bedel

1.7K 145 21
                                    

Yeni bir gün ve yeni doğan bir güneş taze açan bir gül gibi olan umutlarla geldi. Mis kokuları sarmıştı dört bir yanımı. Cidden bitmiş miydi bu kötü zaman? Son mu bulmuştu umutsuzluklar? Küçük bir bebeğin baktığı gözle bakabilirmiydim şimdi dünyaya? Artık bende mutlu olabilirmiyim? Hayatım kiraz çiçeklerinin mis kokularıyla dolabirmiydi şimdi?

Penceremden izliyordum bunca zaman dikkat edemediğim güzellikleri. Hafifçe esen meltem buse konduruyor yanaklarıma aynı zamanda saç tellerimle oynarken. Birbirini kovalayan serçe kuşları herzamankinden daha canlıydı sesleri bugün. Bahçe duvarlarının hemen önünde bulunan gül ağaçlarının mis kokusu doluyordu ciğerlerime.

Önceden ben yaşamıyormuşum...

Sözü geçip duruyordu bir tv kanalının altından geçen alt yazılar gibi gözümün önünden. Kahvemden bir yudum daha alıyordum kapım çalınırken.

"Gelebilirsin" jisoo kapıdan girip yanıma geliyor. Gözlerimi ondan alıp açık penceremden tekrar izliyorum doyamadığım manzarayı.

"Nasılsın?" diyor usulca o'da benim gibi dışarıyı izlerken.

"Sanırım daha iyiyim. Ya sen?"

"Sen iyisen ben hep iyiyim" kalbim tekliyor saniyeliğine ve gözlerim ona çevriliyor. Onun gözleri ise hala bahçede. Hafifçe gülümsüyor. Oda biliyor şaşkınca ona baka kaldığımı. Hiç tepki vermeden önüme dönüp konuyu değiştirek istiyorum.

"Büyük bedeller ödedim. Ailem yüzüm ve psikolojilerimiz. Hepsinin karşısında sanırım ödül olarak burası verildi."

"Üzgünüm daha önce gelemeyip bunlara karşı koyamadığim için"

"Senin hatan değildi hiçbiri. Kimsenin değildi. Bunu ödemeliydik ki mutluluğa kavuşalım"

"Gerçekten bu bedeli ödedik mi?"

"Öyle olduğunu umuyorum" yine bir sessizlik çökmüştü.

"Eğer bir bedel daha ödenecek olursa onu senin yerine ben öderim Taehyung. Bana söz ver hep mutlu olacaksın. Ne olursa olsun?"

"Benim bedelimi sen ödeyemezsin jisoo"

"Bunu söz olarak alıyorum. Sakın bundan sonra mutsuz olma"

"O bedeli sen ödedikten sonra nasıl mutlu olurum"

"Bensiz mutlu olabilirsin. Çünkü sen söz verdin. Sözünü asla bozamazsın"

"Söz veremem... Yarınların ne getireceğini bilemeyiz"

"Taehyung?" yavaşla gözlerimi ona diktim. Ufak bir mırıltı çıkardım devam etmesi için.

"En çok istediğin şey ne?"

"En çok istediğim şey.." cümlemi kuramadan o bölmüştü.

"Junkook suz olsun" güldüm.

"Peki. Ençok en sevdiğim kitabın en sevdiğim bölümünde hapsolmak. En sevdiğim şarkının notalarında akmak. En sevdiğim resmin başrolü olmak. Sanırım bunlar ya senin?"

Sonunda oda bana döndü. Yanakları kızarmıştı?! Bunca şey yaşadık odasında defalarca yarı çıplakken bastım ozaman utanmayan kız ne olduda şuan böyleydi merak etmiştim doğrusu.

"Senin beni sevme ihtimalin" biraz durdu ve tekrar konuştu.

"Sanırım bu ençok istediğim şey" yanaklarım alev alev yanınıyordu. Bu kalbimin sorunuda ne hiç bir fikrim yoktu sanki benden kurtulmak ister gibiydi. Bir kaç defa üzerine vursamda durmamıştı. Direk gözlerim bahçeye gitti. Utanıyordum. Bakabileceğimide sanmıyorum.

Nepenthe/Kim Taehyung✔Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora