BÖLÜM:25 "IĞNENIN UCUNDAN"

En başından başla
                                    

Hayır. Bu anımın devamını istemiyordum. Kafamı salladım. Görmek, duymak ve tekrardan aynı zulmü yaşamak istemiyordum.

Kanayan bir yara, dikişi kopana kadar dayanır.

Tik, tak. Tik, tak.

Kaybolmuş cennetimn mabedine sığınmış çocukların sesleri.

Bir yakarıştan fırlamış duyulmamış bebeğin inlemeleri.

Suskunluk, gırtlağımda ki ses tellerini kuruttu. Işık yok, aydınlık gökyüzünün girintili kafesine hapsolmuş. Derin bir yamacın dibine çökmüş rüzgarın uğultusuna kapılıyordum.

Uçurumda sallanan bacaklarım, tenimi yağmalayan rüzgara direniyor ve anne eli değmemiş saçlarımı okşuyordu.

Top sekti, sekti ve sekti.

Bir ağaca çarparak zehirli bir anıyı ekti.

Küçük Eflal yaşıtlarına baktı. Diğer kızlar ortada top oynuyordu ve kahkahaları Eflal'in küçük kulaklarını tırmalarken, küçük kız sadece hasretle onlara bakıyordu.

"Ben.." Diye küçük Eflal söze başladığında, annesinin itinayla örmüş olduğu sarı saçlı bir kız ona baktı fakat küçük Eflal'i takmadan oyununa döndü.

Oynamak istiyordu. En azından annesi uyanıncaya kadar.. Çünkü annesi kalktı mı ona bakacak hatta komşulardan gelen yemekleri ısıtacaktı. Bu küçük yaşında yapmadığı şey yoktu. Omuzlarına binen yükler onu bir hayli zorluyordu.

Eflal son bir kez cesaretini topladı. "Bende oynayabilir miyim?" Diye cümlesini zar zor sarf ettiğinde, top oynayan kızların hepsi Eflal'e baktı.

Neden kendisine bu kadar iğneleyici baktıklarını kestiremedi Eflal. Merakla onların tepkisine bakarken, bir yandan da havaya bakıyor ve kararmaması için içinden dua ediyordu.

"Oynayamazsın." Dedi az önce Eflal' bakıp takmayan kız.

"Neden ki?" Diye Eflal sorduğunda, gözleri yere bakmaya başladı.

"Sen pis kızsın. Biz pis kızları sevmeyiz."

Eflal ilk önce ellerine baktı. Temizdi. "Pis değilim ki," dedi ve hemen ardından avuç içlerini gösterdi. "Bakın tertemizim."

"Ayakkabıların senin pis olduğunu gösteriyor," diye konuştuğunda, Eflal ayakkabısına baktı. Kenarları yırtılmış ve gerçekten kızın dediği gibi de pis gözüküyordu. Oysa ki her gün ayakkabısını silerdi fakat artık lekeler çıkmıyordu.

Eflal aniden ayağındaki ayakkabısını çıkardı. "Şimdi oynayabilir miyim?"

"Hayır," dedi kız ve hemen ardından ekledi. "Biz başka bir yerde oynayalım."

Kızlar gitti.

Eflal orada tek başına kalırken, ayağından çıkarmış olduğu ayakkabıları sinirle yere attı. Çıplak ayakları ile yolda yürürken, yanaklarından süzülen göz yaşlarına tek tek meydan okurmuşcasına sinirle sildi.

"Nefret ediyorum," diye bağırdı ayakkabılarına vururken. "Temiz ayakkabılarım olmadığı için kendimi sevmiyorum." Dedi ve bir ağacın dibine oturdu.

Gözleri çıplak ayaklarına kaydığında, tabanlarının ne kadar acıdığını hissetti ama şu an öenmli olan o değildi. Önemli olan az önce üzerine bastığı ayakkabısını tekrar giyecek olmasıydı.

Annesi bütün sokağa sesini duyuracak şekilde Eflal'i çağırırken, Eflal ayakkabılarını giydi.

Göz yaşlarını sildi.

İLİKLENMİŞ RUHLAR #WATTYS2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin