Bölüm 11: Mahalle

Start from the beginning
                                    

Ellerimi ceketimin cebine koyup mahalleyi turlamaya başladığımda gözlerimi gökyüzüne çevirdim.

"Madem ısıtmayacaksın neden gözlerimi acıtıyorsun?" Bir süre güneşten bir cevap almak için beklesem de bunun ne kadar saçma olduğunun farkına varıp yürümeye devam ettim.

"Regina! Gelsene canım buraya."

Kapının önünde toplanmış çekirdek çitleyen mahallenin ablalarına doğru yürümeye başladığımda yüzüme de içten bir gülümseme kondurdum. "Nasılsınız hanımlar, keyifler yerinde bakıyorum?"

"Valla seni gördük daha iyi olduk. Nasılsın canım benim?"

"İyiyim iyiyim. İş güç işte.."

Çekirdek paketini uzattıklarında memnuniyetle bir avuç aldım. Bu kapı önü sohbetlerinin tadı da ayrı oluyordu..

"Sen bu kadar erken vakitlerde gelmezdin canım, bir sıkıntı mı var?"

Bana yöneltilen beklenmedik soruyla sustuğumda meraklı gözlerine karşı bir cevap aradım.

Aslına bakılırsa... Onur'la karşılaşmamak için evden bu kadar erken çıkmıştım. Dün geceden sonra beynimi yiyip kemiren o düşüncelerden de bu şekilde kaçmıştım.

Bir daha kimsenin sana böyle bir şey yapmasına izin verme.

Gözümün önüne gelen gözlerinden kafamı iki yana sallayarak kurtuldum. Onu görmemek için buraya kadar gelip bir de burada da onu düşünmeyecektim. Zaten aklım bu aralar çok karışıktı, bir de daha fazla düşünüp yaşananlarla olmayan anlamlar yüklemek istemiyordum.

"Bir sıkıntı yok, her şey yolunda." diyerek geçiştirdiğimde sözlerime güvendiklerini hızla değiştirdikleri konulardan anlamıştım.

"Kız sen her geçen gün daha da güzelleşiyorsun. Ne yapıyorsun kendine çabuk söyle!"

"Valla maşallah, nazarlar değmesin yüce Rabbim şu kızcağıza."

Aynı anda konuşmalarına güldüğümde yanlarındaki boş tabureyi çekip oturdum. "Yoğunum bu aralar, uğrayamıyorum hiç yanınıza. Var mı bir sıkıntınız?"

Ve bu soruyu sorar sormaz pişman olmuştum.

Kendimi bir anda Psikolog gibi aile içi dertlerinin ve kocalarını çekiştirmelerinin tam ortasında bulduğumda her bir hikayede işler daha da garipleşiyordu.

Bu akış bir süre daha devam ettiğinde elimdeki bitmiş çekirdekleri çöpe bırakıp ayağa kalktım.

"Kız daha konuşuyorduk nereye?"

"Valla kocalarınızı yiye yiye bitiremediniz. Kaçıyorum ben zaten iyice soğudum evlilikten."

El sallayıp yanlarından kaçar gibi uzaklaştığımda arkamdan kahkahalarla güldüklerini duymuştum.

Can sıkıntısından neredeyse tüm mahalleyi turlayıp yönümü depoya çevirdiğimde ilk hedefim Selim'in odası olmuştu.

HÜZMEWhere stories live. Discover now