Bölüm 17: Kaçmayacağım

Start from the beginning
                                    

"Hale... yapma." Ellerim hala çıplak omuzlarındayken o kafasını kaldırmış, ısrarcı ve kırgın gözleriyle bana bakıyordu. İlk defa ondan daha uzun durup yukarıdan bakabildiğime bile sevinemiyordum ben şu an..

"Ne yapıyorum ki?" Salağa yatarak bu durumdan sıyrılmaya çalıştığımda bunun onda hiçbir etki etmediğinin de oldukça farkındaydım.

"Benim... gitmemi mi istiyorsun?"

Evet... bu defa, bu soruyu soran bendim. Ve bir kez daha onun ne kadar üzüldüğüne dair bir empati daha kurabilmiştim. Onu tahmin ettiğimden de fazla kırmıştım ben.

"Hayır, beni görmek istemeyen sendin. Şimdi de sanki git diyen sen değilmişsin gibi yanıma geliyorsun. Gerçekten... ne yapmaya çalışıyorsun?"

Sorun da buydu zaten... ben bile bilmiyordum ki ne yapmaya çalıştığımı. Ben bile anlamıyordum aklımdaki o dağınık düşünceleri....

Ama şu an... şu an tek bir isteğim vardı. O da Onur'un iyi olduğunu görmekti.

"İstersen kovabilirsin.." dedim ağlamamak için kendimi tuttuğum bir sesle. "... ama iyi olduğunu görmeden gitmeyeceğim."

Bir süre sustu. Sustu ve gözlerimden bir şeyler anlamaya çalışıyormuş gibi sessiz kaldı.

Ve en az benim kadar kafası karışmış olmalıydı ki, o an derin bir nefes verip gözlerini benden uzak köşelere kaçırmaya başladı. "Neyse... istediğini yap."

Sözümü dinlemesi her ne kadar istediğim bir şey olsa da tahmin ettiğim bir şey değildi. Bana daha fazla zorluk çıkaracağını sanarken, o isteğim üzerine sırtını yatak başlığına yaslayıp uzandı.

Daha fazla dikilip zaman kaybetmemek için hızlı bir şekilde yanına oturup dikkatli hareketlerle yarasını açtığımda da tek yaptığı karşısındaki duvarı izlemekti. Asla bana bakmıyordu.

"En son ne zaman pansuman yaptın?"

"Yapmadım."

Umursamaz tavrına karşı kaşlarımı çattığımda çenesinden tutup yüzünü zorla kendime çevirdim. "Neden yapmadın? Her defasında benim mi gelmem lazım yanına?"

Sözlerimin aksine gözleri yalnızca çenesini tutan elimdeyken, o an ne yaptığımı fark edip parmaklarımı geri çektim.

"Pansuman düşünecek halim yoktu." Kısa süren bir sessizliğin ardından dürüst bir şekilde cevap verdiğinde gözlerim yorgun yüzünü buldu. Hiç uyumamış mıydı?

Aslında biliyordum ki, bu duruma gelmesine bile ben sebep olmuştum. Çünkü o sözleri söylerken tek düşündüğüm ben ve benim isteklerimdi. Önemli olan yalnızca benim ne düşündüğüm, benim ne hissettiğimdi. Onu hiç düşünmemiştim...

"Çok bencil bir insanım." Bakışları sözlerimle birlikte yavaşça beni bulduğunda dolan gözlerimi ondan kaçırarak tavana çevirdim. Gerçekten... ağlamak istemiyordum.

"Ağlayacaksan izin vermeyeceğim pansuman falan yapmana." O an oldukça ciddi bir tavırla konuştuğunda gözlerimi hızlı hızlı kırpıştırmaya başladım. "Ağlamıyorum."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 29 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

HÜZMEWhere stories live. Discover now