XXXIII| falling snowflake

Start from the beginning
                                    

"Birinin kurban edilmesi gibi mi?" diye sordu Hook.

"Hayır... Bedel; Boruyu üfleyen kişinin ölmesidir."

Regina keyifle arkasına yaslandığında "Küçük bir bedel." demişti. "Bu boru artık benimdir. Fakat bana verdiğin bu hediyenin karşılıksız kalacağını sanma. Ömrünün sonuna kadar refah içinde yaşayacaksın."

Gustavo boruyu yerde bırakarak ayağa kalktı ve kraliçeye özensiz bir reverans yaptı.

"Şimdi çıkabilirsin. Johnny, kardeşleri içeri al."

"Emredersiniz Majesteleri." Kraliçe Eli Johnny Depp, Gustavo Fring' in taht odasından çıkmasına eşlik ettikten sonra gözden kayboldu.

"Kardeşler? Kardeşler de kim?"

"Onlara bayılacaksın Killian." dedi Regina sadece.

Taht odasının büyük kapıları yeniden açıldığında Johnny ve arkasından gelen iki iri adam göründü. Uzun olanın -neredeyse iki metreydi- bebeksi ve masum görünen bir yüzü vardı. Fakat yeşil gözlerindeki o bakış, masumiyetini tamamen ortadan yok ediyordu. Ortadan ayırdığı düz kahverengi saçları omuzlarına kadar uzuyordu. Çıkık ve sivri bir burna, ince dudakları sahipti ve bir dev gibiydi.

Yanındaki ise daha kısaydı ama buna rağmen o da uzun sayılırdı. Sert bir suratı, buna uygun sert bakan yeşil gözleri vardı, zümrütler gibi. Diğerinin yanında daha alaycı duruyor ama onun kadar iri ve kaslı bir yapıya sahipti. Dolgun dudaklarındaki kibirli küçük tebessüm aşağılayıcıydı.

İkisi de korsanlarla dolu bu çirkin şehre göre yakışıklı sayılırlardı ve ikisi de kahve tonlarında deri takımlar giyiyordu. Kılıçları yoktu. Fakat kemerlerinde çeşitli baltalar ve hançerler asılıydı.

"Sam ve Dean. Winchester kardeşler. Görüp görebileceğiniz en iyi avcılar kendileri olur."

"Bizi onurlandırıyorsunuz Majesteleri." dedi kısa olan, alaycı bir tavırla.

Hook ve Thomas' ın bakışları buluştu. Küçük kardeşinin derin mavi gözlerine baktığında onun da aklının karıştığını görmüştü.

"Bu savaş borusunu almanızı ve doğruca Greenland' in güneyine gitmenizi istiyorum. Orada ne yapacağınızı zaten biliyorsunuz, bunu daha önce konuşmuştuk. Ve unutmadan, yanınıza değeri olmayan birisini almadan gitmeyin. Boruyu ikinizden birisinin üfleyip ölmesini istemem."

Hook bir kez daha yerde kırmızı kadifelerin arasında duran boruya baktı. Kendisi burada yokken Regina ne gibi planlar kurmuştu? Hiçbir şeyden haberi yoktu ve Regina' nın geri dönülemez hatalar yapacağını hissediyordu.

ZAYN

Birazdan göreceği manzara belki de aklında babasıyla ilgili hatırlayacağı son anı olacaktı. Bu günün, elbet geleceğini biliyordu. Ama erkendi. Henüz çok erkendi.

Kralın odasının kapıları Zayn için açıldı. Son kez derin bir nefes aldığında içeri girdi. Babası yatağında uzanıyordu. Neredeyse her yeri şişmiş ve bedeni pembeye dönüşmüştü. Baş Üstat Walter bunun zehir olduğunu söylemişti. Panzehiri bulmak için günlerin tamamında -hiç uyumuyordu- araştırmalar yapıyordu fakat elde somut olan hiçbir şey yoktu. Zehir, yaşlı ejderhayı alıyordu. Bundan daha acısı olamaz.

fire and blood • malikWhere stories live. Discover now