31- "Sapık!"

19.8K 720 33
                                    

-31-

"Sizin gelmenize gerek yok. Biz Ada'yı da alıp kız kıza bir şeyler yapacağız."

Belki de bunu bugün on milyonuncu kez söylüyordum ancak boşuna kendimi yorduğumla kalıyordum. Derdimi ne Kayra'ya ne de Serkan'a anlatabilmiştim. Ben ne kadar gelmemelerini söylesemde onlar o kadar gelmekte ısrarcı oluyorlardı.

"Aslında gerek var yenge." dedi Serkan. "Sen Kayra'nın aramalarına çıkmayınca biz de apar topar çıktık, geldik. Yanımızda paradan ve üzerimizdekilerden başka bir şey yok. Alışveriş yaparız."

"İyi madem."dedim omzumu silkerken.

"Atlayın o zaman arabaya."

Bizi sürekli arabaya atmaya çalışan Kayra'ya Hera gözlerini devirdi. "Gerek yok. Buraya yakın zaten, yürüyeceğiz."

Kayra, iç geçirdikten sonra homurdandı. "Haydi, uzatma da binin şu arabaya. Daha kardeşini alacağız."

"Uzatma Kayra! Yürümek istiyoruz işte. Hem sizi yanımızda taşıdığımıza şükredin." Sahra'nın elinden tuttum ve Hera ile birlikte yürümeye başladık. Kayralar da arkadan söylene söylene geliyordu. Onları umursamadan Hera ile konuşa konuşa kısa bir süre sonra Heraların evine geldik. Kapıyı Boğaç açmıştı. Hera ile birlikte kısaca selamladık.

"Boğaç? Ada hazır mı?"

"En son ablaları kadar güzel olmak için çabalıyordu." Boğaç'tan ince bir iltifat geldiğinde istemsizce gülümseyip teşekkür ettik.

"Teşekküre gerek yok. Her zaman doğruyu söylemek zorundayız. Sonuç iyi ya da kötü olsa bile... Her zaman doğru." Kaşlarım yukarı kalkarken gözlerim Kayra'ya kaydı. Kendini zor tutuyor bir hali vardı. Boğaç'tan haz etmiyor gibi bir hali vardı. Boğaç bilmiyordu tabii ama yalanlarla başlayan ilişkimize ve Kayra'ya da laf sokmuş oluyordu.

"Bazen beyaz yalanlar gerekiyor." dedi Kayra. Bu sanki onu susturmak istercesine bir cevaptı.

"İşler siyaha dönmüyorsa."diye cevap verdi Boğaç imalı bir gülüşle. Hera da ona eşlik etmeye başladığında kaş göz işareti yaptım.

"Size bir sürpriz geliyor."

İçeriden İsa abinin ve Ada'nın sesi gelince sevindim. Şu gergin ortama daha ne kadar katlanabilirdim, bilmiyordum. Ada, içeriden koşturarak geldiğinde kaşlarımız yukarı kalktı, sonrasında ise gülme isteğimizi bastırmaya çalıştık.

"En sevdiğim tişörtüm..."

İlk tepki Hera'dan gelmişti. Şu an yere yıkıldığını görmemiştim ama saniyeler içinde ruhsal olarak çökmüştü.

"Ada sen ne yaptın?" Kız kardeşim Sahra kıkırdayınca elini sıktım. Ada'nın yüzü düşmüştü, şimdi bu ikisinin kavgasını çekemezdim. Hera da kız kardeşinin kolunu tuttu. "Ne yaptın sen bakayım?"

Hera'nın en sevdiği tişörtle sanki ana okulu bahçesinde gibi oynamıştı. Tişörtün birçok yerinde başarısız makas izleri, boyalar vardı. Kollar kesilmiş, elbiseye dönmüştü. Yüzü daha büyük bir faciaydı. Rujlar allık olarak kullanılmış, yanaklar adeta kiraza dönmüştü. Göz kalemleri ve eyelinerla pandaya dönmüştü. Olan tişörte ve pahalı makyaj malzemelerine olmuştu.

Boğaç, dudaklarını ısırdıktan sonra kekeledi. "Ir... Ben az önce ne dediysem unutun."

Ada, omuzlarını düşürdükten sonra hayal kırıklığı ile konuştu. "Boğaç abi ya! Kötü mü olmuşum?"

Boğaç ne diyeceğini bilemez bir şekilde Ada'ya baktı. Sonra onu kucağına aldı. "Bak prenses. Makyaj elbette yaparsın ama şu an pürüzsüz olan cildinde, ileride kusurlar yaratabilir." Gözlerini Sahra'ya çevirdi. "Bak arkadaşına o makyaj yapmış mı? Biraz büyümen gerekiyor canım."

Hayatımı Değiştiren Sen #Wattys2014Where stories live. Discover now