Böyle Bir İlişkiniz Varsa Ayrılın! (1)

2.8K 174 53
                                    

*Yine biraz uzun bir ara sonrasıı bölüm ❤️
Kusura bakmayın.
Bir zamanlar size Seaist derdim hatırlayanlar var mı? Şimdi de farklılık yapıp Portakallarım mı desem ?
Okuşkanlar? Kdks
Fikirlere açığım orijinal olduğu takdirde.
Hala okuduğunuz için teşekkürler 😄
-İyi okumalar :*

Burak ile olan ilişkimin beni nispeten iyi yönde etkilediği bir şey vardı .
Kilo verme isteğimi tetiklemişti ve ben kalori sayarak yaklaşık beş kilo vermiştim ve kendimi biraz daha iyi hissediyordum . (My fitness pal)
Tabii benim kilo vermem falan Burak Efendi'nin çok da umrunda değildi çünkü çocukla hala doğru düzgün buluşamıyorduk ve beni de görmüyordu doğal olarak .
Telefon konuşmalarımız hala biraz seyrekti ancak yine de konuşuyorduk ve bu benim için yeterliydi .
Nurcan muhabbetini kafamdan atamamıştım ancak Burak'ın ona darıldığımı anladığını varsayıyordum .
Çünkü o günden sonra konuşmalarımızda bana daha ilgili davranıyor , iltifatlar ediyor güzel cümleler kuruyordu .
Onun bana attığı her güzel mesajın ardından tüm gün salak aşık gibi yüzümde bir gülümse ile geziyordum.
Beni üzdüğü , ektiği zamanlar hemen aklımdan gidiveriyor, gözümde daha da iyi bir sevgili oluyordu .
Mantıklı düşünme becerim git gide azalıyordu .
Yerine saf duygular kalıyordu ki bu da bir noktada insanı körelten bir şeydi.
Tabii ki ben bunu üzerinden belli bir vakit geçene ve gözüm açılana kadar anlayamayacaktım.
Bir gün Tuğba "Siz kesin çok iyi anlaşırsınız" diyerek sarışın renkli gözlü ve zapzayıf bir kızı yanıma getirdi.
Kızın adı Betül'dü.
Kafadengi klasik dedikoducu kız modunda biriydi.
Ya aşırı hin ancak belli etmeyecek kadar zeki ya da biraz daha saf iyi niyetli bir kızdı
Kızla konuşmamızın onuncu dakikasında tüm şehrin dedikodusunu yapmış kadar olmuştuk .
Kızın yakışıklı Ahmet adında bir sevgilisi vardı.
Bunu söylerken aşırı rahattı ve bir süre onların fotoğraflarına baktıktan sonra bana döndü:
"Ee sende var mı bir şeyler?"
"Sevgilim var"
"Kim?"
Bu normal şartlarda gayet de olası bir soruydu ancak şöyle bir gerçek vardı ki cevabını vermeye tereddüt ettiğim bir soruydu.
Çünkü Burak dediğimiz şahısın şehrin her yanından geçmişte konuştuğu görüştüğü ya da sadece yavşadığı kız olmuştu.
Birine ben Burak ile çıkıyorum desem onun eski konuştuğu ya da bir arkadaşının eski konuştuğu olma olasılığı baya yüksekti ve bu çok sinir bozucuydu.
Belki de "Sizle konuştu ama benimle çıkıyor hehehe" tribine girmem gerektiğini düşünüyorsunuzdur ancak giremiyordum.
Çünkü insanların gözünde şöyle düşünceler de yaratmak istemiyordum :
"Burak'ın eve atacağı yeni kurbanı"
"Şu an çıktığı bilmem kaçıncı kızdan biri"
"Ayy yazık kesin boynuzlanıyordur."
"Saf galiba çocuğun ne bok olduğunu bilmiyor "
Biliyorum her şeyi ne boklar yediğini ,  geçmişini ama şu an böyle değil de diyemiyordum çünkü asla emin olamazdım.
Ona güveniyor gibiydim ama çok da güvenilir biri olmadığının da bilincindeydim.
Niye hala güvenmediğin biriylesin sorusunu soruyorsanız da tek bir açıklaması var :
Safım ve çocuğa ciddi anlamda bağlandım.

Tüm bunları düşünüp en sonunda sevgilimin adını söylerken Betül'den kesinlikle beklediğim bir tepki geldi.
"Ay o çocuk önce arkadaşımla çıkmış sonra bana yazmıştı"
O kadar şaşırmamıştım ki bu cevaba.
"Evet biliyorum eskiden yediği bokları öncesinden tanışıyoruz'"
"İyi bari ya belki değişmiştir bir iki sene önceydi zaten"
Konuşmanın geri kalan kısmında da acaba daha önce konuştuğumuz zamanlardan birinde Betül'e de  mi yazıyordu diye düşünmekten kendimi alamadım.
Ders zilinin çalmasıyla düşüncelerim yarıda kesildi ve hızlıca sınıfa geri döndüm .
Sınıfa döndüğümde ise Sinem kapıda benim gelmemi bekliyordu.
Sinem.
En yakın arkadaşım gibiydi evet.
Ama insanlar en yakın arkadaşlarına sevgililerini söylerler değil mi ?
Bunun gayet söylenilenidir bir şey olması gerekir normalde.
Belli ki Sinem ve ben için çok da öyle değildi .
Bunun aslında tek bir sebebi vardı.
Korku.
Burak'ı ona anlattığım sıralar belli belirsiz bana onunla tekrar birlikte olursam bunun aşırı aptalca olacağını ve arkamda durmayıp benimle arkadaşlığını bile değerlendireceğini söylemişti.
Öylesine söylenen bir laf gibi gelmişti ilk başta ama yüz ifadesindeki ciddiyet bunun düşündüğüm kadar öylesine söylenmemiş olduğunu gösteriyordu.
Bu yüzden söyleyememiştim .
Bana sırt çevirmesin diye.
Yakın bir arkadaşımı kaybetmeyeyim diye.
Sinem'den dolayı herkesten böyle bir tepki alırım diye korkmuş ne Erkan'a ne Elfe'ye ne de Tuğba'ya söyleyebilmiştim .
Hepsi muhtemelen sakladığım bir şey olduğunun farkındaydı ancak en çok Sinem bunu belli ediyordu.
Sıra arkadaşımdı ve durmadan gizli gizli mesaj atma çabamdan , o dışarı çağırdığında işim varlarımdan bunu fark etmiş hatta birkaç kere ona güvenip güvenmediğimi , söylemediğim bir şeyler olup olmadığını sorgulamıştı.
Kendi içimde yaşayıp kendi içimde öylesine acı çekiyor gibiydim.
Sınıfa girdim ve pencere kenarındaki sırama oturdum. Telefonu kontrol ettim dört beş saat önce attığım "Günaydın canıııım" mesajından cevap yok.
Salak salak pencereden bakınmaya başladım.
İnsanlar salak salak turlayıp yeni çiftlere bakıyordu.
Bizim okulun geleneğidir iki kişi çıkmaya başladıkları zaman okul etrafında bir tur atarlar ve herkes anlar ki onların arasında bir şey vardır.
Baya Magazin sayfası niyetine bir şeydir yani.
9'lar yeni av olduğu için üst dönemler hemen güzel kızları seçer , ayırır ve üst dönem kızların yardımıyla haber gönderip sevgilisi var mı diye sordurur en sonunda da yavşamaya başlar .
Böyle saçma bir okul .
Etraftakileri kesiyorum çiftler var dolanan dokuzlara iğrenerek bakan üst dönem kızlar , dokuzlara av gibi bakan üst dönem erkekler , Elfe ve annesi falan.
Elfe ve annesi?
Elfe?!?!
"Elfe mi la o"
Erkan'ın sesinin gelmesiyle mükemmel bir çeviklikle önce sıranın üzerine oradan da yere atlayıp "Elfe gelmiiiiiiş!" diye bağırarak bahçeye koşturmaya başladım.
Yolda Erkan'ı gördüm kolundan tuttum çektim "Elfeee" diye.
Tuğba'nın yüzüne bağırdım "Elfe gelmiiiş" diye Tuğba da bana bakıp diyor ki "Biliyorum amk"
"Ne yapıyorsunuz lan?"
Elfe'nin sesi.
Arkamda sesin bilincine vardığım an kıza boğarcasına sarıldım.
Koridorda bulunan herkes "Ne yapıyor bu mal?" dercesine bize bakarken ben "Elfeeee" diye kızı bırakmamaya inat ettim.
En sonunda beni kızdan uzaklaştırıp Tuğba da sarıldı .
Ne güzel.
En azından bir arkadaşım daha burada .
Günün geri kalanı bu olayın ardından harika geçti.
Bizim ekinin uzaklara giden Cemberk dışında tamamlanması beni rahatlatıyordu .
Servise binip eve doğru giderken mutlu mutlu müziğimi dinliyor her şeyin güzelleşeceğine dair inancımı koruyordum .

Yolda etrafı izlemeyi çok severim. Bazen yoldan geçen insanlara bakıp ne konuştuklarını düşünürüm , kafamda değişik hikayeler kurarım. Bazen de sadece etrafı izler kendimle alakalı şeyler düşünürüm . Kısacası daima izlenecek ilgi çekici şeyler bulurum . Sıkılmadan
Saatlerce izlenebilecek şeyler .
O gün de öyleydim .
İlgi çekici şeylere bakıp mutlu mutlu sırıtıyordum .
Taa ki gözüm bir şeye çarpana kadar.
Burak.
Servis penceresine yapışmış ağaçlara bakarken gözüme bir anda ilişken Burak.
Onu görmemde bir problem yok.
Hatta ona mesaj atıp "İşin yoksa ineyim şimdi takılalım" deme imkanı doğurduğu için güzel de ama bir sıkıntı var.
Burak'ın yanında bir kız.
Hem de adı Ezgi olup sevgilimle buluşmama sevgilime ayarladığı başka bir kızı getiren kız.
Durumu idrak ettiğim dakikada gözlerimden alev çıkmaya başladı.
Cidden böyle bir yeteneğim olsa o an alevler çıkar ikisini de yakardı .
Telefonu aldım Burak'a mesaj atmaya başladım.
"Nerdesin kimlesin?"
Doğru bir şekilde Ezgiyleyim diyip demeyeceğini test etmek için ilk attığım mesaj bu.
Ancak tabii ki de Alya böyle bir mesajın ardından sinirini alamaz ve cevabı bekleyecek sabrı gösteremez.
"Ezgi ile gördüm seni ne yapıyorsun o kızla?"
Mesaj atalı daha bir dakika olmamasına rağmen o kadar sinirliyim ki sabır denen şey direkt yok olmuş bende .
Hemen aradım.
"Alo"
"Alo Burak Ezgi ile gördüm seni ne yapıyorsun şu an ?"
Kıkırdamalar .
"Ha evet canımız sıkıldı geziyoruz yardım falan istedi öyle"
"Ne yardımı istemiş olabilir senden o kız?"
"Ya bileklik alacakmış da fikir soruyor."
"Senden başka fikir soracak arkadaşı mı kalmamış hem sen niye onunla gidiyorsun ?"
"Ya ben şimdi kapatayım işim bitince arayayım ayıp olacak kıza hadi görüşürüz"

Lan.
Lan.
Bana ayıp olmuyor mu şu an?
Sevgilin benim başlarım kızına.
O kız  seninle sevgilim olduğunu bile bile sana kız ayarlamaya çalışmış bir de yüzsüzlüğünün ve mallığının göstergesi olarak seninle olan buluşmama getirmiş kızı.
Lan.
Eve vardım aramasını bekliyorum çıldırmak üzereyim ya bunu nasıl yapar ?
Böyle bir şey nasıl olur?
Aklıma o gün geliyor kız geliyor Ezgi geliyor böyle bir kızın Burak'a bile yavşayacak bir mal olma ihtimali geliyor daha da sinirleniyor.
Sinirden elimi sıkıyorum gözlerim doluyor.
Bir şeyleri mi parçalasam diye düşünürken telefon sonunda çalıyor.

"Kızım ne oluyor ya arkadaşım kız ayıp ediyorsun?"
"Lan o kız sana kız ayarlamaya çalıştı beni bildiği halde asıl bana ayıp oluyor buna rağmen sen o kızla nasıl takılırsın ya?"
"Ya kızım saçmalama."
"Ne saçmalaması Burak . Kızın yaptıklarına bak bana hakaret ediyorsun şu an beni bu kadar da mı önemsemiyorsun ya. Benim buna üzülmeyeceğim hiç mi aklına gelmiyor . Sen istemedin diye erkeklerle merhabalaşmıyorum bile senin yaptığına bak."
Bunları söylerken  kendimi tutamadım ve ağlamaya başladım.
Her cümlesi beni o kadar beni kırıyordu ki.
Ağlarken içimde kırılan parçaları döküyor gibiydim.
"Tabii ki öyle yapacaksın . Abartıyorsun o konuyu da ayrıca"
"Abartmıyorum Burak ya."
"Bileklik seçtim altı üstü yardım ettim. Yılbaşı yaklaşıyor diye bileklik alıyor kötü bir şey değil"
"Ama o kız herhangi bir kız değil Burak."
"Hadi kapatmam lazım"
"Ağlıyorum şu an ve iyi değilim şu an yüzüme kapatmaman lazım en azından sakinleştirmen bir şeyler demen lazım Burak ."
Bir şey söyle ya.
Bir şey söyle.
Ağlama de.
Üzgünüm düşünemedim de.
"Kapatmalıyım"
O kadar istemedim ki yüzüme kapatmış olmasını tekrar tekrar aradım hiçbirini açmadı.
Meşgule aldı.
Her seferinde.
Birkaç mesaj yazdım  "Kötüyüm ve konuşmak istiyorum" diye.
İşim var dedi.
Yalandan da olsa bir şey söyle ya.
Yalan da olsa .
Gerçek olmasa da özür dile benden.
En azından kendimi avutayım seninle kalmam için bir sebebim olsun.
Gitmek istemiyorum senden ama o kadar gitmemi istiyorsun ki.
Ama ben gitmeyeye hazır değildim.
En azından o noktada hiç değildim.
Aklıma ilk gelen kişiyi aradım.
"Alo Dilan.."
"Kızım niye ağlıyorsun noldu?"
İyimser arkadaşım Dilan en sonunda inanmak istediğim ancak içten içe doğru olmadığına emin olduğum bir şey söyledi
"Belki de sana hediye alacaktır yılbaşı yaklaşıyor ya . Ondan yardım istemiştir. Belli olmasın diye öyle davranmıştır belki."
Düzgün ve uzun ilişki dışında bir ilişki görmemiş olan Dilan normalde olması gereken ya da olası bir şey söylemişti.
Ancak Burak ve benim ilişkim öyle bir ilişki değildi.
Yine de umutlandım çünkü iyi düşüncelere tutunmaya ihtiyacım vardı .
Tabii ki de Dilan haklı çıkmadı.

Şişmanım , çirkinim eee ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin