XXIX| between fireflowers

Start from the beginning
                                    

"Düğüne kadar bekleyebiliriz diye düşünmüştüm. Fakat bacakların sürekli ona açık olduğuna göre fazla istekli olmalısın."

Dediklerine karşılık olarak onun eline doğru bir çığlık daha savurdu. Boştaki eli ile pantolonunun önündeki düğümü çözmeye çalışırken Rhoslyn ayakları ile Ashton' un bacaklarına vurdu. Ayrıca ellerini dışarı çıkarmayı başarınca onun saçlarını geriye doğru tüm gücüyle çekti.

"Siktir! Rahat dur!" Rhoslyn yüzüne bir darbe alınca parmakları arasındaki saçları daha güçlü çekti, ayaklarıyla daha hızlı vurdu, ağzındaki eli daha sert ısırdı. Dişlerinin derine gömüldüğünü hissedince ağzına kan tadı geldi ve bu midesinin yine bulanmasına yol açtı.

"Cehenneme git fahişe!" diyen Ashton acıyla kendini yana attınca Rhoslyn ayağa nasıl kalktığını bilmiyordu. Kan yüzünden iki büklüm olup tekrar kustu ama neyse ki uzun sürmemişti. Kapıyı açıp ağlayarak dışarı çıktı ve hayatında ilk kez bu kadar hızlı bir şekilde koştu. Belli kapıların önünde dikilen muhafızlar onun bu halini şaşkın bir halde izliyordu.

Ve Rhoslyn girdiği bir başka koridorda büyük bir cüsseye çarpıp tekrar yere düştü.

"Rhoslyn?"

"Louis?" Rhoslyn gözyaşları yüzünden net göremiyordu fakat evet, karşısındaki gerçekten Louis Tomlinson' du. Zayn' in en yakın dostu, güvendiği Louis.

"Louis!" dedi ve ayağa kalkarak kendisini şövalyenin güvenli kollarına attı. Öyle çok korkmuştu ki titriyor ve ağlamayı kesemiyordu. Louis neye uğradığını şaşırmış bir halde pelerinini omuzlarından çıkardı ve incecik kıyafetlerin içindeki Rhoslyn' i pelerini ile sarmaladı.

"Neden ağlıyorsun? İyi misin? Birisi sana zarar mı verdi?"

Louis Tomlinson hiç düşünmeden kılıcını kınından çekip Rhoslyn' in geldiği yöne doğru birkaç adım atmıştı ki "Lütfen gitme." dedi Rhoslyn. Sör Louis genç leydinin dehşet içindeki yüzüne baktı ve on kalp atımı kadar bir süre sonra kılıcını kınına geri soktu. Elini Rhoslyn' in sırtına koyarak onu yönlendirdi ve kendilerine en yakın balkona çıktılar. Büyük balkonun sonuna dek yürüdüler ve Rhoslyn serin hava yüzünden omuzlarındaki pelerine daha sıkı sarıldı. Balkon girişinde dikilen iki muhafız dışında burada kimse yoktu. Kale, gecenin sessizliğine ve karanlığına hakimdi. Yüzüne doğru esen sert rüzgar Rhoslyn' in göz yaşlarını kuruttu. Ağlamayı da kesmiş, üzerinde sadece durduramadığı bir titreme kalmıştı.

"Sorunun ne olduğunu söyleyecek misin?" dedi Louis. "Korkunç görünüyorsun Rhoslyn. Bana hiçbir şeyin olmadığını sakın söyleme."

Rhoslyn, Louis' in karmaşık duygularla dolu gözlerine baktı. "Gördüklerini Zayn' e anlatma, lütfen."

Eğer Zayn yaşanılanları öğrenirse Ashton' u gerçekten öldürürdü. Hiç düşünmeden ve vahşice bunu yapardı. Bu da ardından iki krallık arasındaki katliamı getirirdi.

"Söylemek zorunda olduğumu biliyorsun."

"İnsanların yeniden birbirini öldürmesini mi istiyor?" diye sordu Rhoslyn. Louis bunun üzerine bazı şeyleri anlamış gibi sessiz kaldı. "Anlatmaman gerekiyor."


Rhoslyn, şehrin manzarasına bakarken Louis ona bir matara uzattı ve matarayı alarak sert şaraptan büyük yudumlar içti. Buna ihtiyacı vardı.

fire and blood • malikWhere stories live. Discover now