Arabayı çalıştırmadan önce hızla Hakan'ı aradım. Hakan'ın genel olarak saçma şeyler bildiğini düşünürsek şubat ayında karpuzu nerede bulacağımı da biliyor olmalıydı. "Hakan?"

"Anlaşılan şimdiden özledin beni. Dayan kardeşim, iki dakikaya sizin sokaktayız."

Telefonu kapattığında gözlerimi devirerek arabayı otoparktan çıkardım ve sokağa park edip gelmelerini bekledim. Sokağa girdiklerinde, arabayı kullanan Hakan beni görüp coşkuyla el sallamaya başlamıştı. El hareketi çekme isteğimi bastırıp arabayı park edişini izledim.

Hakan ve Pelin arabadan indikten sonra arabamın yanına gelince camı açtım. Hakan anında konuşmaya başlamıştı. "Ne oldu kardeşim? Yoksa Mira seni evden mi kovdu?"

"Kapa çeneni ve arabaya bin." deyip Pelin'e döndüm. "Hakan'la karpuz bulmaya gidiyoruz, sen de Mira'yla ilgilenirsen çok iyi olur."

"Yine mi aşerdi? Gidip kontrol etsem iyi olur." deyip apartmana yürüyen Pelin'den gözlerimi çekip yanıma oturan Hakan'a baktım. "Çabuk bana nereden karpuz bulabileceğimizi söyle."

"Pelin'le konuşurken 'canım, cicim', bana gelince angut kuşu!"

Kahkaha atarak arabayı çalıştırdım ve park ettiğim yerden çıktım. "Çünkü senin de angut kuşundan bir farkın yok. Şimdi bana karpuzu nereden bulacağımızı söyle."

"Bu lafından sonra söyler miyim sence? Madem ben angut kuşuyum, git insan olan birine sor."

"Saçmalama lan." dedim hafifçe omzuna vurarak. "Hem karpuz bulursak sen de yiyebilirsin."

"Yalnız ben Mira'da tüm karpuzu yeme potansiyelini görüyorum, bize bırakmayabilir." dediği an bakışlarım ona döndü. Sokakta ilerliyordum ama nereye gideceğimizi bile bilmiyordum. "Sen benim karıma ayı mı diyorsun?" Ben de bazen her ne kadar normal olduğunu bilsem de Mira'nın ayı gibi yediğini düşünüyordum ama sadece ben o şekilde düşünebilirdim.

Hakan tehlikeli bakışlarımın hedefi olduğunu fark edince hemen kıvırmaya başlamıştı. "Yok canım, ne ayısı? Mira bacıma laf etmem ben."

"İyi." deyip sırıttım. Yolda boş boş ilerlediğimizi fark ettiğimde "Ulan kaçıncı soruşum bu, söyle artık!"

"Ben de bilmiyorum ki."

Bakışlarım ışık hızıyla Hakan'a dönmüştü. "Baştan söylesene o zaman, neden biliyormuş havalarındasın deminden beri?"

"Oruçlu olmanın en sevdiğim yanı ne, biliyor musun? Bana küfür edememen." dediğinde sırıttım. "İftarı bekle sen."

"Terbiyesiz." dediğinde "Çok konuşma da internete bak, bir yer bulmak zorundayız." dedim ve arabayı kenara çektim. Hakan saniyeler içinde kafasını telefondan kaldırmıştı. "Hamileler için manavlar varmış, hamile bir karın var ve sen bunu bilmiyorsun!"

Telefonda gösterdiği şeye baktım. "Ne yapayım oğlum? Mira şu ana kadar mevsimin dışında bir şey aşermedi, hepsini marketten buluyordum."

"Kabak benim başıma patladı yani." diye söylenip adresi navigasyona yazdı. Çok geçmeden yola çıkabilmiştik.

"Akşama ne yemek var?" diye sordu Hakan. "Arefe bugün, umarım güzel bir şey vardır."

"Sayemde mantı var."

"Oley be!" diye bağırdığında yanımdaki adamın nasıl 26 yaşında olduğunu sorguladım.

Adrese vardığımızda boş yer bulamadığım için arabayı bir otoparkın önüne park etmiştim. Karpuzu hemen alıp döneceğimiz için bir sorun çıkmayacağını umuyordum.

5 NUMARAWhere stories live. Discover now