"Nemrut Dağı orası." Leylanın sesi ile kendime geldim. Fotoğrafa uzun süredir bakıyor olmam beni biraz utandırmıştı.

"Senin neden fotoğrafın yok."

"Ben daha çok küçükmüşüm o zamanlar. 2009'a ait o fotoğraf. Abim -üniversite de- Berzah abi ve Zeyd abi ile Türkiye turuna çıkmışlar. Neredeyse her yeri gezmişler. Daha bir sürü fotoğrafları varmış ama abim yakmış hepsini."

"Neden?" Leyla'nın yüzünde ki gülümseme donarken cevap vermek istemediğini anladığım için sessiz kaldım ve ona bakmayı kestim. Albümü kapattığım sırada Leyla yanında tuttuğu defteri bana uzattı:

"Bu senin."

"Ah, unutmuştum. Talha'nın sana verdiğini biliyordum."

"Abimden almadım. Birkaç hafta önce hastaneye gittiğim gün bahçede bir bankın köşesinde bulmuştum. Özür dilerim izinsiz aldığım için ve okuduğum için. Senin için özel miydi?"

"O kadar da değil. Hastaneye beni bulmaya gelmiştin değil mi?"

"Evet, abim kızıyordu sürekli. Seni bulmasını istediğimde şaşırdı ve böyle şeyleri takıntı haline getirmemem gerektiğini söyledi. Ama defterinde yazdıkların beni çok etkiledi. Konuşmak istedim sadece. Abim seni bir defter için bulmasını istemem doğru değil dedi o yüzden seni bulmamı istemedi. Bu yüzden bende yeni bakıcı yerine seni işe alması gerektiğini sadece seni istediğimi söyledim. İlk başlarda beni ciddiye almadı ardından ben seni bulmak için hastaneye gelip gittiğimde ciddi olduğumu anlamış olmalı. Seninle konuşmaktı amacım ama şimdi... Kabul etmeyeceğinden emindim, şaşırdım. Neden kabul ettin?"

"Çünkü... parası çok iyiydi." diyerek dürüst olduğumda Leyla birkaç saniye düşündü sanırım paranın gözümde kıymetli olduğu kanısına varmıştı:

"O halde gitmemen için abimden sana daha çok para vermesini isteyeceğim." dediğinde ciddi olup olmadığına bakıyordum ki kahkaha attı. Bende onunla birlikte güldüm. Kapı tıklatıldığında Nazar abla içeri girdi ikimizi gülerken gördüğünde önce şaşırdı ardından gülümsedi:

"Bir ihtiyacınız var mı diye bakayım dedim. Keyfiniz gayet yerinde galiba." dedi.

"Bir ihtiyacımız yok teşekkür ederim." Nazar abla çıkarken kapıdan çıkmadan hemen önce elini cebine götürüp telefonu çıkardığında bunu sadece ben fark etmiştim. Ve anladığım kadarıyla Talha Bahremoğlu onu bizi kontrol etmesi için göndermişti. Gözü üzerimdeydi.

"Nazar abla nasıl biri?" diye sorduğumda Leyla bana baktı:

"Çok iyi biri. Ben doğduğumdan beri bu evde. Ailecek bizimle çalışıyorlar ama hepsi babamın evinde onunla birlikteler sadece Nazar abla ve Bahadır abi ikisi bizimle kalıyor. Bahadır abi korumaların başında olan akşama tanışacaksın."

"Tanışacak mıyım?"

"Evet, bu evde ki herkesi iyice tanımalısın. Dışarıda ki korumalara kadar."

"Bu kadar güvenlik tehlikeli durumların olabileceğini gösteriyor."

"Babamı sevmeyen bir sürü insan vardı. Onun yerine abim geçince babamı sevmeyen insanlarda şirket ile beraber abime miras kaldı."

"Yine de sana bir zarar vereceklerini sanmıyorum." dediğimde Leyla'nın yüzünde ironik bir gülümseme oluştu:

"İki yıl önce eve gelen bir kurye bıçağı boynuma dayayana kadar bende senin gibi düşünüyordum." dediğinde şok olmuş bir şekilde ona baktım. O yaşta ki bir çocuğun boynuna bıçağı dayayarak onu öldürmek istemesine sebep olacak ne olmuş olabilirdi. Daha da önemlisi Leyla hem hastalığı ile hemde bu psikoloji ile nasıl ayakta durabiliyordu? Aklımın almadığı düğümlediği bir anda Leyla'nın başını öne eğdiğini gördüm. Yapmam gereken şeyi düşündüm. Kendi içimde düştüğüm dehşeti ona yansıtmalı mıydım? Ya da bu olayı çok normalmiş gibi mi göstermeliydim? Boğazımı temizledim:

MİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin