seven

4.1K 477 867
                                    

"Bugün bir şeyler yedin mi?"

Donghyuck karşısındaki Mark'a baktı ve yutkundu.

"Sunbae-nim?"

Algılama sıkıntısı yaşıyor gibiydi. Ne yani, bunca zaman ona mesaj atan korkak kişi okulu tüm spor yarışmalarında temsil eden Mark Lee miydi?

Hayır, bu olamazdı. Bu çok saçmaydı. Onun gibi katıldığı her yarışmada dereceye giren okulun en yakışıklı ve havalısı, Donghyuck gibi birine neden yardım etmek istesindi ki?

Donghyuck bir hışımla ayağa kalktı ve dönen başına, kararan gözlerine aldırmadan hızla sınıftan çıktı. Mark'ı gerisinde bıraktı.

"Hey! Nereye gidiyorsun?"

Ona mesaj atan kişinin Mark Lee olduğuna inanamıyordu. Bu çok saçmaydı ve aynı zamanda da çok heyecan vericiydi. Donghyuck heyecanla kasılan midesine engel olamadı ve ağzında kusmuk tadı hissetti.

"Hey, şuna bakın! Bu o salak değil mi?"

Harika, okulun popülerlerine yakalanmıştı. Son birkaç gündür köşe bucak kaçmaya çalıştığı kişiler şu an onunla uğraşmak için tam karşısında duruyorlardı.

"Bu ne böyle? Senin ayağına kadar geldik ve bir selam bile vermiyor musun? Ezik."

"Kaba işte ne yaparsın!"

"Gitsek ya, şunun yanındayken statüme bir şey olacak diye korkuyorum."

"Halâ şişkosun."

Donghyuck kusmak üzereydi.
"Lütfen, çekili-"

"Baksanıza, bir de kilo vermeye çalışmış, hahaha! Bebeğim, şişko lakabından kurtulmak için daha on kilo falan vermen lazım. Hoş, o zamana kadar canlı kalabilirsen."

"Gerçi şişkoluktan salağa da terfi edebilirsin bu gidişle."

Bunu söyleyen In Ha haklıydı. Daha çok kilo vermeliydi. Bu yeterli değildi. Daha çok, daha çok ve daha çok.

Heyecanla kasılan midesi bu sefer de korkuyla kasıldı ve kusmuğunu daha fazla vücudunda tutamadı.

Önüne dizilmiş popüler tayfanın üzerine kusarken tek düşündüğü şey bu sefer ona hangi zulmü yapacaklarıydı.

Üzerindeki kusmuğu gören liderleri Yuta sinirle gözlerini kapattı ve kafasını tiksinti ile yukarı kaldırdı. O ezik, üzerine mi kusmuştu az önce? Ne cüretle?

"Sen..."

Sakince konuşurken kusmuğa bulanmış ekibi bile bu sakinliğin fırtına öncesi sessizlik olduğunu bilerek bir adım geriye gitmişlerdi. Yuta'dan korkuyorlardı.

"Az önce..."

Tıslayarak konuşan Yuta hızla gözlerini araladı ve aniden kustuğu için iki büklüm olan Donghyuck'un yakalarından tuttu.

"Üzerime mi kustun?!"

Donghyuck'un ayakları yerden kesilmişti. Yakalarından tutan çocuğun elinde tir tir titriyor, ağzından gömleğine akan kusmukları bile silemiyordu.

"Anlama kıtlığın var sanırım. Evet, az önce senin üzerine kustu."

Yuta gözlerini Donghyuck'un üzerinden çekerek ona laf edecek kadar deli cesaretli olan kişiye baktı.

Bu Mark Lee'ydi.

Onu daha önce de görmüştü. Kendi tayfasıyla takılması için ona teklifte bulunmuştu çünkü kaslıydı ve sporcuydu. Fakat Mark kabul etmemişti.

"Sen kim oluyorsun da bize karışıyorsun? İşine baksana."

Mark ellerini ceplerine sokarak alayla güldü.

"Ben kim mi oluyorum?"

Yuta'nın yanına yaklaştı ve tam karşında durdu. Donghyuck'u gömleğinden tutarak Yuta'nın ellerinden kurtardı ve nazikçe yere koydu onu. Donghyuck halâ utançtan ve korkudan tir tir titriyor, gözlerini açmıyordu.

"Ben onun arkadaşıyım."

Yuta ve çetesi gözlerini kocaman açarak Mark'a baktılar.

Bir dakika... Az önce o, Yuta'nın tayfasıyla takılmayı reddetmiş ve sonra da bir ezikle arkadaş olduğunu mu söylemişti?

"Şimdi seni-"

"Kes sesini Yukhei. Bu iş burada bitmedi Mark. Şimdilik gidiyoruz."

Kendine gelen Yuta alayla güldü ve tam Mark'a saldıracak olan Yukhei'yi de durdurarak arkasını döndü. Tayfası da onu izlerken hızla gözden kayboldular.

"Hey, sen iyi misin?"

Mark onlar gidince hızla Donghyuck'un önüne çöktü ve yanaklarından tutarak gözlerini açmasını sağladı. Donghyuck ağlıyordu ve Mark'ı elleri kusmuk olmuştu. Garip olansa, Mark bundan rahatsız olmuyordu.

"Lütfen... Tuvalete gidelim."

Mark, Donghyuck'un ricasıyla onu yerden kaldırdı ve bir kolunun altına girerek tuvalete doğru yürümeye başladılar.



❝eat something❞ ↬mark&hyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin