Sonra şu kokun var ya cennet gibi , burnuma ciğerlerime çekince iyi ki  diyorum Narin iyi ki benim ömrüme gelin geldin affet bu bencil adamı seni kendine istediği yarım bir hayat verdiği için affet "deyip yataktan kalktı.
Narin banyoya giren kocasının arkasından seslendi.
"Benim her şeyim tam ,aşkımda sevdamda aldığım karşılıkta tam Ali ağa "diye seslendi.

Aradan geçen zamanda Hatice ile anlaşsalar orta yolu bulsalarda birlikte yaşamak kabul etmek zordu.
Narin yeniden yatağa uzanıp elini karnında gezdirdi.
"Sen sakın iki kadınla evlenmek zorunda kalma oğlum .Kalbinde ,ruhunda vicdanında tek bir kadın ait olsun . Bu hayat çok zor annen de babanda çok çaresizler . Sen hiç çaresiz kalma mutluluk için hep bir çıkış yolun olsun ."diye söylenerek o da yataktan kalktı üzerini giyinip odadan çıktı.
Aşağı avluya indiğinde mutfakta kahvaltı hazırlığında olan kadınlara bakıp karnının şişliğine hamileliğinin son günleri olmasına rağmen Hatice'nin kızıyla ilgilenmesini sevgi dolu gözlerle izledi.
Hatice ile aralarında yaşadığı sorunlara rağmen Narin onun iyi bir anne olmasından mutlu oluyordu.
Hamilelikle birlikte kalbine yerleşen ölüm korkusunu Hatice'nin kendi evladına da iyi anne olacağını düşünüp avunuyordu.
Narin annesinin kaderini yaşasa bile oğlu onun gibi olmayacaktı .Ali'de Hatice'de sevgi arsızı yaparlar gözüm arkada kalmaz diye düşünüp derin bir nefes alıp Elif ve Hatice'nin yanına doğru yürüdü.
"Günaydın "
"Günaydın Narin abla .Asaf nasıl tekme attıyor mu ? Leyla annemi gece hiç uyıtmadı tekme atıp durdu."diyip güldü.
"Daha çok küçük canım Asaf "
Hatice kızı ve Narin'e bakıp gülümsedi.
"Bir ay sonra başlar o da " deyince iki kadında karınlarını okşayıp sustular.
Birbirlerine iyi niyetli olsalar bile yaşamak kabullenmek hiç kolay değildi.
Hatice Elif'i yolcu edeceğim bahanesine yerinden kalkıp kendini konağın dışına zor attı.
Akan gözyaşlarını elinin tersi ile silip Elif'in yanaklarından öpüp yolcu etti.
İçeriye girecek gücü bacaklarında bulunca arkasını döndü kapıya uzandı ama gözleri Ali ile onu yan yana görmeye hala alışamamıştı.
Üstüne hamilelik hormonları da etkilenince gözyaşları olur olmadık yerde akıyordu.
Karnına kızı Leyla'sına sığınarak içeriye girdi.
Ali ile konuşan gülen Narin'e iç çekerek baktı merdivenlere yönelip odasına çıktı.
Yatağının üstüne uzanıp cenin pozisyonu aldı .
Eli karnında kızı Leyla ile konuşmaya başladı.
"Allah'ım size bizim gibi kader yazmasın çok zor Leyla'm kimsesiz olmak sevgi dilenmek çok zor . Sende ablanda sevgiyi sevdayı yaşayın . Bir adımın yarım sevgisine muhtaç olmayın . Allah'ım sen çocuklarıma benim kaderimi yazma yarabbim çok zor alışmak kabul etmek çok zor . Ben nasıl dayanacağımı bilmiyorum Leyla''m , baban kardeşin erkek diye onu daha çok sever sizi de ihmal ederse nasıl dayanır yüreğim bu eksikliğe bilmiyorum. Allah'ım sen bana ve çocuklarıma yardım et bize bir çıkar yol göster ." Ağlayarak karnını okşamaya devam etti.
Ali merdivenlerden boynu bükük çıkan Hatice'nin farkındaydı. Yerinden kalkıp peşinden gidince bu sefer gülüşü solan Narin oldu.
Aycan bu durumun en yakından tanığı olarak kime daha çok üzülmesi gerektiğine karar veremedi. Narin'in koluna dokunup başını ona çevirmesini sağladı.
"Ezo yarın mı gelecekti ?"
"Şey ne dedin ben duymadım da ?"
"Ezo diyorum yarın mı gelecekti ?"
"Ha şey evet yarın gelecekler görümcesi de gelecekmiş kızıyla ."
"Anladım ,bizde mi kalırlar yoksa babanlarda mı kalırlar sence ?"
"Babamlarda kalırlar ben çok ısrar ettim fakat Ezo oraya gitmek istedi . Hem Dilan'ın düğünü var ne kadar anlaşamasakta o bizim ablamız yalnız bırakamayız ."
"Haklısın "deyip parmakları ile oynamaya başladı.
"Aycan Mirza ve sen ."
"Hiç o konuya girme Narin başından beri olması gereken oluyor .Mirza ve Dilan umarım mutlu olurlar ben zaten evlenmek istemiyordum ."
"Haklısın sanırım ama Mirza bu evliliği nasıl kabul etti ben anlamıyorum ."
Aycan gülmeye başladı .
"O adamın eğrisi doğrusu belli değil ki neyini anlayacaksın tam buldu işte dengini ayı " diye söylenince Narin başını çevirip kıza baktı.
"Ay Narin kusura bakma ablan sonuçta o da enişten ben neler diyorum ."deyip gülerek ağzını eliyle kapattı.
"Hadi Aycan hanım kalkta kahvaltımızı yapalım çenen düştü yine "
İki kız kalkıp masaya oturdular .
Ali ve ağlamaktan gözleri kızarmış Hatice'de gelince ailecek kahvaltı yapmaya başladılar.

"Abi ben haftaya İstanbul'a gitmek istiyorum."
"Bu da nereden çıktı haftaya düğün var hiç bir yere gidemezsin !"
"Abi düğün bizim değil ki lütfen "
"Olmaz unut o dediğini " tabağındaki zeytini ağzına attı.
Telefonuna gelen arama bile başını çevirdi.
Aycan'da Mirza ismini abisinin telefonunda görünce sinirle tabağındakilerle oynamaya başladı.
Ali ise kardeşinin çatılan kaşlarına bakıp gülümsedi .
"Size afiyet olsun hanımlar benim çıkmam lazım"
"Tamam oğlum hayırlı işler Allah'a emanet ol ."
"Sağol anam sizde Allah'a emanet olun"
Ali'nin gidişi ile masaya çöken sessizliği Aycan'ın telefonu bozdu .
Arayan kişiyi görünce kaşları çatıldı annesinin seslendiğini bile duymadan masadan kalktı.
"Alo "
"Aycan seninle konuşmam lazım "
"Git nişanlınla konuş beni de bir daha arama Mirza . "
"Bak ben seninle evlenmek istiyordum ama bu düğün merasimi olmak zorunda anlıyor musun ?"
Bana ne Mirza ne yaparsan yap ben senden kurtuldum diye bir göbek atmadığım eksik o kadar takmıyorum anlayacağın ! Hem seninle evlenmek falan isteyen mi vardı arama bir daha beni git nişanlını ara !"
Adamın yüzüne telefonu kapatınca Mirza sinirle elindeki telefonu yere fırlattı.

Demir ve Olcay adamın neye sinirlendiğini anlamasalarda bu hallerini gülerek izlediler .
"Gülmeyin lan hepsi sizin yüzünüzden ben ne güzel yumuşatmıştım ,araya girmeseniz şimdi karımdı bu zehirli sarmaşık ."

Ali gülerek Demir ve Olcay'a göz kırptı.
"Kardeşime zehirli sarmaşık deme hem artık nişanlı adamsın uzak dur Aycan'dan "
"Bıktım lan sizin planlarınızdan bu işin sonunda kardeşini alacağım Ali haberin olsun ! Evlenmem ben o bencil Dilan ile planınızı ona göre yapın ."

Demir Mirza'nın omzuna elini koydu.
"Merak etme bir hafta sonra herkes payına düşeni alacak ve bu mesele tamamen bitecek az sabret . "
"Umarım geçmişin kanlı bu meselesi daha fazla can yakmadan biter .Halil Kozan belasını bulur umarım ." Dedi.

Yavuz sinirle Halil Kozan'ın yanına çalışma odasına girdi.
"Dilan o adamla evlenmeyecek Halil Kozan söz verdin ! "
"Sana verdiğim işi halledemedin Yavuz ,Demir ve Esme hala yaşıyor anlaşma iptal anladın mı ?"
"Merak etme Halil ağa ben verdiğim sözü tutarım ve istediğimi de alırım . Kızın Dilan benim sok bunu o bunak aklına o aptal düğün olmayacak ."
Sinirle adamın yanından çıkınca merdivenlerde Dilan ile karşılaştı .
Kaçmayı başaramayan ama hala vazgeçmeyen kızın yanına yaklaşıp elinden çekip merdivenlerden birlikte indiler . Kızla boş odalardan birine girdi .
"Sen benimsin Dilan başkasının değil ! Ölürüm öldürürüm ama başkasına dokundurmam "
Dilan'ın konuşmasına izin vermeden dudaklarını eğildi .
Odadan çıkarken kendisine bakan Halil ağaya gülümseyip eliyle selam verdi.
Dört ay önce yarım kalan hesabı kapatmak için konaktan çıktı.

Yolum Sana Düştü ♠️Where stories live. Discover now