BEŞİZ 2

150 15 18
                                    

Kitap kapağını yapan Translate05 adlı unnime çok teşkkürler. Bu arada onu da takip etmeyi ve hikayelerini okumayı aynı zamanda oylayıp yorum yapmayı unutmayın.

Yol boyu hiç konuşmamıştık. Vardığımızda neredeyse akşam olmuştu. Restoran çok şıktı. İçeri girdiğimizde bize hemen masamızı gösterdiler. Terasta tek bir masaydı. Yanında başka masalar yoktu. Yugyeom burayı özel olarak seçmiş gibiydi. Kendimi terasın manzarasına kaptırmıştım. Gün batarken Seul'u görmek ne kadar güzeldi.
''Bana bile bir kere böyle bakmadın." diyen Yugyeom'un sesini duymamla hemen yan tarafıma döndüm.

"Nasıl?" diye sordum. "Böyle hayranlıkla." diye yanıtladı beni. Ardından elini ceplerine soktu ve kafasını yere eğdi. Suratı somurtuyordu. Ona sımsıkı sarıldım. Ellerini ceplerinden çıkartıp kollarını bana dolamıştı. Sanki hiç bırakmak istemiyor gibiydi. Kollarımı ondan ayırınca gözlerine baktım. Gerçekten hayranlıkla bakıyordum. O mükemmel bir eşti ama benim bunu ona söyleyecek ne cesaretim ne de gücüm vardı. Çünkü ona bakınca eriyordum. Yanağımı hafifçe öptü.
"Evet. Şimdi oldu." dedi.

"Artık otursak mı?" dedim.
"Olur." dedi ve gelip sandalyemi çekti. Oturdum. Onun da oturmasını bekledim. Yemeklerimiz geldi.
Yugyeom yemek yemeğe başlayınca ben başlamamıştım. Yugyeom'u izliyordum. Şuan benden mutlusu yoktu. "Neden yemiyorsun? Yoksa beğenmedin mi?" diye sordu.
"Hayır beğendim. Ama seni izlemeyi daha çok seviyorum." dediğimde pot kırmıştım. Bunu dedikten sonra yanaklarım kızarmıştı.

''Ben de seni utandığında, pembiş yanaklarının yüzünü süslediği o an izlemeyi daha çok seviyorum." dediğinde daha çok utandığımı hissettim. Bu adam bana ne yapıyordu? Benim kalp atışlarımı tek bir kelimesiyle bile değiştirebiliyordu.

Yeğimiz bitmişti. Bu keyif dolu 2 saat son bulmuştu. Arabaya bindik ve önce Haneul'u sonra Yeon Do'yu aldık. Biraz Jacksonlara gidip oturalım dedik. Sonra eve gideriz diye bir plan yaptık.

Jacksonlara gittiğimizde balkona geçtip oturduk. Çocuklara kuzenim dondurma vermişti. Çocuklar dondurma yerken biz de balkonda oturup konuşmaya başladık. Sohbetimiz koyulaştığı sırada Young Chi koşarak yanıma geldi. "Anne Woo Hyun, Yeon Do'ya dondurma çubuğunu-" lafını bitirmeden Yugyeom ile mutfağa doğru koşmaya başladık. Woo Hyun bir arkadaşından bir şeyler öğrenmişti. Bu arkadaşının akıl sağlığı iyi değildi. Ona sapık bir şeyler öğrettiği için Woo Hyun da biraz öyle olmuştu. Bu yüzden korkuyorduk.

Mutfağa vardığımızda Woo Hyun Yeon Do'nun burnuna dondurma çubuğunu sokmaya çalışıyordu.

Hemen onları ayırdık. Artık eve gitme vaktimiz gelmişti. Çocukları arabaya bindirdik. Eve gittiğimizde çocuklar uyumuştu Yugyeom üçünü ben ikisini kucakladım. Eve çıkarttık ve yataklarına yatırdık. Üstlerini örttükten sonra yanaklarına öpücük kondurduk. Kendimiz de yatağa gittik ve uyuduk.

Hepinize merhaba arkadaşlar. Bir tepkinin de sonuna geldik bundan sonraki tepkiler Türkiyede olacak merakla bekleyin. İki tepkinin birbiriyle alakası var. Sizleri çok seviyorum.😚😙

☆Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın.☆

Yugyeom İle Hayal EtWhere stories live. Discover now