Tanışma

9.9K 1K 439
                                    

Keyifli Okumalar🍷

Dosyaların arasında kendimi kaybetmek üzereydim, saatlerdir o kadar çok şey okumuş ve incelemiştim ki beynim patlamak üzere gibi hissediyordum.

Uykusuzluk üstüne bu kadar çalışmak hiç iyi gelmemişti.

Hem anne olup, hem de çalışan tüm kadınlara saygım iki üç kat artmıştı. Tüm gece o bebeklerle uğraşıp nasıl sabah iş hayatlarına devam edebiliyorlardı, merak ediyordum. Ben bir gecede gözaltı torbalarına sahip olmuştum.

Telefonuma gelen mesaj bildirimiyle elimdeki kalemi bıraktım ve telefona uzandım. Zaten bırakmak için bahane arıyordum, dışardan bir ses duysam çıkıp bakacak kadar canım sıkılmıştı.

KTH: Huysuz huysuz dolaşma etrafta

Şaşkınlıkla etrafıma baktım, odada Taehyung'u arıyordum. Odada olsaydı, burada olmasına hiç şaşırmayacaktım çünkü arada uyuyakalmış bile olabilirdim.

SHN: Etrafta dolaşmıyorum, odamda oturuyorum

Telefonu kenara bırakarak dosyalarıma geri döndüm. Sistematik olarak üçüncü sayfadan sonra sıkıcılaşıyordu ve ben gerçekten uyumak istiyordum.

Kahvenin beni ayıltacığını düşünerek sekreterime haber verdim ve arkama yaslanarak beklemeye başladım. Gözlerimi kapatmamak için direniyordum, kapattığım an uyuyacağımdan adım kadar emindim. Telefonumun bildirim sesini duyunca, gülümseyerek gelen mesajı açtım.

KTH: Huysuz olduğunu kabul ediyorsun demek?

Benimle uğraşası tutmuştu herhalde, sinirlerimi bozuyordu.

SHN: Taehyung, sinirlendirme beni. Huysuz falan değilim, meşgul etme beni. Çalışıyorum

Yalan söylüyor sayılır mıydım acaba? Bence sayılmazdım, kahve molasındayım diye aylaklık ediyor sayılmazdım. Çalışıyordum işte, elimden bu kadar geliyordu. Elimdeki telefonun sesini tekrar duyduğumda, derin bir nefes vererek mesajı açtım.

KTH: Uykusuz ve huysuz olduğunu biliyorum, kandırma beni. Ayrıca çalışırken benimle konuşabilirsin, işlerin yüzünden beni ihmal etmek istemezsin değil mi?

Gayette isterdim, bu yüzden açtığım mesaja cevap vermeden telefonu kapattım. İşlerim yüzünden onu ihmal etmek zorundaydım çünkü daha bunları bitirip, abimin yanına gitmem gerekiyordu.

Ben de dert bitmediği için, birini bitirip diğerine başlamam lazımdı.

Çalan kapıyı duymamla, oturduğum yerde dikleştim ve açılan kapıya bakmadan önümdeki dosyayı hafifçe kenara aldım. "Merhaba." Duyduğum yabancı sesle kafamı kaldırdım, karşımda beyaz çiçekli elbisesiyle oldukça güzel ve benim sekreterim olmayan bir kız duruyordu. Elindeki tepside iki tane bardak vardı, birini benim önüme koyduktan sonra kibarca gülümsedi.

"Oturabilirim değil mi?"

Sesini tekrar duymamla şaşkınlığı üstümden atarak ayağa kalktım. Bu güzel kızı tanıyordum, sesini bir kez daha duyunca kim olduğunu hatırlamıştım.

Karşımda Chang Min Seo duruyordu.

"Merhaba, hoşgeldin." Elimi ona uzattım, bir elime bir bana bakarak güldü. "Sarılacak kadar yakın değiliz değil mi?" Elimi tutarak, kibar bir şekilde sıktı. "Şaşırttım sanırım, kapıda kahve getiren sekreterini görünce ben getireyim dedim."

Abisiyle kafasının aynı çalıştığı bariz belliydi, benim sekreterimin işinde gözleri vardı herhalde.

"Sorun değil, teşekkür ederim."

Senden Sonra | KTH ✓Where stories live. Discover now