"Bu sefer mektuplarını değil seni buldum !"

110 9 12
                                    

[Rebekah]
"Ah Rebekah artık endişelenmene gerek yok. Onlar her kimse abimin onları ikna ediceğinden eminim."

"Umarım öyle olur Freya."

Arabayı durdurduğunda saat gece yarısına geliyordu toplam 10 saatte New York'a ulaşmıştık. Kapımı açtım sırt çantamı omzuma takarak geldiğimiz eve baktım. Beyaz kocaman bir eve gelmiştik, burası bizim evimize benzesede daha ihtişamlı ve büyüktü. Kapıdan girdiğimizde bahçedeki çiçekler dikkatimi çekti özellikle bahçenin en güzel yerini alan mavi güller. Daha sonra ise dikkatimi Freya'ya verdim.

"Öyle bakma, aile yadigarı ve abimin New York'ta yaşamama izin vermesi için bu evde oturmam gerekti."

"Hayır,sadece şaşırdım ve okudukça güzel bir evin var. Bu kocaman evde tek başına yaşamak sıkıcı olmuyordur."

"Aslında düşündüğün gibi değil oldukça sıkıcı. Evde bir sürü hobi odası var ama insan bir süre sonra sıkılıyor. New York'ta dışarısı daha güzel, burada sadece yatıyorum ve yemek yiyorum diyebiliriz. Ama seninle beraber hoş vakitler geçireceğimize eminim."

Freya'nın bu dediğine gülerek cevap vermiştim. Asıl kapıya geldiğimizde ise iki iri yarı adam kapıda oldukça ciddi bir şekilde duruyordu.

"He evet, birde koruma problemimiz var."

demişti Freya oldukça inileyici bir şekilde. Anahtarı elinde döndürerek beyaz kapının anahtarlığına yerleştirdi ve bir kaç kez döndürerek açtı. Girerken son bir kez korumalara baktı.

"Sizinle kişisel problemim yok, benim problemim abimle."

diyerek bana eliyle gel işaret yaptı. Kapının girişinde devasa bir kral taçı vardı. Gördüğüm bu görüntü ile ürperdim ve hızlıca içeri girdim. Freya krem rengi merdivenleri çıkarken bende onu takip ettim. Freya bir kapıyı açtı, içerde bir yatak ve dolap vardı ayrıca yatağın yanında birde komidin. Benim odam gibi olmasada oldukça konforlu ve temiz görünüyordu.

"Burada kalabilirsin Rebekah, bir sıkıntı olursa karşıdaki odada olacağım bana seslenebilirsin. Senden tek isteğim koridorun sonundaki odaya girme. Orası abimin odası ve birinin girmesinden hiç hoşlanmaz."

"Peki, herşey için çok teşekkürler."

Bana gülümseyip odadan yavaşça ayrılmıştı ve bende sırt çantamı yatağımın üstüne atarak banyoya açıldığını tahmin ettiğim küçük kapıyı araladım. Tahminim doğru çıkmıştı, biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı ve dinlenmem içinde sıcak bir duşa.

Sıcak suyun altında düşüncelerimden olabileceğince uzaklaşmaya çalışıyordum ve herşeyin güzel olacağını kendime sürekli tekrarlıyordum. Beyaz havluyu vücuduma sardığımda ipeksi yumuşaklığı tenimde hissettim ve sırt çantamdan rahat bir kaç kıyafet çıkarıp üstüme geçirdim. Komidini ve dolapları karıştırmama rağmen ne bir toka nede bir kalem bulmuştum. Yavaşça odamdan çıktım ve Freya'nın odasının önüne gedim. Nazik bir şekilde kapıyı tıklattım.

"Ah,kapıyı tıklatmana gerek yok Rebekah. Gelebilirsin."

Odaya girdiğimde oda hiç beklediğim gibi değildi. Oda oldukça renkli ve spor bir tarzda döşenmişti. Şaşkınlıkla ağzım açıldı.

"Beğendin mi ?"

"Evet, gerçekten güzel bir odan var."

"Ah, birde Chicago'daki odamı gör tam bir prenses odası. Sadece siyah ve beyaz renklerden oluşuyor. Hatta evimiz sadece siyah ve beyaz renklerden oluşuyor. İğrenç."

Kaybolmuş Melek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin